Bir Şirkette Sular Ne Zaman Kaynamaya Başlar? (Aynı İş Yerinde Kaç Yıl Çalışmalı?)

Malik Masis
SDTR
Published in
5 min readJul 10, 2024

Selamün Aleyküm Arkadaşlar,

https://www.august.com.au/blog/how-to-resign-well-notes-on-leaving-on-a-high-note/

Bugün aslında iki ayrı başlık altında ele almayı düşündüğüm konuları tek başlık altında birleştirmeye karar verdim. Bunlar “Bir şirkette suların ne zaman kaynamaya başlar” ve “Aynı iş yerinde kaç yıl çalışmalı” gibi iki soruyu konuşmaya çalışacağız. Konular birbiriyle ilişkili olduğu için ikisini birden cevaplamaya çalışmak daha iyi olabilir diye düşündüm. Hazırsak başlayalım.

Bir şirketten her şey yolunda gittiği halde ayrılmayı düşünmek ile yeter artık deyip yolları ayırmak aynı şeyler değil. Birisinde o şirkette artık çalışmak gün geçtikçe farklı etmenlerden dolayı zorlaşıyordur, diğerinde orada çalışmak belki hala kolay, eğlenceli vs olsa da yine farklı sebeplerden yollar şahıs özelinde ayrılabilir. Bu iki konuyu farklı açılardan ele almak istememin sebebi ise tam olarak buydu.

Bir şirkette sular kaynamaya başladığında işten çıkışlar genelde sıklaşmaya başlar ve şirketteki tandığınız yüzler, sevdiğiniz insanlar/arkadaşlar azalmaya başlar. Şirketin en eskileri bile çıkmaya başlıyordur, genel bir olumsuzluk havası hissedilir. Bu adam bu şirketten gitmez dediğiniz adamlar bile gitmeye başlıyordur, tam da bu noktada bu şirkette yolunda olmayan genel problemlerin göstergesidir. Öte yandan şirkette her şey olağan devam eder, fakat sizin teknolojik olarak belki maddi olarak belki başka bir sebepten oradan ayrılmak istemeniz ise daha çok sizinle ilgili bir olaydır.

Peki şirketin bir kaos ortamına dönüştüğü nasıl anlaşılır. Açıkçasını söylemek gerekirse insan bunu bir şekilde hissediyor ama bazı ipuçları vermekte fayda olabilir. Sürekli ve stresli mesailer, plansız ve bitmeyen acil işler, bittikten sonra kullanılmayan özellikler, sürekli çöken sistemler, yapılan mobbingler, piyasa ile rekabet edilemeyen maaşlar ve daha birçok örnek verilebilir.

Yukarıda bahsettiğimiz kötü durumlar hepsi aynı anda yaşanmasa bile bazısı bazı şirketlerde diğerleri farklı şirketlerde yaşanabilir. Şiddetleri de farklı olabilir tabii ki. Bunun sıklığı veya sizin duygu dünyanıza göre bunun toleransı değişebilir veya şirketin 1–2 kötü özelliği vardır, ama diğer parametreler güzel ise devam da edilebilir. Mesela ekip uyumu çok güzeldir, toksik bir ortam yoktur, kendinizi hala geliştirebiliyorsunuzdur gibi karşı parametreler de mevcut ise kararı duruma göre vermek gerekebilir. Bununla ilgili geçenlerde gördüğüm bir tweet’te mealen “Eğer bir iş yerinde hem öğreniyor hem para kazanıyorsanız orada çalışın, ikisinden biri varsa idare edin, ikisi de yoksa hem kaçın” diyordu. Durup düşündüğünüzde konuyu güzel özetlediğini düşünüyorum.

Peki bu tür durumların olmadığı, aslında birçok şeyin yolunda/rayında gittiği bir iş yerinde çalışıyorsunuz. Peki burada ömrünüzün sonuna kadar mı çalışmalısınız? Şirketin yaptığı işe, çalıştığı teknolojiye göre değişse de sizin orada paslanma(dinazor olma) ihtimaliniz var ise bunu göz önünde bulundurmak lazım. İş aradığınız anda çok rahatlıkla iş bulabilecek seviyede kendinizi koruyabiliyorsanız burada sıkıntı yok, ama kendinizi geliştirmek için özel vaktinizden çalmaya başladı iseniz bunu tekrar bir sorgulamanızı tavsiye ederim. Çünkü gün geçtikten bu çukurdan çıkmanız zorlaşabilir.

Diğer bir konu ise çalıştığınız şirketten siz en göze batan ya da en iyi yazılımcılardan biri iseniz, bu da önemli bir parametredir. Yani en iyi olduğunuz yerde çalışmak belki size iyi hissettiriyor olabilir. Herkes size gelip bir şeyler sorup bir şeyleri düzeltmenizi bekleyebilir. Bunun mesleki açıdan haz verdiğini söyleyebilirim ama sizin de kendisinden bir şeyler öğreneceğiniz birileri yok ise orası muhtemelen sizin için doğru yer olmayabilir. Buna dikkat etmekte de fayda var.

Bu tarz durumlara maruz kalıp iş değiştirmek istediğinizde ise aynı hayat standardını, aynı konumu vs korumak istemeniz en doğal hakkınız, fakat bu her zaman mümkün olmayabilir. Bunu zorlamak size vakit kaybettirebilir, bazen daha ileri gitmek için 1–2 adım geriye atmak da faydalı olabilir. Bunu da akılda bulundurmakta fayda var. Bunu kayıp olarak düşünmeyin, daha iyisi için bir nefeslenme gibi düşünün derim.

Madalyonun diğer tarafında da sık iş değiştirmek de her zaman doğru bir yöntem olmayabilir. Bu dengeyi doğru bir şekilde sağlamakta fayda var. Özellikle pandemi döneminde bunu ticarete döküp aynı yıl içerisinde 3–4 kez iş değiştirenler oldu, maaş skalalarını yükseltenler oldu vs .. Kısa vadede bunun bir getirisi olsa da bunun da kendine göre farklı dezavantaj ve yıpratıcılığı olduğu da bir gerçek. Özellikle tecrübe arttıkça yaş ilerledikçe dinamik hareket etmek çok da kolay olmuyor, çok da olmamalı sanki. Çünkü güzel bir takımın parçası olabilmek için de bazen o ekiple birlikte uzun süre çalışmak gerekebiliyor, böyle güzel ekipleri bulduğunuzda oraya sıkıcıa tutunmak doğru bir seçenek olabilir.

Yukarıdaki paragrafı yazarken aklıma geldi, şirketler nasıl startup scale up ve kurumsal olarak hayatlarına devam edip hepsinin farklı avantaj ve dezavantajları ve kabiliyetleri varsa insanın da kariyerinin ilk başında startup gibi hızlı hareket etmesi bir avantaj ise de 10–20 yıl sonra yavaş yavaş belirli bir olgunluğa gelip kendi zihninde kurumsal kafaya kavuşması gerekiyor de olabilir. Burada sizinle birlikte hayatın da değiştiği gerçeğini göz ardı etmemek gerek.

Yine aynı şekilde insanın hayatının ilk başlarında bazı riskleri alması daha kolay olabilir. Sadece kendi hayatından sorumludur, başarısızlıklar kısmen tolera edilebilir, fakat yaş ilerledikçe çoluk çocuk sahibi olup hareket kabiliyetiniz zamanla azalır, çünkü düşünmeniz gereken sadece kendiniz değilsinizdir. Genç haliniz tek kişilik bir motor iken şu an yolda giden bir arabasınızdır ve zamanla belki de daha büyük ama daha hantal bir otobüs haline dönüşebilirsiniz :)

Arkadaşlarım bazen bana çok örnek verdiğimi söylüyorlar, yukarıdaki paragrafı yazdığımda aklıma yine bu söylemleri geldi, ama bazen güzel bir benzetme yarım saatlik konuşma veya yazmadan çok daha etkili olabilir, kendini daha iyi ifade etmene vesile olabiliyor.

Yukarıda birçok şey söylesek de bu konular her kişinin kendisi için farklılık gösterir. Her insan bir dünyadır, o yüzden bu gibi konuların doğrusu yanlışı olmasa da genel geçer fikir veren durumlar olduğunu söylemekte de fayda var. Bu tarz konularda yazmak istememin bir sebebi de farklı kişilerin de düşüncelerini merak ediyor olmam. Bu vesileyle belki farklı bakış açılarından farklı şeyler de öğrenmiş oluruz diye ümit ediyorum.

En kötü şartlarda çalışıyor bile olsak elimizden gelenin en iyisini yapmak ve kendimize yakışır şekilde o işten ayrılmak en doğru yol olacaktır diye düşünüyorum. Şairin de dediği gibi “Ben giderim, adım kalır. Dostlar beni hatırlasın”

Yazıyı aşağıdaki hadis-i şerif ile bitirelim.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “ Allah Teâlâ, birinizin yaptığı işi en güzel şekilde yapmasından memnun kalır.” (Beyhakî, Şüabü’l-îmân, 4/334.)

Originally published at https://malikmasis.blogspot.com.

--

--