HAKİKATLERİ ÖRTEN SAVUNMA MEKANİZMALARI

Thinking man
signumX
Published in
3 min readJan 31, 2019

İnsan yaşamını, sürekli çatışma içinde geçirir. İnsan hayatında dengeyi sağlayan ise bu çatışmalar sonucu ortaya çıkan kararlardır. Belki de hayvanı insandan ayıran şey çatışma içerisine giremeyip tek bir fonksiyona sahip olmasıdır. Yani aslında insanı diğer canlılardan ayıran bir özelliktir. Tabii çoğumuz bu çatışmalardan bezer ve bu çatışmalara girmekten kendimizi sakındırmaya çalışırız. Halbuki çatışmaların insan özüne kattığı faydaları bilseydik belki de sürekli olaylar üzerinde kendi zihnimizde çatışma içerisinde olmayı isteyecektik. nitekim bazen insan davranışlarını da anlamlandıramamamızın sebebi ise karar verici bir birey olarak insanın bu çatışma zahmetine girmeden karar vermesidir. Çünkü insan olayları karşıtlıklarıyla analiz etmeden karara vardığında sonucun pek de rasyonel olmadığını görürüz.

Bazen demokrasinin işlevsel olarak faydasını göremememizin sebebi ise toplumun büyük çoğunluğunun kendini bu dengeleyici çatışmalardan mahrum bırakmasıdır. Ve sözüm ona demokrasi ile yönetildiğini düşünen ülkelerin aslında çok da demokratik olmadığını görürüz. Bunun en güzel örneğini Adolf Hitler’in milyonları zihinsel olarak büyülemesinden ve milyonlara ‘HEİL HİTLER’ dedirtmesinden görebiliriz. Aslında o milyonların zihinlerinin hitlerin eylemlerine karşı karşıt bir paradigma geliştirememesinden kaynaklanır. O milyonlar zihinlerinde hitlere karşı ufak da olsa bir çatışmaya (karşıtlıkları ile değerlendirmeye) girseydi yaptıklarının yanlışlığını anlayacaklardı.

KARMAŞIK YAPILARI İP SARMALI MİSALİ ÇATIŞMA SONUCU ZİHİNDE TOPARLAMA

Tabii ki insan zihnin de böyle bir çatışmayı engelleyen ve çatışmalar sonucu bireyde oluşan kaygıları, gerilim ve huzursuzlukları bir derece hafifletmek için de olsa kendisini savunan bazı mekanizmalar geliştirir. Buna EGO’NUN SAVUNMA MEKANİZMALARI denir. 12 unsurdan oluşur. Hepsinin de ayrı ayrı bir özelliği vardır ancak biraz daha toplumsal olarak yapılan 4 unsuru aşağı da verdim.

HAYAL DÜNYASINA KAÇMA : bireyin yaşadığı çatışmaları hayalinde çözümleyerek rahatlaması durumudur.

BASTIRMA: bireyin hatırlamak ve hissetmek istemediği şeyleri bilinç dışına atmaya çalışmasıdır.

İNKAR: olayların varlığını veya yaşanmış olduğunu görmezlikten ve anlamazlıktan gelmesidir.

MANTIĞA BÜRÜNME: başarısızlıklara mazeret göstermesi bu durumunda bazen kısmen doğru ve çoğunlukla akla uygun ancak tamamen doğru olmayan nedenler öne sürülür.

Hayatımızın her anında karar verici bir birey olarak bizler bu çatışmalara girmekten kendimizi mahrum bıraktığımız gibi çatışmaları belli bir forma sokup kararlarımızın huzursuz edici yanlarını görmemeye başlıyoruz.

Bu tavrı en çok da benimsediğimiz ideolojilere, partilere veya gruplara karşı onların savunucusu olarak ve kendi benliğimizin tatminini sağlamak amacıyla yapıyoruz. Ve bu durum biz de yanlış olanı algılayamama durumunu ve her halükarda yapılan eylemlerin doğru olduğunu düşünmemize sebep oluyor. Ki zaten yüzyıllardır süregelen gruplar arası çatışmaların temel dayanağı da budur. Mensup olduğumuz grubun yanlışlığını kendi içimizde değerlendirmeyip onları belirli bir biçime sokmamızdır. Oysaki bu durumdan kendimizi arındırıp içimizde oluşan çatışmalara izin verirsek doğru ve yanlış olanı ayırt etmemizi kolaylaştıracak ve gerek grupsal gerekse partisel çatışmalara daha az sebebiyet vermiş olacağız.

DUYGUSAL KARAR İLE RASYONEL KARAR ÇATIŞMASI SONUCU OLUŞAN DENGE

Türkiye açısından değerlendirecek olursak; şuan da Türkiye’nin içinde bulunduğu durum tam da konumuza örnek teşkil etmektedir. Türkiye’nin ekonomik açıdan bunalımda olduğu aşikardır. Ancak bunun sebebini düşünme söz konusu olduğunda, çoğunluk bunalıma sebep olan kişi veya kurumlara gelince hemen zihinsel çatışmaları devre dışı bırakıp ya mantığa bürünme ya geriye yürüme ( yağ sırası, yol yapımı gibi) ya da inkar mekanizmasını devreye sokarak asıl sorumluyu veya bunalımın sebebini görememektedir. Oysaki duygulara yönelik olan bu eylemden kendini biraz sakındırıp rasyonel eyleme yönelip zihninde kıramadığı tabularla çatışmaya girse içinde bulunduğumuz durumun sebebini ve sorumlularını farkedebilir ve hakikat perdesini aralayıp gerekli olan eylemde bulunur.

Sonuç olarak temel problem kendi içimizde ki çatışmaların yanlış uygulanması veya hiç çatışmaya girme zahmetine katlanılmamasıdır. Hangi durum söz konusu olursa olsun yaşamımızın her alanında etkili olacak bu davranış aslında bizim dışımızdaki diğer insanların da hayatlarını etkileyecek bir eylemdir.

--

--