Başka Bir Boyut Var Mı?
Mutlulukla alakalı…
Mutsuzluğun en ilginç tarafı dışarıdan alınan yardımla düzelmeyecek bir gerçek olması…
Tamamen insanın kendi elindedir mutluluk, ancak insan nasıl mutlu olacağını ya bilemez, ya da bilse bile elindeki imkânlar yetmez. Maddiyattan ve kendimden bahsediyorum tabii ki…
Gidip Avrupa’da gezmedik şato, kale, katedral bırakmazdım mesela. Ya da Hindistan’a veya Tibet’e gider tapınaklarda insanlarla konuşur, mistik bilgelerle sohbet eder onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışırdım.
Bir kütüphane kurardım, içerisinde binlerce kitap olan. Ağırlık bilim ve ezoterizm olurdu.
Ya da görünce büyülendiğim kuzey ışıklarını izlemek isterdim elimde bir kadeh viskiyle…
Olabilir mi bunlar? Belki bir gün. Ancak bana pek olacakmış gibi gelmiyor. Fazla umudum yok tutkularımı gerçekleştirmekle ilgili.
Toplum sistematik olarak okula git, büyü, iş bul, evlen, çocuk sahibi ol, ömrünü o çocuklar için harca, yaşlan ve öl dayatmasını yaparken bana, bu dayatmaya itaat etseydim belki mutlu biri olabilirdim. Ancak yaşamak istediğim hayat bundan daha farklı. Kapitalin sınırsızlık anlamına geldiği, başka bir ifadeyle kapital yokluğunun kölelikle eşdeğer olduğu bu toplumda hayallerimin artık hayalden de öte olduğunun farkındayım.
Hepimiz farklı hikâyelerin farklı kahramanlarıyız aslında.
Bazıları bu hikâyede mutlu rolleri üstlenirken bazıları da mutsuzluk girbadında dönüp duruyor.
Ta ki Jim Morrison’un anlattığı gibi, ölüm bizi bir kuzguna çevirene kadar…
Peki mutsuz bir insan, başka bir boyutta mutlu olabilir mi?
Uzun süredir bunu düşünüyorum.
Sanki, bana benzeyen, benim bilgilerime sahip, benimle aynı düşünen başka biri hem de ben hayattayken gezegenin başka bir yerinde benim yaşamam gereken hayatı yaşıyor.
Benim hayallerimi gerçekleştiriyor.
Bilim insanları 4–5 hatta 11 boyuttan bahsediyorlar. O boyutlardaki hayat nasıl, bizim algıladığımız gibi mi?
Orada mutsuz veya mutlu bir Eray var mı?
Açıkçası ben de bilmiyorum. Bilmek istiyor muyum ondan da emin değilim. Eğer böyle biri varsa kıskanmıyorum da onu.
Sanırım bazı soruların yanıtlarını bulmak için aklımız şimdilik yetersiz.
Bazen yazarlar kalemle dertleşirler. Benim kalemim hüzünlü, o hüzün de buraya yansıdı. Bu konuda beni affedin. Ancak gerçekten bu boyutla sınırlı mıyız? Bunu da bir düşünün…
Yeni kitabım kısa bir süre sonra satışta olacak…
“Yeni Dünyanın Dini Futbol…” nedense kitapla ilgili şu an hiçbir şey hissetmiyorum.
Kendi hayatımı bir ekrandan seyrediyor gibiyim.
Şunu söyleyebilirim, kitap aslında bizim için bir tutku olan futbolu, mutsuz hayatlarımızı mutlu kılmak için nasıl bir dine dönüştürdüğümüzü anlatıyor.
“Binlerce satar, şöyle tutar, böyle etki yaratır” demek isterdim. Ancak ben ünlü biri değilim. Toplum kitabın içeriğinden daha çok kimin yazdığıyla ilgilenirken aslında hata bizde. Halen bir şeyler üretmeye çalışıyoruz. Eğer bir isminiz varsa, kaleminizden dışkı damlasa dahi satarsınız. Acı ama gerçek.
Bilimsel bir şeyler yazmak istedim ama konu nereye gitti. Kusura bakmayın.