Havuz’dan: KODA

Nur Kazan
Sosyalfon
Published in
3 min readApr 13, 2021

1) Kendinizden ve girişiminizden bahsedebilir misiniz?

Menekşe Canatan: KODA’da iletişim ve kaynak geliştirme koordinatörü olarak çalışıyorum. Köylerdeki eğitimin niteliğini sürdürülebilir bir hale getirme hedefi ile yola çıktık. 2016 yılından beri çalışıyoruz. Yerel koşullara uygun eğitim materyalleri ve ders içerikleri üretiyoruz, köy öğretmenlerini güçlendiriyoruz. Köylerdeki ailelere çocuklarının eğitiminde sorumluluk alacak, çocuklarıyla verimli zaman geçirmelerine yardımcı olacak yönlendirmeler yapıyoruz. Muhtarları güçlendirip çocukların eğitim yolculuğuna dahil etmeye çalışıyoruz.

2) Bu yolda sizi neler motive etti?

Menekşe: Köy okulları denince birçoğumuzun aklında ilk oluşan imge bacası tüten bir soba, akan bir çatı, penceresi kırık bir okul binası oluyor. Köy okulları çoğumuzun aklında fiziksel yoksunlukları ile yer etmiş. Fakat biz KODA’da köylerdeki ve köy okullarındaki yoksunlukları görmezden gelmeden oradaki var olan potansiyellere odaklanıyoruz. Aslında doğru ve sistemli bir şekilde çalışmalar yürütürseniz hayal ettiğimiz eğitimi köylerden başlayarak inşa etmek mümkün. Orada da çocuktan başlayıp kırsal kalkınmaya uzanan bir yolculuk söz konusu. Yani siz köylerdeki eğitimin niteliğini sürdürülebilir ve sistematik bir şekilde dönüştürüp köyde yetişen bir çocuğun eğitim yolunu güçlendirdiğinizde tüm toplumu etkileyecek bir dönüşümü başlatmış oluyorsunuz. Bu dönüşüm beni en çok motive eden şey.

3) Bu yolculukta karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunlarla nasıl baş ettiniz?

Menekşe: Köy okulları denilince ilk eğilim fiziksel destekte bulunmak oluyor. Kitap göndermek, mont göndermek, bot göndermek gibi. Köy okullarına gittiğiniz zaman aslında şehirlerde okumadığınız birçok kitabı görebilirsiniz. Çocuklar için uygun mu, pedagojik olarak yeterli mi, çocuk yaş gruplarına hitap ediyor mu gibi birçok filtreden geçmeden kitaplar çocuklara ulaştırılıyor. Oradaki çocukların fiziksel destekten çok daha fazlasına ihtiyaçları var. Onları destekleyecek, motivasyonlarını yükseltecek güçlü köy öğretmenlerine ihtiyaçları var. Onların ihtiyaçlarını anlayabilecek ve tüm eğitim yolculuklar boyunca onları destekleyecek ailelerine ihtiyaçları var. Ayrıca köydeki gençler, muhtarlar, farklı yaş grubundaki arkadaşları gibi köydeki diğer paydaşlara da ihtiyaçları var. Fiziksel zorluğun ötesinde köy okullarında ve köylerde sistematik bir dönüşüm nasıl yapılır ve bu mümkün mü gibi konuları anlatmak bizi zorlayan taraf oluyor. Diğer zorluk ise köy okullarına dair olumsuz imaj. Başka insanlar oradaki problemleri çözülemez olarak görebiliyor veya daha da önemlisi köylerdeki aileler köy okullarının eğitiminden umudu kesmiş oluyor. Bu sebeple de çocuklarının eğitimini en başta baltalamış olabiliyorlar. Bu olumsuz algı aslında bizi zorlayan şeylerden biri. Köylerde ciddi bir potansiyel var. Halihazırda doğanın içinde bir eğitim ve öğrenme ortam var. Onun dışında nüfus az olduğu için öğretmen çocuğun çevresini ve ailesini tanıma imkanına sahip oluyor. Köylerdeki öğretmenlerin daha çabuk inisiyatif alabilmesi de büyük bir avantaj. Bu fırsatları beslediğiniz takdirde oradaki potansiyelleri de ortaya çıkarabilirsiniz. İnsanlar katkılarını küçümseyebiliyor ancak her katkının büyük bir etkisi var.

4)Gelecek hedefiniz nedir, neye ulaşmak istiyorsunuz?

Menekşe: KODA olarak stratejimiz köyde yetişen bir çocuğu merkeze koyuyoruz. Bu çocuğu bütün eğitim yolculuğu boyunca yirmili yaşlarına kadar desteklemeyi hedefliyoruz. Belli sayıda çocukla belli bir zaman aralığında çalışmak aslında o çocukların hayatında sadece o tanımlı zaman aralığında bir pencere açıyor. Siz oradan gittiğinizde çocuklar yine kendi imkanlarıyla baş başa kalıyor. Biz ise çocuğu merkeze aldığımızda çocuğun eğitim hayatına etki eden diğer paydaşları güçlendiriyoruz. Çocuğa eğitim hayatında eşlik edecek yetişkinleri güçlendirdiğinizde, çocukları içinde bulundukları ortama uygun ders içerikleri ve materyalleri ile desteklediğinizde sistematik bir dönüşüm yaratmış oluyorsunuz. Bizim genel stratejimiz bu şekilde. Amacımız ise bir çocuğun ister kentte olsun ister köyde eğitim yolculuğundan en verimli şekilde faydalanabilmesi ve nitelikli eğitime kolayca erişebilmesi.

5) Türkiye’de sosyal girişimciliğin geldiği yeri nasıl görüyorsunuz? İleride nasıl adımlar atılmalı?

Menekşe: Pandemiden hemen önce Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı’nın bir toplantısı olmuştu. Orada Türkiye’de 9000’den fazla sosyal girişimin olduğunu öğrenmiştim. İlk duyduğumda bu sayı beni şaşırtmıştı çünkü hep yakın çevremizde duyduğumuz girişimleri biliyoruz veya yerelde bağlantımız olan girişimlerle karşılaşıyoruz. Bu sayı ilk başta bana çok büyük gelmişti ama aslında artması gerekiyor. Bu alanda adımlar atmak için toplumsal adalete katkı sunmak için çeşitli konularda çalışan ve kar odaklı olmaktan çok fayda ve ihtiyacı gözeten girişimlerin çoğalması hem ülkemiz hem de gezegenimiz için çok önemli. Sosyal girişimleri destekleyen ve onlardan haberdar olan paydaş çeşitliliği arttırılmalı. Kamudan politika yapıcılara kadar tüm insanların bu sosyal meseleleri sahiplenmesini ve bunlardan haberdar olmasını sağlayacak adımlar atmak çok kritik diye düşünüyorum.

--

--