Beşiktaş’ın 2018–19 Sezonu Kadro Planlaması

Barış Oktay
STANDART
Published in
7 min readAug 5, 2018

2 sene üst üste gelen şampiyonluğun ardından 1 senelik bir nadasa bırakma diyelim Beşiktaş’ın güncel pozisyonuna. Tabii bu nadasın pahalı yan etkilerinin de olması kaçınılmazdı ancak beklenmeyen Beşiktaş’ın yıldız oyuncularının yanında “asker” oyuncularına gelen talepler ve bunların yarattığı gelir ve kadroyu yeniden şekillendirebilme durumunu biraz irdelemek istedim.

Öncelikle geçen senenin sonunda kupa maçında yaşanan mantık dışı olayların neticesinde Şenol Hoca’nın yılmayarak takımın başında kalması, birkaç günlük Londra seyahati ve doğduğu toprakları ziyaret edip yenilenmesi dışında yaz dönemini kulüp içinde geçirmesi ciddi bir avantaj. Şu ana kadar giden oyuncular ve gelen gençler, dünya kupasında oynayıp takıma geç katılan ve henüz takım kadrosunda olmayan tecrübeli isimleri de hesaba katarak, elindeki kadroyu geçen seneden farklı olarak 4–3–3 ana dizilimi ile iki resmi maçta sahaya sürmüş olması bu sene kadronun farklı şekillenebileceği konusunda bir fikir verebilir. Ancak özellikle Quaresma’nın takıma dönüşü ile nasıl bir oyun oynanacağı ya da beklenen bazı transferlerin gerçekleşme ihtimali bu sene ağırlıklı 4–3–3 mü yoksa 4–2–3–1 mi oynanacağı konusunda kilit rol oynayabilir.

İlk etapta 4–3–3 dizilişine göre mantık yürütmeyi tercih ediyorum, daha sonra da 4–2–3–1 için bir inceleme yapacağım. İnceleme esnasında öncelikli mantık takımın bütçesinin bu sene daha kontrol altında tutulması zorunluluğu ve kadrodaki her bölgenin birden fazla alternatifinin olmasına dayalı olacak. Bunların yanında ligin ve Uefa’nın katılım kriterleri de göz önüne alınacak. Bütçe kısıtlaması bir sorun gibi görünse de uzun vadede “altyapıdan oyuncu çıkmıyor” kalıbı ile “bu sene yıldız oyuncu transferi yok, şampiyonluk gitti” öngörüsünün yarattığı paradoksun kırılmasına yol açabilecek önemli bir etken olabilir. Bu bağlamda krizleri fırsat olarak görebilmek, risk alabilmek ve elinizdeki başta Şenol Hoca gibi yetiştirici değerlere güvenebilmek bu işin çıkış noktasını oluşturuyor.

Kale mevkiinden başlayalım: Bizlere güven veren Fabri kulübe maddi katkı sağlayarak transfer oldu, doğal olarak kaleye bir transfer beklentisi oluştu. Ancak ben kale mevkiine transferin çok elzem olmadığını düşünenlerdenim. Sebebi şu: Elimizde kontratının son senesinde olan 34 yaşında Tolga, ve onunla beraber 20 yaşında Utku ile 17 yaşında Ersin Destanoğlu var. Altyapıyı biraz takip edenler bilirler, Ersin gerçekten potansiyeli yüksek görülen bir kaleci. Utku’da 2 senedir dolu dolu Beşiktaş’ta. Tecrübe eksik görülebilir ancak bir kalecinin potansiyelini gösterebilmesi için oynaması gerekir. Geçmiş örnekleri biraz kurcaladım. Casillas, 18 yaşında Real Madrid’in kalesine geçti. Buffon, 17 yaşında Parma gibi dönemin önemli bir takımında kaledeydi, 23 yaşında Juventus’a transfer oldu. De Gea, Atletico Madrid’de ilk maçına çıktığında 19 yaşındaydı, 21 yaşında Manchester United’a transfer oldu. Donnarruma, Milan’da ilk maçına 16 yaşında iken çıktı; şu an 19 yaşında ve 106 Serie A maçı var. Son olarak ligimizde Fenerbahçe’nin kalecisi Volkan 18 yaşında Fenerbahçe’ye geldi ve 21 yaşında ilk lig maçına çıktı. Benzer bir strateji ile Fenerbahçe bu sene 18 yaşındaki Berke’yi aldı. Galatasaray’da Muslera’nın yedeği İsmail Depe olacak gibi görünüyor. “Şampiyonluk yolunda bu bir risk” dediğinizi duyar gibiyim. Bu riski Tolga, Utku ve Ersin’i hepimizden daha iyi tanıyan Şenol Hoca ve kurmayları ve en nihayetinde yönetim alabiliyorsa, bu oyuncuların performansına güveniyorlarsa bize sabretmek düşer. İki genç isim potansiyelleri olan oyuncular ve bence de denenmeliler. İlave olarak şunu da belirtmek lazım: Hem Türkiye Ligi hem de UEFA kriterleri için 4 tane altyapıdan yetişme oyuncu kriterini uzun yıllar sağlayabilecek oyuncular Utku ve Ersin. (Utku’nun bu nedenle bu sene kiralık yollanmaması lazım, 21 yaşını dolduracak ve 3 sene bu takımda bilfiil süre geçirmiş olacak)

Uzun bir kaleci girişinden sonra stoper mevkiine geçelim: Vida henüz transfer olmadı, Pepe, Roco ve Fatih ile beraber ana 4 oyuncunun bir parçası şu an için. Bunlara ilave olarak Medel, Necip ve yine altyapının önemli oyuncularından Alpay Çelebi bu mevkiinin diğer alternatifleri. Vida’nın satılması durumunda hazır bir stoper gerekecektir ancak şu an sayıca ve oyuncuların oyun karakterleri de göz önüne alınınca herhangi bir beklentinin gereksiz maliyet yaratacağı görüşündeyim.

Sağ bek için Gökhan Gönül sakatlanma riski dışında önemli bir ilk oyuncu. Yedeği kim ya da kimler olacak? Geçen sene Adriano onun boşluğunu doldurmaya çalışmış olsa da Adriano’nun 4–2–3–1’in sol bek mevkiindeki katkısı ile Caner’in katkısı farklı yapılarda olduğu için sağ beke kaydırılması Beşiktaş’ın oyununa bana göre biraz sekte vurdu. 4–3–3 düzeninde hoca belli ki Adriano’yu daha farklı değerlendirmek istiyor. Bu nedenle artık sağ bekin bir alternatifi değil ve olmamalı. Yeni transfer Dorukhan ve daha önce PSV’de sağ bek oynamış Atiba birer alternatif olabilir gibi görünüyor. Transfer? Bu oyuncular hocanın değerlendirmesinin neticesinde yetersiz bulunursa bence öncelikli hedef sağ bek transferi olmalı.

Sol bekte ise 4–3–3 için Caner mükemmel bir seçim, Adriano da orta saha ve sol bek arasında sakatlık ve ceza durumlarında rotasyon olacaktır. Ancak Adriano’nun sözleşmesinin son senesi olması ve yaşı itibari ile bu mevkii önümüzdeki sene için transferde öncelikli olmalıdır. Bu bağlamda genç bir oyuncu bu seneden mutlaka radara girmelidir.

4–3–3'ün en kritik mevkii olan orta sahayı bir bütün olarak ele almak gerekiyor. İki adet 6 numara ve tek 8 numara ya da tek 6 numara ve çift 8 numara bu sistemin iki farklı varyasyonu. 6 numara için elimiz nispeten bol sayılır: Medel, Atiba, Adriano ve Necip; bunlara ilave Dorukhan. 8 numarada ise elimizde Ozzy ve Tolgay var. 8 numara açısından bir ihtiyaç olabilir gibi görünmekle beraber olası 4–2–3–1 sistemine geçiş durumunda 10 numara pozisyonunda da oynayabilecek oyuncu ihtiyacı doğacak. İsimler geçen alternatifler Kagawa ve Chadli ile yerli alternatif Emre Akbaba. Chadli için kanat oyuncusu orijinli olmasından ötürü bir tepki olsa da kapasite olarak 8 numara ya da 10 numarayı da oynama yetisinin olduğunu düşünüyorum. Şahsi izlenimlerim Olcay’ın oyun stiline benzer bir oyuncu olarak 4–3–3 sisteminde yaratılmak istenen pas trafiğine katkısının üst düzey olacağını düşünüyorum. Bunun yanında 1.87’lik boy ile kafa toplarında da katkı sağlayabilecek bir oyuncu. Bu nedenle bana göre diğerlerinin önüne geçiyor. Emre Akbaba ise maliyet/performans olarak diğer iki oyuncunun da gerisinde kalacaktır. Şahsi fikrim 1,5–2 milyon Euro bonservis gibi bir rakamın ötesinde transfer edilmemesi gereken bir oyuncudur. Bu konuda Türk kulüplerinin stratejilerine para veriyor olmak benim çok içimi acıtıyor.

Ve hücüm bölgesi: Sağ açık ile başlayalım. 4–3–3 ile 4–2–3–1'in en önemli farklarından biri kanat oyuncularının kullanımı ile alakalı; zira artık iki kanat çizgiye basmak yerine enlemesine de alan daraltma sağlamak zorunda. Bu bağlamda Lens’in 4–2–3–1’e göre 4–3–3 sistemine daha uygun bir oyuncu olarak gördüğümü belirtmek isterim. B36 maçlarında iyi görüntü çizmesinin sebebi de bu olabilir. Daha güçlü rakipler karşısında da performansını görmek bizi daha iyi fikir sahibi yapacaktır. Diğer alternatifler Töre ve Q7. 4–3–3 sistemi için Q7 sağ kanatta bence son alternatif zira çizgiye basmayı seviyor ve tercih ediyor, ama sol açık için en az Babel kadar önemli bir oyuncu olabilir. Onu böyle bir sistem için sol tarafa yazmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. İki kanat için de bir alternatif hala ve hala Orkan Çınar, tabii kiralık olarak bir kulübe gitmek kendisi için daha verimli olacaksa gitmeli. Prensip olarak bu iki kanadın da transfer ihtiyacı olmasa da farklı bir rol yaratabilme adına ismi geçen Chadli’nin önemli bir oyuncu olabileceğini yinelemek istiyorum.

Son olarak santrafor için Negredo’nun artık bir alternatif olmadığını varsayarak Larin, Love, Pektemek ve Umut’un yanı sıra Babel’in de bu bölgede bir alternatif olduğunu düşünüyorum. Umut’un uyumu ve performansına bağlı olarak Pektemek maliyet odaklı bir strateji ile kadroda düşünülmeyebilir. Larin sevgimizi kazanma yolunda hızla ilerliyor. Vuruşlarında kendinden emin, zıplaması (jumping reach) çok iyi olmasa da kafa vuruşları için önemli bir silah. Genel olarak Gomez’in stiline benziyor ve ceza sahası içinde önemli bir tehdit. Love’un 4–3–3 sisteminde sahte 9 tarzı bir oyun oynayabileceğini düşünüyorum bu bağlamda katkısı yüksek olabilir. Peki ya Aboubakar? Her ne kadar ilk geldiği zamanlarda kendisini çok beğenmemiş olsam da Afrika kupası sonrası oyuna katkısı ciddi anlamda değişmiş ve pek çokları gibi benim de sevgimi kazanmıştı. Ancak o dönemde bile en büyük sorgum aldığı ücretin katkısı ile eş değer olmadığı yönünde idi, hala da aynı fikirdeyim. Maliyeti düşük bir Aboubakar ivmelenme özelliğinden ve çok yönlü oynayabilmesinden ötürü ciddi katkı sağlayacaktır ama maliyet konusu gerçekten önemli.

Son olarak 4–2–3–1 için 10 numara pozisyonu hariç bu kadronun yeterli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Fikret Orman’ın konuşmalarında belirttiği gibi eğer öncelik 10 numara ise ve buradan yola çıkarak 4–2–3–1 gibi bir sistem oynanacaksa Kagawa gibi bir oyuncu gerekli olacaktır; ama ana taktik 4–3–3 dönemsel olarak 4–2–3–1 ise Chadli daha doğru bir seçenek olacaktır.

Sonuç:

Transfer gerekliliği: Sistem seçimine göre bahsi geçen iki isimden biri öncelikli transfer hedefi görünüyor. Bunların yanında biraz geleceğe dönük düşünerek sağ ve sol bek için alternatif bakılmalıdır, bu bağlamda sağ bek daha önemli bir seçenek olabilir. Tabii eğer Dorukhan bu işi kotarır bir pozisyonda ise bu öncelik de ortadan kalkar. Vida’nın gidişi bir stoper ihtiyacı doğuracaktır ama aksi durumda gerekli değildir. Larin ve Love’un katkılarının daha yüksek olacağı beklentisi ile Aboubakar biraz lüks olmakla birlikte kimsenin hayır diyemeyeceği bir transfer olacaktır, ama yine söylüyorum bu transferde maliyet odaklı düşünmek önemli. Kaleci konusunda eğer Şenol Hoca ve Marian Mrmic güveniyorsa Utku ve Ersin’in önüne bir kaleci almak bana göre son derece gereksizdir. Hatta bu kalecilerin toplamda en az 10 maçta değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yazının en başında da belirttiğim gibi “altyapıdan oyuncu çıkmıyor” durumunu kırabilecek en iyi iki alternatiftir bu oyuncular.

Yedek kulübesi: Lig statüsüne göre geçen seneden beri yedek kulübesi 10 kişiden oluşuyor. Utku veya Ersin’in yanında 2 stoper, Atiba, Necip ve Dorukhan gibi çok yönlü oyuncular, Ozzy/Tolgay’dan birisi, Töre, Q7 ve Babel’den ikisi ve Larin’in ilk 11 oynayacağını düşünerek Love ile Umut ikilisi ilk etapta yedek kulübesini oluşturacak oyuncular gibi görünüyor. Bu bağlamda yedek kulübesi oyuna müdahil olabilecek kalitede çok yönlü oyunculardan kurulu bir zenginliğe sahip.

Maliyet olarak 50 milyon Euroları aşan tahmini oyuncu maliyetini 40 milyon Eurolar seviyesine çekebilirsek ve transferlerden artı maliyet yaratabilirsek verimli bir kadroya sahip olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Artık bundan sonra top sevgili hocamızın, teknik ekibimizin ve oyuncularımızın elinde. Sakatlığı az olabildiğince adil bir sezon olması dileği ile..

--

--