Toplum 5.0

İrfan Söğüt
StartupMEF
Published in
6 min readJun 22, 2021

Toplum 5.0 nedir?

Toplum 5.0 veya diğer adıyla ‘’süper akıllı toplum’’ yeni nesil teknolojilerin toplumdaki olası etkilerini inceleyerek insanların bu teknolojilerle verimli ilişkiler kurmasını hedefleyen yeni bir toplum modelidir. Başka bir deyişle, Toplum 5.0’ın merkezinde “insan” ve insanın “yaşam kalitesi” yer almaktadır. Öte yandan bu modelin ortaya çıkmasında özellikle yirminci yüzyılın sonlarına doğru gelişim gösteren yapay zekâ, sanal gerçeklik, nesnelerin interneti, otonom araçlar, nanoteknoloji, kuantum bilgisayım ve biyoteknoloji gibi atılımların da etkili olduğunu belirtmemiz gerekir çünkü yeni nesil teknolojiler olarak adlandırılan bu dijital yenilikler, hepimizin hayatında derin bir dönüşüm süreci başlattı. Bu dönüşüm sürecinin de bir sonraki adımının 2017 yılında Japonya tarafından tanıtılan “Toplum 5.0” olacağı düşünülüyor. Zira bu modelin, yukarıda da bahsettiğimiz teknolojilerden yararlanarak yaşlanan dünya nüfusunun sebep olduğu sosyal altyapı sorunlarını çözebileceğine inanılıyor.

Toplum 5.0 nasıl ortaya çıktı?

Toplum 5.0’ın ortaya çıkışını kavramak için endüstrinin zaman içerisinde nasıl bir değişim geçirdiğini ve günümüzdeki üretim sistemine nasıl ulaşıldığını doğru bir şekilde analiz etmek gerekir çünkü Toplum 5.0’ın endüstri devrimleri ile yakın bir ilişki içinde olduğunu söyleyebiliriz. Şimdiye kadar sosyal ve ekonomik alanlarda ciddi değişimler yaratan 4 adet endüstri devrimi yaşanmıştır. Örneğin, buharlı makine devrimiyle yani Endüstri 1.0 ile sanayi toplumu olarak adlandırılan Toplum 3.0 ortaya çıkmıştır. Günümüzde ise Endüstri 4.0’ın etkisiyle sektörlerde yer almaya başlayan dijital ve otonom sistemlerin, süper akıllı toplum olarak adlandırılan Toplum 5.0’ı ortaya çıkaracağı düşünülüyor. Yine de birbirleriyle yakından bağlantılı olan bu modellerin temellerinde farklı bakış açıları olduğunu da belirtmemiz gerekir. Japon Ulusal Politika Araştırmaları Enstitüsü’nün (GRIPS) Bilim ve Teknoloji Politikaları Direktörü Tateo Arimoto Endüstri 4.0 ile Toplum 5.0 arasındaki farkı “Endüstri 4.0 bir endüstri devrimi olarak ortaya çıktı, dolayısıyla endüstriyel etkinliklere odaklanıyor. Toplum 5.0’ın odağında ise sosyal refah ve bireylerin mutluluğu yer alıyor.” şeklinde açıklamaktadır. Öte yandan daha da geriye gitmemiz gerekirse toplumsal olarak avcılıkla başlayan gelişim sürecimizin sırasıyla tarımsal toplum, sanayi toplumu ve bilgi toplumu olarak ilerleme gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle “Toplum 1.0” avcı toplumu, “Toplum 2.0” tarım toplumu, “Toplum 3.0” seri üretime başlayan sanayi toplumu, “Toplum 4.0” ise bilgisayarın icadı ile oluşan bilgi toplumu olarak adlandırılmaktadır. Kısacası Toplum 5.0 kendisinden önceki tüm toplumlardan izler taşıyan dairesel bir profil oluşturmaktadır.

Toplum 5.0’ın hedefleri nedir?

Toplum 5.0’ın temel hedeflerini sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi, çevre kirliliği ve doğal afetlerin etkilerinin azaltılması ve yaşlanan dünya nüfusunun sebep olduğu altyapı sorunları için çözüm yolları üretilmesi şeklinde sıralayabiliriz. Başka bir deyişle, fiziksel alan ile siber alanın tam entegrasyonu sayesinde toplumsal zorlukların çözülmesini amaçlayan insan merkezli bir toplum modeli oluşturulması ana hedeftir. Bu açıdan Toplum 5.0’ın Birleşmiş Milletler’in 17 sürdürülebilir kalkınma hedefi ile uyumlu olduğunun da altını çizebiliriz.

Japonya tarafından bir büyüme stratejisi olarak belirlenen Toplum 5.0, uzun vadede toplumlar için kalkınmanın anahtarı olarak değerlendiriliyor. Japon Ekonomik Organizasyonlar Federasyonu Keidanren’in yaptığı çalışmada, Toplum 5.0’ın beş öncelikli stratejik alanı şöyledir:

1. Sağlıklı yaşam sürelerinin uzatılması,

2. Hareketlilik devriminin (mobilitenin) gerçekleştirilmesi,

3. Yeni nesil tedarik zincirlerinin oluşturulması,

4. Uygun altyapıların geliştirilmesi,

5. Finansal Teknolojinin (FinTech) geliştirilmesidir.

Yine de bu stratejik hedeflerin gerçekleştirilmesinin önünde belirli teknolojik, sosyal ve hukuksal sorunlar bulunmaktadır. Keidanren’in yaptığı araştırmalar sonucu Toplum 5.0’ın geliştirilmesinde karşılaşılabilecek 5 olası engel şu şekilde belirlenmiştir:

1. Hukuksal engeller,

2. Endüstriyel ürünlerin dijitalleştirilmesindeki teknolojik zorluklar,

3. Uzman personel eksikliği,

4. Sosyo-politik ön yargılar,

5. Toplumsal dirençtir.

Toplum 5.0’ın günümüzdeki örnek uygulamaları nelerdir? Ne tür etkileri olmaktadır?

Sağlık Sektörü:

Nüfusu hızla yaşlanan ülkelerden biri olan Japonya, artan sağlık ve bakım hizmetlerinin maliyetleri konusunda çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Bu nedenle, sorunlarını çözmek adına Toplum 5.0 aracılığıyla çalışmalar yapmaya devam ediyor. Yapılması hedeflenen projelere değişik örnekler verilebilir:

1. Kontrol, tedavi ve bakım hizmetlerini içeren verilerin analiz ve paylaşımının sağlanması,

2. Dijital ve robotik teknolojilerinin desteğiyle uzaktan tıbbi bakım ve tedavi hizmetlerinin uygulanması,

3. Tıbbi tesislerde yapay zekâ ve sanal gerçeklik yoluyla insanlara sunulan tıbbi hizmet kalitesinin artırılmasıdır.

Mobilite:

Japonya’da coğrafya sebebiyle nüfusun belli bir kısmı toplu taşımadan yararlanamamaktadır. Japonya bu sorunlara yeni nesil teknolojilerle çözüm yolları üretmeye çalışmaktadır:

1. Nüfusun az olduğu bölgelerde otonom taksi ve otobüs kullanımının teşvik edilmesi,

2. Ulaşımın zor ve maliyetli olduğu yerlerde dronelar aracılığıyla kargo teslimatları yapılmasıdır. (Ticaretin geliştirilmesi için dağıtım ve lojistik verimliliğinin artırılması gerekmektedir.)

Altyapı:

Son yıllarda Japonya’da ortaya çıkan altyapı alanındaki bozulmalar, harcanan denetim ve bakım ücretlerinin ülke hazinesinde ciddi bir mali yük oluşturmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle Japonya bu sorunları çözmek amacıyla köprü, tünel ve baraj gibi altyapılarının denetimini çeşitli veriler toplayabilen sensörlerle bağlantılı yapay zekâ sistemleri kullanarak çözmeyi amaçlamaktadır. Böylece yeni teknolojilerin yardımıyla onarım gerektiren yerlerde erken tespit ve teşhis yapılabilecek ve bu sayede kazaların yaşanma riskinin en aza indirilmesini ve onarım süresinin azaltılmasını sağlayabilecektir.

Finansal Teknoloji (Fintech):

Japonya’da para işlemlerinin büyük bir kısmı hâlâ nakit olarak yapılmakta ve banka işlemleri genelde dijitale aktarılmamış durumdadır. Bununla birlikte finans şirketlerinde yeni nesil teknoloji kullanımlarının sınırlı olması, finansal teknoloji konusunda yeni atılımlar geliştirilmesini gerekli kılmaktadır:

1. Para transferi için blockchain teknolojisinin kullanılması,

2. Finansal teknoloji firmalarına ve bankalara açık uygulama programlama arayüzleri (API) kullanımının öğretilmesi,

3. Nakit para kullanılmadan ödemenin teşvik edilmesi gibi çözümler üretilmesi hedeflenmektedir.

Türk işletmeleri Endüstri 4.0 teknolojileri ve Toplum 5.0 vizyonu konusunda bilinçli mi? Bu konuda Türkiye’de çalışmalar yapılıyor mu?

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından işletmelerin Endüstri 4.0’a ilişkin farkındalık seviyelerini tespit etmek amacıyla 2016 yılında bir araştırma yapılmıştır. Yaklaşık 10.000 işletmenin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre işletmelerin en yoğun bilgi sahibi olduğu alanın %49 ile üç boyutlu yazıcı teknolojileri olduğu belirlenmiştir. Buna karşın işletmelerin %51’i de bu teknolojiden o dönemde henüz haberdar değildi. Diğer taraftan bu işletmelerin %24’ü büyük veriden haberdar iken haberdar olanların da %14’ü büyük veri teknolojisini işletmenin geleceği için önemli görmüyordu. Nesnelerin interneti teknolojisinden haberdar olan işletme oranı %18, haberdar olan fakat bu teknolojiyi işletmenin geleceği için önemli görmeyen işletme oranı ise %12’ydi. Bu nedenle mevcut araştırmalar o dönemde Türkiye’deki işletmelerin büyük veri analitiği ve nesnelerin interneti gibi teknolojilere gereken önemi vermediğini gösteriyordu.

2018 yılında İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun üretim verileri incelenerek başka bir rapor daha hazırlanmıştır. Bu rapora göre Türkiye’de 2016–2018 yıllarında orta-düşük teknolojili sanayilerin yarattığı ekonomik değer payı azalırken orta-yüksek ve yüksek teknolojili sanayi gruplarının değer payını artırdığı görülmüştür.

Yüksek teknoloji üretimleri, ülkelerin kalkınmasına katkı sağladığı gibi aynı zamanda ülkelere, küresel ticarette rekabet gücü de kazandırmaktadır. Bu açıdan son birkaç yıllık süreçte, Türkiye’nin de yüksek teknolojili üretim kapasitesini artırarak kendisini geliştirdiğini söyleyebiliriz. Yine de toplam ihracat içerisinde yüksek teknoloji içeren ürün ihracatı payı 2018 yılında yalnızca %5,3’tü. Bu oran Güney Kore, Fransa, İrlanda ve İsviçre gibi ülkelere kıyasla oldukça düşük kalmıştı. Zira bu ülkelerin yüksek teknoloji üretimlerinin oranı ortalama olarak %25’in üzerindedir. Lakin yeni nesil dijital teknolojiler alanında uzman insan sayımızı artırabilirsek ve yerel işletmelere Ar-Ge altyapısı kurması için destek sağlayabilirsek bu farkı azaltabiliriz.

Kaynakça:

Toplum 5.0, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sektörel Araştırma Ve Strateji Geliştirme Dairesi Yayını, Syf:1–36 (https://www.btk.gov.tr/uploads/pages/arastirma-raporlari/toplum-5-0-arastirma-raporu.pdf)

--

--