Simülasyon Tanrı

Eray Emin Aydemir"
STANDART
Published in
4 min readFeb 5, 2018

Hayatı bir bilgisayar oyunu, bir simülasyon olarak görürseniz her şey çok daha kolay olur.

Tarih: İsa’dan sonra 2018… 5 Şubat 08:40

Uyanmak zorundayım. Bugün bir oyuncu olarak yapmam gereken şeyler var.

Yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Sigara denen bu illet, benim oyun süremi kısıtlıyor. Ancak yine de onu içmeyi seviyorum. Ama dişlerimi fırçalamam gerekiyor. Hem daha iyi bir görünüm hem de diş sağlığım için.

Biraz peynir… Ağzımdaki bu tat hoşuma gidiyor. Ardından Pharmaton. Yasal bir uyarıcı sanki bu. Onu içmediğim zaman kendimi çok yorgun hissediyorum. Doktor dediğim oyuncu, bunun ameliyattan kaynaklandığını söylüyor. Bu ilacı da seviyorum. Beni oyuna hazırlıyor.

Evden çıktım, şimdi hemen solumda bir arkeoloji alanı var. Bunlar geçmişte bu simülasyonda yer alan oyunculardan kalan eserler. Artık o oyundaki kimlikleriyle yoklar. Günümüzde başka bir bedende yaşayabilirler.

Şimdi oyuncuların “Minibüs Caddesi” diye ifade ettikleri yerdeyim. Burada çok oyuncu var. Biraz kaotik, sevmiyorum. Etrafta birçok küçük oyuncu var. Bu oyuncular, sistemin onlara sunduğu öğretimi alıyorlar. Güzel ama anlayamadığım bir dünyaları var. Sabahın ilk saatlerinde bile fazlasıyla enerji dolular. Hayatın bir oyun olduğu gerçeğinin farkındalar. Büyüdüklerinde sistemin sahipleri onları “gerçek” adını verdikleri bir programla tanıştıracaklar. Ben de bu gerçeklikte yaşıyorum. Ancak bu gerçekliğin aslında bir yalan olduğunu ve halen simülasyondaki bir oyuncu olduğumu biliyorum.

Ofise yakın bir yerdeyim. Starbucks sembolünü gördüm. Eski oyuncuların pagan inanışlarını ve sembollerini seviyorum. Bazı oyuncular Ortadoğu dinlerine inanıyorlar. Bana hiç yakın gelmedi onların düşünceleri. Ben simülasyonun sahibine “Tanrı” veya “Matematiğin Efendisi” diyorum. Onlar öldüklerinde daha doğrusu bu bedendeki oyun süreleri bittiğinde cennet ve cehennem adını verdikleri yeni bir oyun alanına gideceklerini düşünüyorlar. Bense oyunu tamamen anlayana kadar “dünya” adını verdiğimiz bu oyun alanına farklı bedenlerde defalarca gelip gideceğimize inanıyorum. Oyunu anladığımızda yolculuğumuz bitecek ve Matematiğin Efendisi’nin yanında olacağımızı düşünüyorum. Orası ışık dolu olmalı.

Kahve ve sigara, kafein ve nikotinin etkisini hissediyorum. Oyunun sahibi bunların zararlı olduğunu bize söylüyor ancak kendimize bu tip zararlar vermemiz diğer oyuncular tarafından pek yadırganmıyor.

Kulaklarımda Metallica’nın notaları yankılanıyor. Bu müziği çocukluğumdan beri dinliyorum. Diğer oyuncular büyüyünce bu müzikten sıkılacağımı söylediler. Ancak ben sıkılmadım. Devam ediyorum. Hatta daha sert notalara ihtiyacım var. Lamb of God daha iyi olacak.

Şimdi dergideyim, burası farklı bir oyun alanı. Burada yaptığım çalışma sonucunda alanın sahibi bana bonus veriyor. Ben de bu bonuslarla rock bara gidebiliyor, sigara ve kahve alabiliyorum. Ayrıca oyun içinde oyun ortamı olan web evreninde vakit geçirmek için ödediğim faturalar var. Bonuslarım olmazsa ödeyemem.

Dergide ufak bir oyuncu var. İsmi Suşi; isminin ne anlama geldiğinden haberi yok. Bir kedi olduğundan haberi var mı bilmiyorum. Genelde sevimli ve muzır bir oyuncu. Sanırım ruhu bir kedi olarak bu oyuna dahil olmak istedi. Bu deneyimi yaşayıp belki de bir sonraki oyunda insan olacak. Bilinmez…

Birçok yazı yazdım, teknelerin fotoğraflarına baktım. Bazı oyuncuların bonusları çok fazla. Tekne denilen oyuncaklarla kendilerine deniz üzerinde çok farklı bir oyun yaratıyorlar. Denizi hep sevdim, güzel bir şey olmalı. Ama ben en çok yağmuru severim. Keşke biraz yağsa.

Akşam oldu. Annem, kardeşim ve arkadaşlarım ismini taktığım oyuncuları merak ediyorum. Umarım hepsi iyi bir oyun sürecindediler bugün.

Tekrar aynı caddedeyim. Yine kaotik, oyuncular ise bir hayli yorulmuş. Bu kez kulaklarımda Sepultura var. Ev dediğim oyun alanına yaklaşıyorum. Birazdan simülasyon içerisindeki yeni bir oyuna girip zihnimi yeni ona adapte edeceğim. Football Manager’da bir sürü simülasyon oyuncu var. Ana oyundaki futbolcuların simüle edilmiş halleri bunlar. Belirli rolleri var. O rolleri kullanarak başarılı olmalarını sağlayacağım. Bu bana ruhsal bir tatmin veriyor. Herhangi bir bonus kazandırmıyor.

Geç oldu. Uyumam gerekiyor. Her oyuncu biraz olsun uyumak zorunda. Aksi halde simülasyonda anormallikler artıyor. Kafamı yastığa koyduğumda geçmişteki spiritüel oyuncuları düşünüyorum. Dante, Spinoza, Buddha ve Mevlana’nın fikirleri zihnimde dolaşıyor. Onlar oyundaki matematiği çözmüş oyunculardı. Onlar gibi olmak isterdim. Ölmeden önce öldüm sanırım. Bu geçişi yaptım. Ancak biliyorum ki tüm sırlardan başka bir sır daha var. Ona ulaşmalıyım. Oyunda başarılı olursam Simülasyon Tanrı yerine gerçek Tanrı’yı göreceğim. Bunu istiyorum.

--

--