Sahibinden Kiralık Ülke: Liechtenstein

Gaetano Badalamenti
STANDART
Published in
5 min readOct 11, 2017

Avrupa’da bir çok irili ufaklı ülke var. Hatta yüzölçümüne ve nüfusuna bakınca, bir çoğunun ülke olduğuna bile ikna olamıyorsunuz. Daha çok ilçe kıvamındalar. Bunlardan biri de dünyanın en küçük 6. ülkesi olan; “Avrupa’nın Bayburt’u” Liechtenstein. Telaffuz edemeyenler için “Lihtenştayn” şeklinde okunuyor.

160 kilometrekare, yani Bayburt’un yaklaşık 1/16 sı büyüklüğünde bir yüzölçümüne sahip olan Liechtenstein, Avusturya ve İsviçre’nin arasında kalan bir ülkecik. “Vaduz” isminde bir başkenti var. Yani başkent dedim de, hani ortalama bir Türk köyünden biraz hallice büyüklük olarak. Zaten ülkenin doğu ve batı sınırları arası yaklaşık 3 saatte yürünebiliyor. Başkent Vaduz’un bütün sokak aralarına girseniz, yürüyerek 1,5 saatte bitirirsiniz. Resmi dilleri Almanca ve para birimleri İsviçre Frangı. Bu da sınırları arasında kaldığı komşularından etkilendiği izlenimi veriyor. Ayrıca Avrupa’da komşularının ve kendisinin denize kıyısı olmayan 2 ülkeden biri Liechtenstein.

Ülkenin yönetim şekli “Demokratik Parlamenter Monarşi” yani “bir prens abi var” ve kendisi devlet başkanı. 25 kişiden oluşan bir de meclis var. Bu 25 kişiden 1'i başbakan, 4'ü bakan aynı zamanda. Nüfusu yaklaşık 37.000 olan ülkenin içinde yaklaşık 1000 kişi kadar Türk nüfus var.

Evet burada da Türkler var. Şaşırdınız mı? Yahu ülkeyi haritada zor buluyorum ben, sen nasıl buldun da, gelip buraya yerleştin hacı ya.

Ayrıca ülkenin bir başka özelliği, sınırları dahilinde 15 günden fazla zaman geçirirseniz, “Fahri Liechtenstein Vatandaşı” oluyorsunuz. Yani ülkede oturma ve çalışma iznine hak kazanıyorsunuz. Ülkede katma değer yaratırsanız, örneğin; “bir işletme açmak” gibi, ülkenin kalıcı vatandaşı oluyorsunuz ve tüm vatandaşlık haklarından faydalanabiliyorsunuz. Tam yazının burasında “yaa ben gider 16 gün kalır, kısa yoldan AB vatandaşı olurum” diyenlere büyük şok, Liechtenstein AB üyesi değil. “Yaa olsun, yine de gider vatandaşları olurum” diyenlere ikinci şok, AB üyesi olmasa bile Schengen bölgesinde ve ülkeye yapılacak Schengen başvuruları, İsviçre makamlarına yapılmak zorunda.

Ülkede havaalanı olmadığı için ulaşım 2 şekilde sağlanabiliyor.

Ya benim gibi “Zurich” havaalanına inip karayoluyla ülkeye gideceksiniz ya da Almanya’nın “Friedrichshafenhavaalanına inip tren yoluyla gideceksiniz.

Ülkede; başkentin tepesine kurulmuş prens abinin şatosuna uzaktan bakmak dışında pek ilginizi çekebilecek bir yapı yok. Zaten Alpler bölgesinde olduğu için, ülke kış turizmiyle ünlü. Yani insanlar buraya dağ taş toprak gezmeye değil, kayak yapmaya geliyor. Ancak oldukça pahalı bir ülke olduğunu da söylemem gerek. Ortalama bir otel fiyatı (lüks değil standart) gecelik 500 TL civarında. Diğer her şeyde yaklaşık bu oranda pahalı. Yani kayak yapmaya giderim derseniz, iki kez düşünün. Çizgi Film kahramanı Heidi’nin köyü ülkeye 25 km mesafede. İnsanlar turistik olarak, anlamsız derecede fazla rağbet ediyorlar köye.

Kardeşim Çizgi Film kahramanının köyünün nesini ziyaret ediyorsunuz ya? Hadi yaşamış olur, ondan kalan evi, eşyaları falan müze niyetine gezersin. Hiç varolmamış birinin köyünü ziyaret etmek nedir ya?

Ülkede de spor deyince akla genelde kayak geliyor. Tüm ülkede varolan 30 ila 50 arasındaki lisanslı sporcunun yarısından fazlası kayak sporuyla uğraşıyor. Genelde olimpiyatlarda madalya da kazanıyorlar kayak dalında.

Ülkede varolan tek futbol kulübü, Vaduz ismindeki kulüp. İsviçre liginde oynuyorlar. (bahis severler her maçı 2,5 gol üstü biten bu takımı tanıyacaklardır) Zaten bugüne kadar 8 milli maç kazanmışlar. Bu maçların en önemlisi de, 06.03.2001 tarihinde 2 gol atarak Litvanya’yı yendikleri maç. Hatta bu galibiyete o kadar sevinmişler, o kadar önemli bulmuşlar ki; prens abimiz 2 gün ulusal tatil ilan etmiş. Gol başına 1 gün. Hiç fena bir jest değil. En son Vestel, Türk milli takımının her golüne 50 TL indirim kampanyası” yapmıştı Türkiye’de.

Kullandığınız arabaların motorlarının, elektronik eşyaların ve optiklerin bazı parçaları bu küçük ülkede üretiliyor. Ve bu üretimden yaklaşık olarak yılda 5 milyar dolar civarında bir ithalat geliri sağlıyorlarmış. Ülkede kişi başına düşen yıllık gelir yaklaşık 193.000 dolar. Dünyada bu alanda lider bir kaç ülkeden biri Liechtenstein. Zaten halkına sorduğunuzda “Bizim gücümüz, küçük olmamız” şeklinde bir cevap veriyorlar. Yani ülke “Önemli olan boyu değil, işlevi” sözünün tam karşılığı.

Liechtenstein’da yaklaşık olarak 300 yerel polis görev yapıyor. Zaten suç oranı da yok denecek kadar az. En son cinayet 15 yıl önce, kazayla işlenmiş. Evlerin ve dükkanların kapıları da asla kilitlenmez. Örneğin gecenin bir yarısı marketten bir şey alman gerekti. Market sahibi olmasa da markete girer, alacağını alır, parayı masaya bırakır çıkarsın. İnsanlar bu açıdan had safhada birbirlerine karşı güven dolular. O nedenle pek polise ihtiyaç duymuyorlar. Zaten ülkenin bir ordusu da yok. En son 1. Dünya Savaşı’nın bitimiyle orduyu lağvetmişler.

Belediye başkanı (belediye başkanı olduğuna bakmayın, köy muhtarından biraz hallice) bu durumu “Biz birinci dünya savaşına 80 asker göndermişiz. Hiç birine bir şey olmamış. Hatta savaş bittiğinde 81 asker gelmiş. Sonra bu 1 kişi fazlalığın nereden geldiği bayağı bir araştırılmış, bir İtalyan askerinin de yanlışlıkla bizimkilere katılarak buraya geldiği anlaşılmış” şeklinde kahkalarla anlatıyordu. Ülke gibi, espri anlayışları da küçük. Neresi komik lan şimdi bu hikayenin, dingil?

Bir gün bile olsa, bir ülkenin devlet başkanı olmak ister misiniz? Eğer isterseniz Liechtenstein tam size göre. Çünkü ülke günlük 80–100 bin dolar (sezona göre değişiyor) karşılığında kiralanabiliyor. Yanlış duymadınız. Ver 80 bin doları günlük, babanın çiftliği gibi kullan ülkeyi. Tek bir şartı var, o da 37 bin Liechtenstein vatandaşını ülkeden çıkaramazsınız ve 150 kişiden fazla kişiyi yerleştiremezsiniz. Ülkeyi kiraladığınız süre boyunca ülkede istediğinizi yapabilirsiniz. Cadde ve sokak isimlerini kendi istediğiniz şekilde değiştirebilir, dilerseniz kiraladığınız süre boyunca görev yapacak bir başbakan ya da belediye başkanı atayabilirsiniz. Hatta kira bedeline +20 bin dolar daha verirseniz, ülkeyi kiraladığınız süre boyunca geçerli, üzerinde dilediğiniz resim olan, dilediğiniz isimde bir para bile bastırabilirsiniz.

Ben mesela bir gün birine evlenmek teklif edecek olursam, ülkeyi iki günlüğüne kiralayıp, tüm cadde ve sokaklara müstakbel eşimin ismini verip, onun ismine para bastırıp, onu da başbakan atayarak evlenme teklif etmeyi düşünmüştüm.

Liechtenstein yukarıda da bahsettiğim gibi oldukça küçük bir ülke, o yüzden ülkede fazla bir aksiyon olmuyor. Aksiyon olmayınca da ülke hakkında anlatılacak çok bir şey olmuyor. Yine de en ince detayına kadar bu kendini ülke zanneden Avrupa köyünü anlatmaya çalıştım. Yolunuz Alpler’e kayak yapmaya falan düşerse, en azından günü birlik belki uğrarsınız. Yazı bitti dağılabilirsiniz.

--

--