10.HAFTA

Cem Göncü
STANDART
Published in
6 min readNov 1, 2017

Haftanın maçında Jose Mourinho’ya kocaman bir hediye geldi. Maçtan önce “nasıl bitsin? golü nasıl atmak istersin Jose?” diye sorulsa idi, sanırım aynen Martial’ın golünü tarif eder, maç sonunda da, “oyunu iyi kontrol ettik, rakibi yorduk (toplam 26 faul!) alan bırakmadık, 3 pasla da tam zamanında golü bulduk.Sıkıcı mı? belki evet ama umurumda değil’’ derdi ama kazanmanın verdiği rahatlık ile de aynen şöyle dedi Portekizli;

‘’Bugün berabere kalsak dahi üzülmezdim.İlk dakikadan itibaren oyuncular her şeylerini ortaya koydular.Oyundan ve sonuçtan memnunum…’’

MANCHESTER UNITED-1 TOTTENHAM-0

Hep kendi içimde Jose Mourinho’yu savunan bir kısmım olmuştur. Sanırım “ekmeğini taştan çıkaran’’ nesilden gelip, müsabakalarda her pozisyonun 100 kamera ile tartışılmadığı dönemi yaşadığım için.

Michael Jordan seyredeceğiz diye bin dereden su getirip, Bulls maçlarını yakaladığımızda, o muhteşem takımın karşısına mutlaka çok sert defans yapan, rakibi gerektiğinde vurarak (yanlış anlamadınız,evet bazen döve döve) durduran ‘’pis’’ rakipleri de görürdünüz. Bu zor sınavları geçip, finallere ulaştığında da takımlar, “yenile yenile’’ öğrendik demeçleri gelir, kazanana ve kaybedene saygınız bin kat daha atardı.

Jose Mourinho da hiç bir zaman “cennet bahçeleri’’ vaat etmedi. Porto ile başlayan yükselişinde ve sonrasında, bunca kupayı gerektiğinde kaleye otobüs çekerek, gerektiğinde önde basarak, hep “olması gerekeni’’ yaparak kazandı. ‘’Zihin’’ oyunlarını da hep iyi kullandı. Futbolu bıraktığında, kim ne derse desin, “şöhretler müzesindeki’’ yerini alacaktır.

Bu adam neden maç yerine Mourinho’yu anlatıyor’’ demeyin. Maçın özeti Mourinho felsefesi ve tarzı idi zaten;

Baştan sona kontrol etmek istediği oyun temposu,ikinci yarının başında rakibin zayıf olduğu noktayı tespit edip sürekli Aurier in arkasındaki koca boşluğa yolladığı Rashford, yine o bölgeyi işaret edip oyuna aldığı Martial.Golün de ‘’tek’’hatadan ama Martial ile gelmesi….

Sonuç ; Satranç ve sabır oyununun kazananı yine Jose Mourinho

Peki Pochettino neden bu eşikleri geçemiyor? Kadro eksiği mi? Sanırım payı büyük. Stat inşaatı nedeni ile bayağı bütçesi düşen hoca’nın buna vereceği cevaplardan biri bu olurdu sanırım.

Tecrübe eksiği mi? Bunca üst düzey maç oynamış bu adamlara “eksik’’ diyen sanırım çarpılır ancak, iş şampiyonluk için kazan kaldırmaya gelince, hem kulüp kültürü, hemde kademe atlatacak bilgelik sanırım Tottenham’da eksik kalıyor.

Kane olsa idi skor farklı mı olurdu? Kimse bilemez…

Yenile yenile öğrenecekler mi bilinmez ama sanırım ‘’tatlı’’ 90 lar biteli, “parayı veren düdüğü çalar’’ çağı geleli çok oldu.Yine de mucizelerden ümit kesilmez diyelim…

İstatistik mi? 44.8/55.2 ile Tottenham topa daha çok sahip oldu. Hedefi bulan 1 (3/4) şut daha fazla çekti. 719 kere topla oynadı, 509 kez pas yaptı ama sonucu değiştiremedi.

Şeytanlar 2007/2008 den bu yana ilk kez evindeki ilk 5 lig maçını gol yemeden tamamladı.Son 10 dakikalarda 10 tane gol attı.

Uzun lafın kısası, yine Jose kazandı…

WEST BROM-2 MAN CITY-3

Tony Pulis’in takımı ilk 15 dakikada 2 gol yiyecek deselerdi, sanırım bunu başaracak golleri bu ligde ancak City atar derdim ama yinede inanmazdım.

İster inanın yada inanmayın,ilk 15 dakikada Brom defans boşluklarının arasında cirit attı City’liler.Özellikle çok formda Leroy Sane.

Maçın lokal yorumcusunun kötü yorumları arasında (sanırım Tuncay Şanlı idi.Topu oynamak ile topu yorumlamak çok farklı işler.Lütfen biraz dikkat) Pulis bana göre en iyi tepkiyi verdi kenardan. “Çıkın ve pres yapın’’

Pep’in takımlarına karşı sürekli geride bekleyen ekiplerin akıbeti genelde hüsran olmuştur.Ona karşı yapılacak en iyi hamlenin prese karşı pres olduğunu da Pulis’in fark etmesi ve buna cüret etmesi maçın en takdir edilesi hamlesi idi ancak yetmedi. City öyle formda ki, Pulis’e hiç şans tanımadı.

‘’Kaç tane pozisyonumuz var sayamıyorum. Şampiyon olmak istiyorsak daha gelişmeliyiz, soğukkanlı olmalıyız, çünkü futbolda ne olacağını asla tahmin edemezsin’’

Sözler Türkiye’de olsa çoktan şampi… ilan edilmiş, Pep’e ait.Her maçta “beş atarız’’ diyen futbol oyununu hiç anlamamışlara, mücadelenin ve çalışmanın önemini bilmeden, her şeyi kolay yoldan elde etmişlere büyük bir ders bu sözler.

Futbolda dün hiç yoktur. Hep yeni mücadeleler ve yeni savaşlar vardır. Unutulmasın…

65'te soldan başlattıkları atağı Sterling ile şahane bitirip fişi çeker gibi oldu City ama Otomendi’nin hediyesi bacadan geliverdi. O bile yeterli olmadı Pulis için.

Maçın en önemli ve mesajı veren istatistiğine bakalım; 1116 kez topa dokundu City’li oyuncular. “Binyüzonaltı kez’’ Premier Lig tarihinin en iyi başlangıcına (9 galibiyet, 1 beraberlik+29 gol averajı) yakıştı gerçekten. Hep kendime sorduğum soruyu tekrar sorayım o zaman ;

Yeni bir eski Barca olur mu City? Her kupayı domine eder mi? O kadronun oyuncu kalitesine sahip mi City? Yol uzun, göreceğiz. Hele ki geçen sene gibi kötü bir örnek var iken önümüzde…

LIVERPOOL-3 HUDDERSFIELD-0

Maçın başında Salah-Sturridge-Firmino üçlüsünü görünce, Klopp sonunda sistemi değiştirip, baklavaya döndü dedim ama nafile. Yine önde 3'lü bir düz hat ve klasik Klopp 4–3–3'ü ile oynandı maç.

42'de kaçan penaltı ile Hoca’nın rengi patlıcan kırmızısına dönse de, Sturridge ilk nefesi verdi, Firmino ikiledi, Wijnaldum fişi çekti, Hoca da şimdilik derin bir nefes aldı.

David Wagner’in takımı ne kadar 11. sırada kendisinden beklenenin çok üstünde bir performans verse de, gerekli hamleler ile Pool defansını zorlayamadı.

Maçtan evvel Klopp ile daha evvel Dortmund’da çalışmış, Mainz’da beraber top oynamış Wagner’in bunca bilinirlik ile Klopp’a bir darbe daha vurabileceğini bekleyenler yanıldı. Mooy-Hogg-Williams orta saha hattı oyuna hiç hükmedemedi. Henderson her pozisyonda Mooy’a üstünlük sağladı. Sağladı ve kalesinde maç sonunda sadece 1 şut gördü kırmızılar.

‘’Daha evvel söylediğim gibi reaksiyon göstermek zorunda idik. Daha iyi defans yaptık ve şansları değerlendirdik. Futbol oynamaya devam etmemiz gerekiyor çünkü şanslarımız olacak’’ diyerek umut dağıtmaya çalıştı Klopp ama Pool forumları hala çok umutsuz!

Yarışı bırakmayacak Liverpool ama onlara umuttan çok daha fazlası lazım…

ARSENAL-2 SWANSEA CITY-1

22'de Swansea öne geçince kabus geri mi dönüyor dedik ancak, önde az da olsa yakalanmış kadro istikrarı sanırım etkisini gösterdi. 52'de kazanılan beraberlik ve 58'de hala çok şey vaat eden Ramsey, topçulara derin bir nefes aldırdı.

’Bütün maçlar nasıl geçti hatırlamıyorum. Uzun süredir bu işteyim. Hala çok mutluyum’’

Wenger’in bir 10 sene daha futbol sahnesinde olacağının sözleri sanırım bunlar. Son 13 maçın tamamını kazandığı kazandığı (11 yıllık statta en uzun seri) iç sahadaki 400. zaferini kutlar iken Fransız hem de.

Kolasinac’a ayrı bir paragraf açmak lazım sanırım. 3 gol 3 asist ile tüm turnuvalarda en çok gole etki eden oyunu Kolanisac. Bütün maçı sanki son maçı gibi oynadı Bosna Hersekli. Benim overrated bulduğum Xhaka ile sağladığı uyum gerçekten enteresan. 50 yıldır beraber oynuyor gibi oynuyorlar. Arsenal için güzel haberler ama Arsenal işte…

Chelsea maçını seyredemediğim için özür dileyerek pas geçiyorum. Hafta içi “Mavilerde sorunlar’’ başlıkları Conte’nin hala sıkıntılı olduğunun göstergesi. Bana göre işinden olması büyük haksızlık olur ancak Pazar günkü United maçı ne olur bilinmez. Seyredip göreceğiz…

Bu haftalık da bu kadar. Esen kalın…

--

--