Tersi ve Düzüyle Pentagram

Gölge Oyunları — Güç ve Sorumluluk

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
16 min readJun 28, 2017

--

Mistisizm ve Maji içinde temelinden yanlış anlaşılan sembollerden bir tanesi tersi ve düzüyle 5 köşeli yıldız olan Pentagramdır. Konuyla ilgili hiçbir bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların Pentagram ve özellikle tersi için getirdiği yorum bu sembolün Satanizm’e ait olduğu düşüncesidir, ancak değildir. Pentagram sembolü içine bir insan yerleştirdiğiniz zaman; başı, elleri ve ayakları köşelere gelir. Bu yönüyle Pentagram sembolü İnsan’a atfedilmiştir. İdeal bir geometrik şekil olduğu için Tersi de Düzü de Tanrısal Gücün tekil fertlerden geçerek evrene uygulanmasına işaret eder.

https://www.youtube.com/watch?v=fj-10lIrboM

5 Element’in birlikteliği ile Hayat, Denge, Şuur ve Şifaya da gönderme yapan bu sembolü tersi çevirdiğimizde, tepesinde iki tane boynuz ve aşağıda bir keçi sakalına benzeyen bir şeklin çıkması da kişilere Satanizm çağrışımları yapabilir. Ancak burada yanlış fikirlere kapılmamanız için Isis peçesinin ötesine geçmenin önemini şiddetle vurgularım. Isis peçesinin ötesine geçildiği zaman Evrendeki Olgular Olduğu haliyle ancak İlahi bir Gözün baktığı şekilde görülür. Yani bu hayat görüsü ve anlayışının iyice durulaşmasına işaret eder. Tanrısal derecede bir bilgi, kabiliyet ve kudrete sahip olmak için İnsan bedeninde yaşayan Ruhsal varlığın ferdiyetine vararak hayatı genelinde Pentagram sembolünü aktifleştirebilmesi gerekir.

Öğrenenler arasında İnsani ile İlahi şuur peçesini geçemeyenler içinde ters pentagramı dengesizlik, kötülük, nefsaniyet, kaos, bencillik, kara büyü gibi yorumlayanlar vardır. Bunlar arasında hem Satanistler hem Dindarlar hem de Işık İşçileri olabilirler. Ancak sırf şeytan kafasına benziyor diye ters Pentagramı, ters dönmüş ve ruhu yerine nefsine koşan, Ruhun hakimiyetini yitirdiği birey olarak yorumlamak ciddi bir saçmalıktır. Bu düşünce bir çok kişiyi kendi zihinleri içinde hapseden kısır ve kısıtlı kurgulara gebedir.

Bunun sebebi aslında bu tarz durumlarda Pentagram’ın köşelerinin hiç bir zaman eşit olmamasından dolayıdır. Yani dengesizlik, kötülük, nefsaniyet gibi anlamlar istiyorsanız bunu karşılayan sembol Ters Pentagram değildir ve 5 köşeli yıldıza benzer bir sembol olmaz. Ters Pentagram da Satanizm sembolü değildir. Pentagram gibi Düzgün köşeleri ve açıları olan Geometrik semboller İdeal Düzene ait sembollerdir ve İdeal önünde ölçüleri belirlerler.

Pentagram ters döndüğü zaman kollektif bilinçteki yanılsamalar ve bireysel korkular ve kusurlar kişide bir Tanrı’dan ayrılık ve Şeytanileşme-Kararma yanılgısı yapar. Ters Pentagram sembolü de gayet Yüksek İlahi Mertebede manevi açılımları olan bir semboldür ancak;

Ölümlüler bu peçeyi kaldırmaya cesaret edemez.

Pentagram sembolü hizalayıcı etkilere sahip bir manevi güç taşır. Ruh elementinin bütün kollara yayılarak işini tamamlaması bu sembolün açılımlarından biridir.

Hayy’dan gelen Hu’ya gider.

Herkes kendi hayatını bir takım mantıklara inşa ederken, bu mantıkları başkalarına zindan veya ziyan olabilir. Bu durumlarda Ferdiyetin açılımına Toplum ve Doğa izin vermez. Ancak kişi şansını zorlayabilir ve toplumu kandırabilir, yine de Doğa’yı kandırmaya kalktığı yerde ancak kendini kandırır. Bu noktada İlahi Hakikatle bir irtibat kişisel ferdiyet bağlamında söz konusu değildir. Bu bağlantının olumlu ve sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için Elementlerin Kusurlarından Arınmak, Elementleri Uyumlamak ve Bir Arada Bütünüyle Dengede Hakim olabilme ile kişi Hayati ve Ruhsal güçlerini açabilir.

Güç dengesizken zaten kafa, kollar ve bacaklar eşit değildir. Yani düzüyle de tersiyle de Pentagram Dengeli bir Güce işaret eder. Düz Pentagram yukarı doğru işaret ederken İnsan’ın içinde Özünden uyanan Gücün Maddeden Ruha işleyişi ve yükselişi varken, Ters Pentagram’da da İnsan Ruhu ve Bedeni içinden akan Dengeli ve Ölçülü (şekil düzgün bir Geometridir) İlahi-İdeal Gücün Ruhtan Maddeye bir işleyişi vardır. Pisagor tarafından da kullanılan bu sembol için Ters Pentagram evrenin daha kaba enerjileri içindeki dengesizlik içinde Denge yaratma yönüyle bir Şifa Gücüne sahiptir.

Orta Sütun’un tepesinden aşağı giden Nur ile, dibinden çıkan Nur birbiriyle kesişip tamamlandıkça İnsan da tamamlanır. Zaten çember sürekli döndüğü için Sembol de Ters ve Düz — Yin ve Yang gibi de görülebilir.

Bu yönüyle Ters Pentagram’ı Satanik ve Negatif Kara Büyü çalışmalarında kullanmak abestir. Çünkü kollar eşit değilken, kolları eşitleyecek anlayışa gelmek için Şuur’un bulunduğu yerden daha yukarıdan bakması gerekir çünkü;

Her problem, oluştuğu seviyeden daha yüksek bir bakış açısı ve görgü ile çözümlenebilir.

Bu çok basit bir şekilde bakılmak istenirse probleme çalım atmak gibidir. Ters Pentagram Kara ve Düz Pentagram Aydınlık gibi bir durum elbette vardır. Ama karanlığı kabul edip, yüzleşip, onun içinde yolunu bulabilmek de insanın hem aklını hem de vicdanını geliştiren bir süreçtir ve Ruhsal güçleri bu yolda hem sorumlu hem de hayırlı bir şekilde kullanabiliriz. Tamamlanma yolunda İnsan varlığıyla ve bütünüyle İlahi Gözden bakıldığı zaman Kamil yani İlahi bir varlık gibi olmasıyla tamamlanır. Bu yönüyle Ters Pentagram Şer değil ancak Madde yönünde Şiddetlidir. Düz Pentagram da Ruh yönünde Şiddetlidir. Ancak denge hallerinde bu güçler tam olarak gitmesi gereken noktayı hedef alırlar. Elementleri dengeye almayı Nişan alırken tam hedefi bulmak gibi düşünüp bunu zamana yayabilirsiniz. Bir Pentagram ritüeli bir kaç dakikada yapılmaz, yapılan ritüel hayata yaygınlaştırılır, bu yüzden bir ritüeli yaptıktan sonra uzun süre tekrarlamamak o ritüeli tamamen hayatınıza ve alanınıza zaptettiğinizde de görülmelidir. Pentagram’ın 5 köşesinde 5 adet üçgen vardır. Tersiyle ve Düzüyle 10 üçgen ile 10'u 1'leyen bir Anlayış geliştiği zaman Işık Seviyesinde ölçüler tuttuğu için önemli bir evrensel anlam-mana açılışı gerçekleşir. Arı Nura ait bir varlığın gördüğü düzlemde böyle bir akla sahip olması ilahi olduğu yerde doğal ve mantıksal bir gerekliliktir. Nur edilgen halinde aklın doğru ve duru anlayışında Kemaliyet ideallerinden biri olan Arı Nur bireyde ve topluma yayılan Nuruyla aktif halinde hem içe hem de dışa doğru tesir ederek İlahi İşler gerçekleştirmeyi başarabilir.

Bu Pentagram, Hexagram gibi formal ritüeller kadar Bhakti Yoga ve İlahi İnvokasyon çalışmaları içinde özellikle Tacına erişmek için Anlayış-Hikmet seviyelerinde gözetilmelidir. Mesela ben bu sitede Pan ile yaptığım bir İnvokasyon çalışması neticesinde internet profillerinde ve sitelerinde kendimi böyle tanıttığım zaman İnsani olarak gerçekten “Pan gibi konuşuyor ve davranabiliyor muyum?” diye sınanırım. İnvokasyonlarda içerideki gücü de çağırmak vardır ve her arketip bir takım İlahi Niteliklere ve İşlevlere sahiptir. Ancak kişi İlahi yeterlilik göstermiyorsa etken değil edilgendir. Rahimden çıksa bile Rahman olamamıştır, hala altını bezleyen varsa hiç hava atmamalı. Yoksa ben Pan mıyım ne? diyecek kadar ileri gittiğimde cidden burada oluyorsa Pan da, bu sadece gücüyle değil varlığıyla da olmalıdır. Pan’ın gücüne kanal olan zaten çok, onlar Vekil olabiliyorlar ama Bizzatına kadar da yolu var, İlahi Varlığın gözünde de bu ebedi bir tecrübe meselesi. İlahi varlık kendi başına buyruk olduğu yerde haram ve günah işleyecek kadar başı kesik tavuk gibi hareket etmez. Günahtan münezzehtir. Evrende adaletli, sağaltıcı, tamamlayıcı ve yaratıcı, şerriyle bile bütüne hayırlı bir etkisi vardır.

Tanrıyla toplum arasına giren yetkililerin de durumu çeşitli dönemlerde tam olarak bu niteliklere sadık kalınmamasından ötürü vahim olmuştur. Tek Tanrılı dinlerin geldiğinde kendinden önce varolan doğru anlayışı da içinde barındıran Çok Tanrılı dinleri ve içindeki Tanrıları yanlış tanıtması ve din görevlilerinin lanetlemesi de aslında kültürel hakikat alanında manevi yükü olan doğruları insanlardan kapatmış. Bu yönüyle Pan gibi Tanrılar da şeytan taşlama yaparak kendi günahlarını örtbas etmeye çalışan yobaz din görevlilerinden ötürü yanlış anlaşılmıştır. Pan sadece keçi başlı olarak görülmez, Felsefeciler tarafından Yunanca kelime olan Herşey olarak da görülürdü ve Bhakti Yoga çerçevesinde kendisi bütün birlik içinde Hayati ve Yaygın Bereket gibi yönleriyle temsil edilirdi. Şeytan da Yunancadan gelen bir kelime olarak düşünüldüğünde Seauton yani Kendinden Kendine (Orta Çatı 1. Tekil) zamirinden gelmektedir. Yani Apollon Tapınağının girişinde yazan “Gnothe Seauton” (Kendini Bil) desturunun da içindedir. Şeytan bir yandan da kendinden memnun olmayan böylelikle kulun da Allah’tan da Razı olmamaya sebep eksiklerini temsil eder. Tapınakta bunlar aşılacak ve yerine mümkün olan en iyi hale gelecek şekilde hareket edilecektir.

Eski arketipleri ve Tanrı Formlarını lanetlemek onların arkasındaki Hakiki Tanrıyı ve onun her Din içindeki ortak yaygınlığını zedelemez. Pan bu yönüyle Global, Solar, Kozmik ve İlahi boyutlarda Evrensel Şuuru da temsil eden bir İsim görülebilir. Haliyle Esma ül-Hüsna ve diğer İlahi nitelik ve isimlerden de Haklı bir paya sahiptir. Ancak Pan’ın gücü içinden geçerken konrolü yitirenler bugün Dünya’daki yoğun nüfusun ve doğurduğu olumsuzlukların da sebebidir. Ancak bu olumsuzluklara sebep olan bir başka sorumlu da Pan’ı toplumsal bilince yanlış tanıtanlardır, zaten onlar öğreti bozulmasından olayı geçmiş yaşamlarından taşıdıkları korkularla da yüzleşemediler.

Pan Maha Kundalini ile de birleşir. Maha Kundalini kesinlikle sadece Tanrıça olarak tasvir edilmemesi gerekir, temsile sığmayacak kadar yönü vardır, Maha Kundalini Keçi Başlı Pan olarak temsil edildiği zaman Hayvansal doğanın İlahi güçle zaptedebilmesi ve İnatçılık yönüyle herşeyin içine işleyen Mutlak Gücü de temsil eder. Ancak bu Mutlakiyet kendini varlıkla olan ilişkisine göre gösterir, ancak bu kaotik bir biçimde de kişiye gözükebilir. Maha Kundalini ile tekbir “Allahu Ekber” de karşılaşırlar. Ancak zaman içinde kademeli olarak İman ve akabinde Hakikat ile Tanrıyla kavuşum yaşandığı zaman kültürler arası peçe ve bariyerler çözünürler.

İlim ve Din bilgisi ve statüsüne sahip kişiler kendi kişisel zaaflarına kurban gittikleri zaman bilgilerini gurur edinip kendi sosyal statülerini yükseltmek için yanlış anladıkları bir şey içinde doğru bildiklerini de saklamaya gitmiştirler. Bu haliyle hakikat çerçevesinde hiç varolmamaya kadar gidebilen bir düşüştür ve Kabala sembolizmi için Karanlık Kısır Ana ile bağlantılı düşünülebilir. Bu durumda bir kanuna karşı gelme durumu varsa Maha Kundalini yaşam üzerindeki İlahi Hak için İnatçı Pan olarak müdahale eder. Evrenin yaratımı — Kozmogenesis çerçevesinde düşünüldüğünde Maha Kundalini — Allahu Ekber — Pan/Gaia/Chaos-Cosmos/Eros-Eris birlikteliğinden yola çıkılmalıdır. Chaos İlahi değildir İlkseldir ama Allah’ın kuşatıcılığında ayrı görülmez çünkü O Kozmos’un içinde atomaltı seviyenin de içinde işler ve bu yönünde zararı yoktur ve olduğunda da ilahi hayır için şer gözetilebilir. Maddenin de içinde potansiyel vardır ve Karbon atomunun içindeki potansiyel yaşayan fiziksel varlıkların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Bu yönüyle başından insan ve evrendeki diğer yaşayan varlıkların şimdiki durumuna kadar gelmesini sağlayan zaman içine işleyen güçlerde dekendi kapasitemizce üstlendiğimiz İlahi seviyelerle uyumlu olan sorumluluklar

İnatçı Pan nehir kenarlarında Bakire Kızları ve Su Perisi Nymphe’leri kovalar. Bakire arzulamasının sebebi arkasında bir İlahi Aşk gizemi vardır. Bakire Ruhsal olarak işlenmemiş, uyanmamış şuurlar için kullanılabilen bir sembol kategorisidir ve nefsani-beşeri yaşam içinde kalmış bireylere denilebilir. Kendi içlerinde enerjinin yükselmesi ile Ruhsal Tohum Şuurları açığa çıkar ve aktifleşebilir. Pan da Dionysos gibi Olimpos yerine Dünya’da bulunan bir Tanrıdır. Herşeyden fışkıran hayatın içinde görülebilir ve bu yönüyle Dünyevi ve Maddi Tanrılar arasında görülmüştür.

Dionysos Dünyevi haliyle Olimpostaki Tanrıların işlerinin hepsini Dünya’da gerçekleştirebilir ve bunu Esriklik halinde yapar. Dionysos’un esriklik hali İlahi Gözle görmesinden kaynaklıdır ve Delilik-Mania ve Sarhoşluk Tanrısı olduğu yerde bunun İlahi bir sebebi vardır. Yani sarhoşluğu veya deliliği İlahi bir amaca hizmet eder ve Allah’ın düzeni ile hizalıdır, düzensizlik içinde Hayati ve Tekamülsel ihtiyaçların karşılanabilmesini sağlar. Özellikle Dionysos’a atfedilen sembollerden biri Kozalak olup bu Pineal-Epifiz beziyle karşılaşır ve Horus ile de ilgilidir ancak Solarize olarak, yani Apollon yani ile tamamlanma sürecinden geçmesi gerekir. Dionysos Dünyevi olduğu için Dünya zamanı içinde süreçlere tabi olan bir Tanrı olmasıyla, Doğan-Ölen-Yeniden Dirilen Tanrı olarak bilinir. Dünya’da Dionysos solarize olduğu yerde Güneş gibi bütün gezegenler ve unsurlarıyla Güneş Sistemini Dünyevi planda çevresinde tutmaya başlar. Burada Horus da olgunlaşarak Ur-Heru’ya yani Hikmeti ile Dünya’da Düzeni ve Güzelliği Sağlamış olan Baba Horus olur. Dionysos Zeus’un baldırından doğmuştur, çünkü Zeus’un kıskanç karısı Annesini yakıp kül etmiştir ve Zeus’a babası hamilelik etmiştir. Horus ise amcası Seth tarafından öldürülen babası Osiris’in intikamını alır, ancak bu sürecin içinde Osiris’i içinden uyandırıp Nurlanarak dışarı taşırır ve babası gibi düzen ve sağaltım sağlar, babasının eksikliğini tamamlar. Ra-Horus-Dionysos-Apollon-Aesculapius hep birlikte BM Raphael olarak bütünleşebilir. Bazı bağlamlarda Dionysos Dünya’da vuku bulan ilahi faaliyeti gösterirken Apollon da ideal güzelliği ve tasarıyı belirtir. Ancak Raphael mitolojilerdeki başka Tanrı, Tanrıça, Yarı Tanrı ve Kahramanları da vahdetinde kapsayabilir.

Dionysos kültünde psikoaktif, psikodelik ve narkotik maddelerin kullanımı yüksek farkındalık kazanımı için caiz bir yol olarak görülür. Bu türden maddeler bireysel olarak sağlık ve arılık şartları gözetildiği zaman topluma çok hayırlı olacak farkındalıkların insanda açılarak yayılabilmesi için de bir araç olup önemli ve caiz bir amaca hizmet edebilir. Dionysos kültündeki inisiyelerin de madde ile olan imtihanları bu yöndedir. Sarhoşken bile odaklanabilmek ve hayırlı işlere vesile olmak veya yapmak önemlidir. Dionysos Tarot’ta ilkin Aptal kartına karşılık gelir ve bu haliyle Olimpos’tan Dünya’ya düşen Tanrıdır. İkincil olarak Dünya’ya çivilenmesi ve Dünya’da İnsan bedeni içinde uyanan bir İlah olması yönüyle XII. Asılan Adam — Ölen Tanrı kartıyla ilişkilidir.

Dionysos haliyle Tebdil-i Kıyafet dolaşan Tanrısal Varlık olduğu için Hristiyanlıkta İsa Peygamberin öğretisi içinde paralel olarak Baba-Oğul-Kutsal Ruh temsili vurgu kazanmıştır. Shin harfinin YHVH ortasına eklenmesiyle İsa’nın içindeki YHShVH isminin açılımı ile İnsan bedeni içinde Tanrısal bir Enkarnasyona işaret eder. Bu durumda İsa’nın bulunduğu yerde Tanrı’nın muhakkak varlığı vardır çünkü anlaşma bu şekilde yapılmıştır ve bu yolda Şeytan bile tamamına erdiği için Lucifer (Lat. Işık Taşıyan) Adonai’nin (Efendi, Hakan-Magus-Kral, Malik) terbiyesi içinde terbiye olarak secdeye iner ve İnsan Hakikatiyle Tanrı’nın eli, gözü, sözü, kalbi, aklı ve hür iradesiyle elçisi ve ifadesi olduğu yerde Tanrı’nın mevcudiyeti de vurgulanır. Nur açılımı özellikle herkesin yanlış yaptığı yerde İnsani aklı çok zorlar. Bu başta toplum tarafından tabu olarak görülen inançların, hurafelerin ve katı dogmaların da sonunu getiren ve hakikate direkt olarak erişebilen hakikati bilen bir anlayış ve hikmet ile gelir. Bu yönden YHShVH toplumu doğrulukla selamete ve hakikate irşad edebilmelidir. Bu yönüyle İnsan Rabbani olabilir.

İnsani şuurun kusurlarını aşıp Hakikat şuuruna ve bunda yükselerek İlahi Şuura geçiş İnsana da Rabbani nitelikler kazandırır. Allah’ın rızasını alan Adonai-Hakan’ın İlahi Nitelikler göstermesi için kendine özgü değerlendirme ölçütleri vardır. Hakanların önemli yönü şuursal ve ruhsal olarak anlayış ve hikmet sahibi olup, Hakikat ve İlahi Aşk ile taçlanmış olmalarıdır. Haliyle yüksek ve gizli ilimlere hakimiyetleri ve bunları adaletli ve Tanrıya yakışır bir şekilde kullanmak İlahi Aşk içinde Hakikat için gerekli koşullardır. Bu tarihe geçen ömürlere yaygın bir birikimin ürünü olarak kişinin geçmiş yaşamlarından kollektif bilinçte alan tutmasıyla mümkün olur. Yani sadece ilim bilmek Hakkaniyet vermez, ilmin doğru uygulanması da anlayış getirebilir ancak hikmeti için yaratabilmek ve güncel kanunları nakledebilmek gerekir. Din ile ruhsal anlayışın üstü sembolizmle kapatılmak yerine katmanlı bir şekilde verilmiştir, çünkü semboller İnsan’ın tekamülü sürecinde daha derin manaları ile açılırlar. Din bu yönüyle çocukların aile içinde eğitimine işleyen bir kurumdur ve bireye içinde olgunlaşabileceği bir alan sağla. Birey olgunlaştıkça İlim ile sorguladıkça Dinin içindeki esaslara Hakikat, Hikmet ve Anlayışı ile ulaşabilir. Bu doğrultuda hareket eden birisi Tanrı ile bağ ve iletişim kurabilir, tevekkül ve teslimiyet ile güçten ve sorumluluktan nasibini alabilir ve bu süre zarfında tekamül edebilir.

Ancak Dünya genelinde bu terbiye de aşama aşama gerçekleşmekte olduğu yerde, İnsan kusur ve günahlara kapılıp Dini öğretilerin içindeki Hakikatleri nakletmek yerine, insan insanın kurdu olmayı seçerek adalet ve düzeni bozabilir, dogma ve hurafe ile bireyler kitleleri yönetebilir. Bu son kertede Fanatizm, Oligarşi ve Emperyalizm olarak kendini gösteriyor. Ancak insan akıl ve vicdan açısından olduğu kadar bütüncül olarak da tekamül ettiği yerde bunlara izin vermemeyi gücü eşit ve adaletli bir şekilde dağıtmayı ve çokluk içinde hem çokluğa hem de bütünüyle birliğe hayırlı olacak şekilde uygulamayı zaaf ve kusurlarından arınarak öğrenir. Bunun için Din tövbeyi önermiştir.

Bireysel olarak Tanrı’nın direkt olarak Dünyevi uzantıları olacak kadar ustalık gösteren bir Hakan’ın olgunlaştığı ve kendini farkettiği yerde kendine rehberlik, öğretmenlik veya ustalık edecek kimseye ihtiyaç duymaz. Hakanlar aksine denetleme ve işleri yoluna koymak için yeterli yetkinlik ve olgunluğa erişmişlerdir. Kendi zamanları içinde kendilerine rehberlik, öğretmenlik veya ustalık yapmaya gelen kişilerin bile Hakikat düzleminde eylemlerinde ve sözlerindeki usul ve hikmetiyle Allah’ın Rızasına layık olmuş Rabbani Hakanlara muhtaçlık durumu mevcuttur. Ancak Hakan sayısı birden çoktur ve birbirlerini eğitip yol gösterebilirler. Hakanlardan açılan Ruhsal öğretiler yaygınlaşıp yorumlanarak külliyeler oluşturur ve bu yönüyle Hakanların enkarne oldukları zaman kendilerine Imperium-Yetki veren hazır bir manevi alanları vardır. Eseri olmayan veya tarihe geçmemiş Hakan yoktur. Hakanlar geçmiş yaşamlarında da Şeytanla hesaplaşmalarını bitirerek Rıza kazandıkları ve hatta Ömürsel Zaman içinde Kemaliyete erdikleri için Ebediyete İlahi nitelikler ve güçler ile intikal ederler. Bu yönüyle kendileri için en iyi rehber yine kendileridir, ve kendilerine gelen rehberler de şöyle veya böyle kendisinden aldığını ona verir. Bu yüzden geçmiş yaşamlarından bir kişilikleri de kendilerine yol gösterebilir.

Dünya zamanı içinden objektif bir şekilde baktığımız zaman Tanrı’nın mutlak gücü ve varlığı İnsan’ın da İlahi Aşkınlığa gelerek Teslimiyet ve Tevekkül eksenlerinde Tanrıyla kavuşmasında daha etkili bir şekilde varolur. İnsan evrenin nasıl işlediğini anlamaya başladığı zaman Tanrı’dan razı olur ve Tanrısal işler yaparak Tanrı’nın rızasını almaya yoğunlaşır.

Bir varlık İlahiyi tekamülünde geldiği kendi kapasitesince İlahi İşlerin altına imzasını koyarak tutabilir. Burada ferdi imza gerçekten İlahi olan ile uyumlu bir insan tarafından değil ruhsal bir imzadır ve yaptığına şahit olan tarafından atılır. Yani bir İnvokasyonda çağırdığın Tanrı ile ne kadar özdeşleşebiliyor ve İlahileşebiliyorsun, Brahmanadi’de dönen imtihanlar, değerlendirmeler ve ölçümler genelde bu düzeydedir. İnvokasyonlarda başarılı olmak Tasavvuf içinde İsimleri Sıfat, Fiil, Zat seviyelerinde açmak, etkinleştirmek, temsil etmek ve gerçekleştirmekle de örtüşür.

Yani bütün yapılan değerlendirme ve hesaplaşmaları bir imtihan olarak görmektense olduğu gibi görmek de çok faydalı bir algı netleştirici alışkanlıktır. Yani bu bir test, imtihan veya olabildiği gibi ölçüm, değerlendirme, yüzleşme, seçim ve karar verme, dengeleme, gereklilikleri gözden geçirme, önem ve öncelik sıralaması yapma durumu da olabilir. Bizi zorlayan durumlardan kaçmamak Dünya ortamının da gelişmesi için yüksek bir gereklilik teşkil eder.

Burada Pentagram ile ilişkili olan gücün Genetik malzemenin içindeki atomaltıı alemlere kadar işlediğini ve bu en alt alemlerin bile hepsinin bir arada tutulduğu bütüncül ve nihai evreni kapsamında tutan bir Mutlak varlık mevcuttur. Bu içinde yaratıcıları olan bir yaratıcıdır. Muhakkak Külli Kainatı Bir Tutan Bir Yaşayan İlah vardır. Ancak En Yüce İlah nezdinde En Düşük İlahi de bir arada birdir ve ayrı değildir. Ancak Tanrı çoğuna anlaşılmasa bile kendi kendini aşkınlığıyla anlar ve bir Doğal ölçü içinde İdeal ve İlahi Ölçüler de vardır. Bu ölçülerin tutulması İlahi Varlığın tezahürü sayesinde mümkün olur ve tamamlanmaya doğru gider.

Bu açıdan İnsan’ın Yaratılışına dair anlatılara da göndermeler yaptık. Şeytan yaratım ve tekamül içinde İnsan’ın kusurlarını yakalayabilen ve tespit edebilen bir ayrı varlık olarak Dinde gösterilir. Bu durumda Cehennemdeki şahittir ve yıkım yapma yetkisi ve meleklere hoca olması yönüyle Başzebani olarak tanıtılır. Yaratımın tamamlandığı İnsan’ın Kamil olduğu yerde Şeytan da secde eder. Şeytanı da Allah’ın bir hizmetlisi olarak görmek veya kendi alanı içinde hizmetli hale getirmek için her yönüyle kişinin kendisine galip gelmesi gerekir.

Kemaliyet yolunda insan kendine hakim olur ve başına zebani dikilmesini gerektirmez ve kendini kusurlu olduğu yerde kırbaçlayarak doğrulayabilir hale geldiği zaman muafiyetler ve aşkınlıklar geliştirir. Yanlış anlaşılmış bir şeyi doğru anlamak da neticede bununla birlikte görülebilir. Bir kişi kendi hayatını idare ettirirken toplumu düşünmeden, kendinden öte bir yerde eylemiyle veya eylemsizliğiyle benliğinin ötesinde zarara izin verdiği veya sebep olduğu sürece Şeytanı başındadır ve kişinin kendi içine işlemesi gerekir. Kendi içine işlediği yerde İlahi Güç ve Nurla işleme yapıldığı sürece dengeye gelinir, bu denge de tutulur ve korunur. Aynı şekilde bu denge hali içinde varlık bütüncül olarak güçlenebilir ve aşkınlıklar geliştirebilir. Hiza ve denge hallerinde Brahmanadi yakalanır.

5 sayısını el ve ayaklarımızdaki parmaklarımızda da sayabiliriz. 10 sayısı böylelikle bize işlevsel el ve ayaklar kazandırarak bizi tabiatta aşkın ve güçlü kılmıştır. Bu Kabala Hayat Ağacında da 5. Güç Sefirasına yankı yapar. Güç burada bütün biçim ve yönleriyle ele alınabilir. Ancak İlahi Güç bütün Hayat Ağacında uyumlu ve İlahi Varlığa yakışır şekilde işler. Zaman döngüsel bir güç ile döner ve döngülerin bir merkezi vardır ancak bu lineer olarak da öteler ve ileri giderse güç konum değişimi üzerinden bir iş ve değişim gerçekleştirir. Yapılacak her iş amaç uğrunda değişime işaret eder. Her değişim için yeterli niteliklerde ve niceliklerde gücün, uygun bir şekilde, doğru yere ve doğru yöntemle değişecek şeye uygulanması gerekir.

Dünya üzerinde olan biten şeyler üzerinde İnsan’ın payı vardır. Bu yönden olması gerektiği yapılan işlerde Tanrı’nın rızası mevcut olur ve bu Hikmet ve Anlayışta gelişim için ana koşuldur. Bu yüzden Güç sefirasını Güzellik sefirasına bağlayan yola Adalet-Düzen-Yasa ve Tanrıça Maat-Iustitia-Themis olarak Polyteist Dinlerde vücut bulmuştur. Ruhsal ve İlahi Yasaları temsil eder ve Terazi Burcu ile karşılaşması vardır. 99 İsimden de Adl, Quddus, Baki, Evvel, Akhir, Hasib, Hakem, Hakim, Ğaffar, Ğaffur, Kaviyy, Kadir, Rakib, Mucib, Rahim, Besir, Semi, Hadi, Reşid, Hakk, Muktedir, Müntakim, Cabbar, Celal, Cemal, Mu’izz, Mu’zill isimlerini belirgin bir şekilde taşır ancak bunlarla sınırlı değildir Isis, Nephthys, Sothis ve Hathor gibi Ana Tanrıçalarla ve diğer kültürlerdeki karşılıklarıyla birlikte düşünülmelidir.

Adalet bağlamında baktığımız zaman Tanrı’nın gücü muhakkak dengelidir ve İlahi Amaçlar için koşullandırılır. Gücün bu yüzden kusurlardan arındırılması ve İlahi nitelikler kazanması için güçlendirilmesi Pentagram sembolünde açılabilen bir konudur. Kollar eşitlendiği zaman ölçü sağlanır ve içerideki Düzgün Beşgen ile Dodekahedron yapılarak Ruh elementiyle ilgili olan Platonik Merkaba Cismi zuhur eder. Bu da hakkı ve hakikatiyle Ruhsal anlayışa erişmiş veya doğru Ruhsal anlayışı üretebilen ve nakledebilen bireylerde yaşanan bir açılımdır.

Hexagram — Bismillahirrahmanirrahim — Tao — Denge Sütunu
Düz Pentagram — Yang — Nardan Nura Aydınlanma — Merhamet Sütunu
Ters Pentagram — Yin — Nurun Karanlığa Nüfuz Etmesi — Sertlik Sütunu

Şeytandan kaçmak aslında kişinin kendi eksik, kusur, günah ve gölgesinden kaçmasıdır. Şeytanla anlaşma yapmak da kişinin sahip olduğu ilim, yetki ve gücü sorumsuzca kullanmak zorunda kalması için değildir. Şeytanla katı koşullar koyarak pozitif bir anlaşma da yapılabilir. Abramelin İcazet sistemi içinde bir kişinin bütün Demonik güçleri kendine bağlaması tamamlanması için de bir ölçüttür. Bu durumda İblisler, Şeytanlar ve İfritlere karşı aşkınlık geliştirilip bağlanıp hakimiyete alınarak yerlerine zebaniler gelir. Bu süreçte Şer, Yıkıcı veya Kaotik güçler bile İlahi Hayır ve Adalet için koşullandırılır. Bu simya sürecinde kişinin de Gözünün, Vicdanının ve Aklının İlahi Adalet sağlayabilecek bir yeterlilik göstermesi yönünde dönüşümü vardır. Şeytan böyle terbiye görmüş bir gözü ayartamaz ve böyle bir terbiye sonucu bir çok günahın sebebiyle önlenmiş ve yerini erdemlere bırakmış olur.

Bütün herkes şeytanını takip ettiği yerde Dünya ortamı da cehenneme dönmeye başlar. Kendine her şeyin en güzelini ve pahalısını layık görürken, başkalarını hor görme durumunda kişi kendi güvenli alanının etrafında haksız bir olumsuz ortam oluşturur ve bu cehennem değil insanlıktan çıkanın insana yaptığı zulümdür. İnsan ilmi şeytani amaçları için kullanbildiği yerde aslında İnsan ile Şeytan’a mühlet verilmiştir. İlahi Zaman ekseninde düşündüğümüz zaman bu mühlet ya Varlığın tamamlanmasıyla ya da Yok olmasıyla biter. İnsanlığa ve bütünün hayrına hizmet etmeyen güçte icazet yoktur. Her İnsanın global ve toplumsal karma içinde kendi payına düşeni yapması gerekir. Gücü aldığı yerde sorumluluğunu yapmayan kişilerin oluşturduğu toplumların yaşam alanları bizzat kendi yaptıklarından dolayı Dünyevi Cehenneme dönüşür.

Hakikate kulağını tıkayan da zihinsel olarak yalanlarla ve yanlışlarla dolu bir manevi cehennem ortamı içindedir. İnsan tekamül ettikçe ortamını da tekamül ettirebilen bir varlıktır ve bu yönüyle Dünya’daki diğer canlılardan daha üstündür. Kendi yaşam alanlarını oluşturabilir ve bu yaşam alanlarının içine hep birlikte işleyebilir. Kabile yaşamında üstünlük gösteren tek bir kişi bütün topluluğa hakim olabilirken şimdiki Dünya düzeninde bir kişinin toplumun bütününü etkileyecek bir güce sahip olması ciddi bir problemdir, çünkü sınırlı aklı ve tecrübe alanı yüzünden bunu yapabilecek kapasitede değildir ve bu durumda yönetim ve yetki paylaştırılmalıdır. Kısıtlı veya tek bir zümrenin bile iktidar olması toplum geneline yaygın büyük problemler teşkil edebiliyor.

İlahi yasalar göz önünde bulunuduğu zaman güç sahibi birisinin Allahtan gelen Nurla tekamül edebilmesi için gücünü doğru uygulaması ve yaygınlaştırması gerekir. Gücün paylaşıldığı yerde sorumluluk da gözetildiği zaman daha çok alan tertip edilebilir ve yaşamsal faaliyetler dengede gelişim gösterirler.

Pentagram kelimesi Yunanca 5'li Ölçü anlamına gelir ve cismen bir çemberi 72° değerlerinde yaylarla bölümlerken içerideki Düzgün-Beşgenin iç açıları da 108° olur. Bu iki sayı da Dünya geneline yayılmış Ruhsal öğretilerde bulunan önemli ve ezoterik güçleri olan sayılardır.

  • Musevi ve Kabalistik Shemhamphorash isimleri ve Meleklerinin sayısı 72'dir ve Esma ül-Hüsna’ya benzer.
  • 9*8=72 — Ketherden Yesoda kadar 9 Sefiranın içindeki her Melekler Düzeninde 8 adet Melek bulunur.
  • 360÷5=72 — Zodyaktaki 5 derecelik dilimlerin sayısı.
  • 36*2 =72 — İki döngü birleşimi, Gece ve Gündüz Döngüsü.
  • 12*3*2–3² x ²³ — Etken-Edilgen/Öncü-Sabit-Değişken/Burçlar.
  • 72 — Budistlerin kullandığı Bodhi tesbihlerindeki bakla sayısı
  • 108 — Hint Japa tesbihlerindeki bakla sayısı. (İslamiyetteki 99 gibi bir önemi vardır)

https://www.youtube.com/watch?v=Pql2xiI8QLw

--

--