The Before Trilogy

Fulya Güray
STANDART
Published in
4 min readSep 14, 2017

Before Sunrise, Before Sunset, Before Midnight

Richard Linklater’ın 1995’te Before Sunrise (Gün Doğmadan) ile başlayan serisi dokuzar yıl arayla; Before Sunset (Gün Doğmadan) ve Before Midnight (Gece Yarısından Önce) ile devam ediyor. Jesse (Ethan Hawke) ve Céline (Julie Delpy) ikilisinin 18 yıl boyunca değişen görünümleri, hayatları ve fikirleri zamanın -biz farkında olmadan- ne kadar çabuk geçtiğinin, bir göstergesi.

Gerçek, sade ve uzun diyaloglar üzerine kurulu üç film de, sizi izlerken aynı zamanda düşünmeye; kendi hayatınızı, bakış açınızı, içinde bulunduğunuz zamanı sorgulamaya itiyor.

Modern film izleyicisi için sırf diyaloglardan oluşan bir filmi izlenir kılmak elbette çok zor. Belki de bunu düşünerek, sırasıyla Viyana, Paris ve Kalamata (Yunanistan) yakınlarında çekilen filmler, aynı zamanda şehir turu tadında. Sahneler arası geçiş, diyalogların akışı ve oyuncuların uyumu Richard Linklater’ın filmlerini güzel kılan ayrıntılar.

Aynı zamanda dokuzar yıl arayla gördüğünüz oyuncuların zaman içindeki değişimi de seriyi daha gerçekçi kılıyor.

İlk filmde genç ve hayata umutla, iyimserlikle bakan, hayaller kuran ikili; ikinci filmde 30’lu yaşların hayal kırıklıkları ile beraber hayata bakışlarını değiştiriyorlar. Son filmde ise tüm bu geçen zamanları yeniden değerlendiren, olgun iki kişi çıkıyor karşımıza.

Before Sunrise, Viyana’ya giden bir trende kavga eden bir çiftin sesinden rahatsız olan Céline’in yer değiştirip Jesse’nin yanına oturmasıyla başlıyor. İkili bu kavga üzerine tanışıp konuşmaya başlıyorlar. Birlikte Viyana’da bolca sohbet ederek bir gün geçiren çift, 6 ay sonra aynı yerde buluşmak üzere sözleşiyorlar.

Paris’te geçen ikinci film ise, Jesse’nin aslında ikilinin birinci film boyunca yaşadıklarını kitap haline getirmesi ve kitabın tanıtımı için Paris’e gelmesi ile başlıyor. Birinci filmdeki tüm önemli noktalar, ikinci filmde Jesse’nin yazdığı kitap aracılığıyla izleyiciye hatırlatılıyor. Dolayısıyla her ne kadar filmler birbirlerinden bağımsız olarak izlenebilir olsa da karakterlerin zaman içindeki değişiminin izleri bu üçlemeyi birbirine ustalıkla bağlıyor.

Son film Before Midnight’ta ise evli olan ikili hayattaki sorumlulukları, aralarındaki problemleri aşıp aşamayacakları üzerine tartışıyorlar. Son sahnede Céline artık Jesse’ye aşık olmadığını söylemesine rağmen Jesse; gerçek aşkın, gerçek hayatın bu olduğundan, hiçbir şeyin mükemmel olamayacağından” bahsederken; aslında Céline’i hala aşık olduğuna inandırmaya çalışıyor.

Birlikte geçirdikleri sayılı saatleri anlatan ilk film ile son film arasındaki yaşanmışlıklar, değişen hayatlar; seyircilere zaman içinde bir yolculuk yaptırıyor.

The Before Trilogy içerisinde en sevdiğim sahne ikinci filmden; ilişkiler üzerine yapılan konuşmanın bir bölümüne ait.

Bu sahnede Céline hayatına giren her kişinin farklı özellikleri ile kendi hayatında iz bıraktığından bahsederken; “hiç kimsenin yerine başka birini koyamazsın” diyor.

Eleştirmenler tarafından da üçlemenin en güçlü filmi olarak gösterilen Before Sunset, Paris sokaklarında yalnızca 15 günde çekilmiş.

İkinci ve üçüncü filmin senaryo yazımına oyuncuların da eşlik ettiği üçlemede, üçüncü film modern hayattaki karı-koca ilişkisini, bir film büyüsünden uzakta gerçek problemlerle işliyor. İzleyen herkesin üçlemeyi hayatının bir bölümü ile bağdaştırabilmesinin formülü de buradan geçiyor.

Birçok uluslararası adaylığı ve ödülü bulunan üçlemeden Before Sunset ve Before Midnight, “En İyi Uyarlama Senaryo Akademi Ödülü”’ne aday gösterilmişti.

Bu üçlemeye basit bir aşk filmi demenin haksızlık olacağını düşünüyorum. Céline ve Jesse üç film boyunca felsefeden, sosyolojiden, ikili ilişkilerden, hayatta karşılaştıkları problemlerden bahsediyorlar. İzleyicilerin de onlarla birlikte düşünmelerini, kendi hayatlarının bir ucundan benzerlik bulmalarını istiyorlar.

Yönetmen hakkında meraklısına notlar;

Zaman kavramını birçok filminde farklı kullanan, dış dünyadan çok, kişilere ve aralarındaki konuşmalara önem veren Richard Linklater; 2014 yılında vizyona giren “Boyhood” adlı filminin çekimlerini aynı cast ile 12 yılda tamamladı.

Birçok filminde Ethan Hawke ile çalışan yönetmenin “Tape” adlı filmi; bir odada sadece üç kişi arasında geçen diyaloglardan oluşmakta.

Waking Life adlı animasyon filmde yönetmene yine; The Before Trilogy oyuncuları eşlik ediyor. Farklı animasyon teknikleri kullanılarak hazırlanan film, insan varoluşu üzerine kafa yoran karakterin içsel yolculuğunu anlatıyor.

Gezgin sinemasevere;

The Before Trilogy’nin ikinci filmi, Before Sunset’in başında Paris’te Jesse’nin kitap tanıtımını yaptığı kitapçı, ünlü Shakespeare and Company. Notre de Dame Katedrali’nin çaprazında yer alan kitapçı, sadece İngilizce kitap satışı yapıyor.

Kitapçıdan alınan her kitaba özel Shakespeare and Company mühürü damgalatılabiliyor. Before Sunset ve Midnight in Paris filmlerini izleyen turistlerin uğrak noktası olan kitapçıda The Before üçlemesinin ilk iki filminin kitabı da bulunmakta.

--

--