3. Torba

Ufuk Küçükdağlı
STANDART
Published in
4 min readSep 13, 2017

Beşiktaş’ın yolu. Şampiyonlar liginde 3.Torba takımlarının gruptan çıkma formülü

Başlık ve görseli gördüğünüz anda Händel’in 1727 tarihli “Zadok the Priest” adlı eseri istemsiz olarak kafanızın içinde çalmaya başladı değil mi?

Evet evet, meşhur Uefa Şampiyonlar Ligi Marşı’ndan bahsediyorum;

“Die Meister

Die Besten

Les meilleurs Equipes

The Champions!”

Avrupa’nın en iyi futbol kulüplerinin, şampiyonların yer aldığı ve sadece Avrupa’nın değil, belki de dünya futbolunun en prestijli sahnesi; Şampiyonlar Ligi.

Dünya çapında milyonlarca seyirciye ulaşan, en değerli markaların sponsor olduğu ve sadece bir sezonda kulüplere dağıtılan paranın 1.250 milyon euro seviyelerine ulaştığı dev bir organizasyon.

Beşiktaş, üst üste ikinci kez ve toplamda yedinci kez devler sahnesinde yer alacak. Bu katılımlarda henüz gruptan çıkma başarısı gösteremeyen takımımız bu sezon; geçen yıl çok yaklaştığı bu başarıyı yakalamak ve tabiri caizse, şeytanın bacağını kırmak istiyor.

Takımımızı; Fransa şampiyonu Monaco, Portekiz ekibi Porto ve Bundesliga’nın sürpriz takımı Leipzig’den oluşan dengeli ama kırıcı bir grup aşaması bekliyor.

Son torbadan Alman ekibinin gelmesi ile beraber Beşiktaş 3. Torba şansını pek kullanamamış oldu. Biz yine de son 5 yılda bu torbadan gelen takımlar ne yapmış, gruptan çıkma oranları ne olmuş merak ettik ve aynı dönemin grup aşamalarını inceledik.

Öncelikle hemen belirtmem gerekiyor ki, bu işin bir matematiği yok. Ama sonuçlar özellikle gruptan çıkmak için ne yapmamız gerektiği konusunda bize az çok fikir verecek.

Son 5 yılda 3. Torbadan kuraya katılan takımların gruptan çıkma oranı %30 -40 takımın 12’si-. Ancak bu oran 2015/2016 sezonundan itibaren %12.5 seviyelerine -16 takımın sadece 2’si- geriliyor (ondan önceki 3 yılda ise bu oran %42 -24 takımın 10’u-).

Bunun öncelikli sebebi, Uefa’nın aynı sezonda torbaların belirlenmesinde uyguladığı statüde değişikliğe gitmesi.

Önceki yıllarda Uefa Takım Katsayıları’na göre belirlenen torbalar sayesinde Avrupa’nın önde gelen takımları birinci torbada yer alıyor ve diğer torbalar (özellikle 2. Torba) bir nebze daha kolay oluyordu.

Ancak 2015/2016 sezonundan itibaren statüdeki değişiklik ile son Şampiyonlar Ligi şampiyonu ile Uefa Ülkeler Sıralaması’nda ilk yedi sırada yer alan ülke şampiyonları 1. Torbada yer alırken, diğer takımlar kalan 3 torbaya Uefa Takım Katsayısı’na göre sıralanıyorlar. Bu; 1. Torba’da form durumları yüksek takımların yer almasını sağlarken, Avrupa’nın güçlü takımlarının 2. Torba’ya kaymasına sebep oluyor.

Sonuç olarak; 3. ve 4. Torba’da yer alan takımların gruptan çıkma şansı değişen statü ile iyiden iyiye azaldığını söylemek mümkün.

Zaten İngiltere, İspanya gibi güçlü ülke takımları ile diğer takımlar arasındaki ekonomik farklılık güç dengeleri bakımından makasın iyice açılmasına neden olurken, üstüne onlar lehine sürekli değişen statüler de eklenince diğer takımların bu dev organizasyonda yarışma ve başarı elde etme şansı azalıyor.

Bu noktada, bizim de yer aldığımız 2016/2017 sezonunda 1. ve 2. Torba takımları dışında sadece 4. Torba’dan kura çekimine katılan ve bu sezon da rakibimiz olan Monaco’nun gruptan çıkmayı başarabildiğini hatırlatalım.

Peki gruptan çıkmayı başaran 3. Torba takımları bunu ne şekilde gerçekleştirmiş?

Son beş yılda gruptan çıkmayı başaran 3. Torba takımlarının ortalama topladıkları puan 10.3 olmuş ve bunun 5.6’sını ev sahibi olarak aldıkları puanlar oluşturmuş.

Elbette grupları oluşturan takımların güçlerine göre bu puanların şekillendiğini söylemek gerek.

Örneğin; eğer grubu süpüren bir takım varsa bu baraj 6 puana kadar düşmüş (2015/2016 sezonunda Roma, 2013/2014 sezonunda Zenit 6 puanla ve yine 2013/2014 sezonunda Galatasaray 7 puanla gruplarından çıkmayı başarmış).

Ancak yazının başında da belirttiğim gibi bizim grubumuzda bu şekilde 15 puan barajını geçecek ve grubu süpürecek bir takımın çıkma ihtimali zor gözüküyor. Bu da bizi gruptan çıkmak için en az 9 puan barajının geçilmesi gerektiği sonucuna ulaştırıyor.

Diğer bir önemli konu ise ev sahibi avantajının en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiği. Gruptan çıkan takımların büyük çoğunluğu evinde en az 6 puan almayı başarmış. Ev sahibi puan ortalamasının (5.6) altında kalan takım sayısı ise sadece iki. Bunlardan biri 6 puanla gruptan çıkmayı başaran Zenit (2 puan) ve diğeri ise 7 puanla gruptan çıkmayı başaran Galatasaray (4).

Bu durum aslında bize ev sahibi olarak toplamamız gereken en az 5 puan barajını net bir şekilde gösteriyor. Zaten geçen sezon kime karşı olduğu farketmezsizin 3 beraberlikten birisi galibiyet olmuş olsaydı gruptan çıkmayı başaracaktık.

Peki, mevcut grubumuzda bu puan barajlarına nasıl ulaşırız?

Öncelikle belirteyim ki, deplasmanda geçen sezon olduğu gibi bir sürpriz yaparsak işimiz çok daha kolaylaşır.

Ancak her halükarda içerde en az 6 puana ulaşmak önemli olacak. Özellikle Monaco’nun grubun favorisi olacağını düşünürsek, Leipzig ve Porto karşında galibiyetle ayrılmamız gerekiyor. Bu sayede geçebilme ihtimalimiz en yüksek olan iki rakibimize içerde puan vermemiş oluruz ve büyük bir avantaj sağlarız.

Bu durumda, deplasman performasımızın ise en az 3 puan aralığında olması gerek. Ya yukarıda bahsettiğim gibi sürpriz bir galibiyet ya da üç beraberlik. Elbette içeride alacağımız bir ekstra puan bu ikinci ihtimalde bize bir mağlubiyet hakkı tanıyacak.

Tabii ki futbol sahada oynanan ve içinde birçok etkeni birlikte barındıran bir oyun. Yukarıda çizdiğimiz tablonun dışında bambaşka bir sonuçla karşılaşma ihtimaliz çok yüksek. Çünkü en başta da belirttiğim gibi bu işin bir matematiği yok. Ama şans faktörü her zaman var. Şans Beşiktaş’ın yanında olsun…

--

--