Tosun Paşa’nın Yeşil Vadisi

Deniz Irmak
STANDART
Published in
4 min readSep 20, 2017

Almanya’nın Eintracht Frankfurt takımında 17 yaşında başlıyor profesyonel futbol hayatı. Üç-dört farklı ülkenin milli takımlarında forvet oynayan oyuncuların uzun süre yedeği olunca, Türkiye’de oynamanın onu daha çabuk geliştireceğini düşünüyor ve anavatanına doğru yola çıkıyor.

Gaziantep’te 3 yıl oynayıp ilerleme kaydediyor ve Türkiye’nin büyük kulüplerinin istediği bir oyuncu oluyor. O Beşiktaş’ı tercih ediyor. Yalnız kader mi dersiniz şans mı Beşiktaş’ta da durum Almanya’dan farklı olmuyor ve tam 3 yıl boyunca dünyanın önemli yıldızlarının yedeği olarak kalıyor.

Evet, Cenk Tosun’u, Beşiktaş taraftarının Tosun Paşa’sını; kariyerini ve gelişimini kendi anlattıkları üzerinden değerlendiriyoruz.

“2014–2015 sezonunda giriyorum gol atıyorum, giriyorum gol atıyorum ama yine yedeğim, hep yedeğim, küsüyorum, trip atıyorum ama fark ettim ki bu en çok bana zarar veriyor. Bu sene yapmıyorum, 5 dakika mı kalacağım, 10 dakika mı kalacağım, artık sahada boş boş gezinmiyorum, muhakkak bir gol, bir asist sıkıştırmaya çalışıyorum” diye anlatıyor yedek beklerken nasıl ilerleme kaydetmeye başladığını.

Biz de bu zihniyet değişimini; sahada yaptıkları dışında, 2014–2015 sezonunda atmış olduğu gol sayısını 9’dan 17’ye çıkarttığı istatistiklerle gözlemleyebiliyoruz.

Önce Demba Ba’nın, ardından Mario Gomez’in ve geçtiğimiz sezon Abuobakar’ın ardında 2. Forvet oluyor, en azından olması planlanıyor; oyuna sonradan girip en çok katkıyı koyan isim.

“Bu benim için şansızlık gibi gözükse de aslında en büyük şansımdı” diyor, “onlardan çok şey öğrendim, çok şey kattılar oyunuma.”

Mustafa Denizli zamanında, 18 yaşında genç bir futbolcuyken; Beşiktaş, Wolfsburg ile ŞL maçı oynamak için Almanya’ya gidiyor, önce takımın kaldığı otele gidiyor Tosun, ardından tribünde maçı izliyor. Ne kadar büyük bir Beşiktaşlı olduğunu anlatırken bahsediyor takım arkadaşı Necip Uysal bu hikâyeden.

Neden 23 numarayı tercih ettiğini merak edenler için cevap, aslında çok basit. Özellikle basketbola ilgili okurlarımızın zaten tahmin edebileceğini düşünüyorum.

Michael Jordan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sporcusu diyor” ve büyük bir hayranlık duyuyor.

Çocukken hayran olduğu futbolcular arasında, bazı gollerini bizim de benzettiğimiz Gabriel Batistuta, Brezilyalı Ronaldo ve Gaziantep’te çalışma fırsatı bulduğu Sergen Yalçın var.

Maçtan önce mutlaka eşini ve babasını arıyor.

“3 gol attığım maçlarda bile muhakkak eleştirecek bir şeyler buluyor babam,çocukken daha çok sağ ayağımı kullanırdım ve babam sol ayağımı geliştirmemi isterdi, hatta öyle ki sağ kullandığım zaman ceza bile verirdi, babamın bu mükemmeliyetçi tutumunun gelişimimde büyük katkısı oldu” diyor Tosun.

Hep kendine yatırım yapıyor, geleceği düşünüyor, hedefler belirliyor ve planlar yapıyor.

“Ben kendimi sürekli hazır tuttum, idmanlardan sonra ekstra idmanlar koydum, milli takıma bir gün seçilirsem kendimi gösterebileyim”

Hem Milli Takım’a seçiliyor, hem de attığı birbirinden güzel gollerle maçlar kazandırıyor.

Yaz tatiline bireysel antrenörü ile beraber giden Cenk, tatil boyunca da her gün çalışmaya devam edip, eksik bulduğu yanlarını geliştiriyor. Bunların neler olduğu konusunda da gerçekçi ve açık sözlü;

“Uzun topları daha iyi tutmalıyım, topu saklamalıyım ve hızlanmalıyım.”

Bu sene uzun gelen toplarda vücudunu da kullanarak topu daha iyi tutuyor Cenk, topu iyi saklıyor ve dağıtıyor, takımı rahatlatıyor.

Antrenmanlardan sonra uzaktan şut çalışması yaptığını biliyoruz.

32 metreden 106 km hızla Porto’ya jeneriklik bir gol attı.

Maç çıkışı verdiği röportajda; “antrenmanlardan sonra her gün o bölgeden şut çalışıyorum, bunun bir gün olacağını biliyordum” diyor.

Atmış olduğu gol, şampiyonlar liginde “haftanın golü” seçildi, bunu da belirtmeden geçmeyelim.

Önceki senelerde gol attığı maçlarda iyi, atmadığı maçlarda yok sayılan Cenk, bu sene takım oyununa büyük katkı sağlıyor. Gerektiğinde çizgiye inip oyunu genişletiyor, ani ver-kaçlar’la savunmanın arkasına sarkıp takımın hücumunu zenginleştiriyor. Ve attığı goller, bu güzel oyununu taçlandırıyor.

Ünlü bir futbolcu değilken görüştüğü arkadaşları, halen hayatında. Çok zor güvenen bir insan olduğu için, yeni insanları yaşamına dâhil etmiyor. Gece dışarı çıkmayı sevmiyor, en fazla eşi ile yemek yiyor ve evinde dönüyor. Mantıya dayanamadığını itiraf eden Cenk, onu da spor yaparak yaktığını, kilo almaya çok müsait bir yapısı olduğu için de çok dikkatli olmaya çalıştığını söylüyor.

“Futbolcunun güçlü olması şart, haftada 2–3 gün fitness idmanı yapıyorum, vücut bizim her şeyimiz dikkat etmek, profesyonel yaşamak zorundayız.”

Nissan firması, Loughborough Üniversitesi ile iş birliğine gitti ve 2016-2017 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi grup aşamasının en heyecan verici anlarını araştırdı.

Bilimsel verilere dayanılarak yapılan araştırmada; Beşiktaş-Benfica maçında, Cenk Tosun’un Benfica’ya attığı gol, en heyecan verici gol olarak tespit edildi.

Aynı gol önce grup aşamasının en iyi golü, ardından 2016-2017 sezonunun en iyi golü de seçildi.

Beşiktaş forması ile katıldığı Avrupa maçlarında 8 golle buluşan Cenk, milli takım forması ile de 6 gol’de.

Bu yıl; transfer sezonun kapanacağı gün, İngiltere’nin Cyrstal Palace kulübünden 12 Milyon sterlinlik teklif alan Cenk Tosun, ödeme şartlarında anlaşamaması üzerine kariyerine Beşiktaş’ta devam ediyor.

Sezona iyi başlayan Cenk’i şu anda İngiltere’nin farklı kulüpleri izlemekte. Ancak Beşiktaş 20 Milyon euro’nun altında bir satış yapmayı planlamıyor. Hedefinin Avrupa’nın iyi liglerinde, iyi takımlarda oynamak olduğunu bildiğimiz Cenk Tosun, bu şekilde gelişme göstermeye devam ederse, çok yakında yuvadan uçacak gibi gözükmekte.

Yabancı sınırının yoğun olarak tartışıldığı bu günlerde, Cenk Tosun’un kariyeri birçok genç futbolcu için örnek olmalı. “Kendini bilmek ve kendini geliştirmek” gibi basit söylenilen ama zor gerçekleştirilen bir kariyer yolunda yürüyor Cenk.

“Hırslı, istekli, azimli, disiplinli ve kendinden hiç bir zaman memnun olmayanlar sonunda başaracaklardır” diyor.

“Farkında olmalı insan…

Kendisinin, hayatın, olayların, gidişatın farkında olmalı”, diyor ya Can Yücel;

“fark yaratmanın” tek sırrı bunda saklı olabiliyor bazen…

--

--