YAŞAM İÇİN PİSLİĞİNİ TEMİZLE!

Deniz Gezici
StartupMEF
Published in
4 min readMay 11, 2021

Sabahın köründe fabrikada çalışan bir işçinin manzarası dumandır, işe gitmek için otobüse binmiş bir beyaz yakalı çalışanın da yolculuğu metrelerce uzayan metal kutu ofisli plazalardır, Bodrum’da yaşayan bir insanın ise penceresine çıktığında gördüğü, kilometrelerce ötede sonunu kaybeden ve gökyüzünün altında bir aynaymış gibi masmavi parlayan denizdir, ağaçların, çiçeklerin, çalıların birbirinin içinde kaybolduğu yeşil örtüdür. Yarın öbür gün biraz huzur bulmak adına yazlık bir yere yerleşmeniz gerekmesin veya huzur arayışınız da gencecik bir yaşta plazada ya da fabrikada çalışırken içinizin kararmasıyla başlamasın diye yapmanız gereken tek şeyse pisliğinizi temizlemektir.

Pisliğimizi temizleme zorunluluğumuz yeni yeni fark edilse de bu zorunluluğa bizi ulaştıran olgular ve olaylar çok eskidir. Bunların başında da Sanayi Devrimi yer alır. Çünkü ekosistemlerin beşeri faaliyetler için kontrolsüzce işgali Sanayi Devrimiyle başlamıştır. Bu devrimden günümüze kadar karasal ekosistemlerin çoğu, tarım amaçlı kullanıma uygun hale getirilmiştir ve sulak alanların çoğunda da bilinçsizce avcılık yapılmıştır. Bu faaliyetler de biyoçeşitliliği azaltmaktadır ve iklim değişikliğine neden olmaktadır. İnsanlığın temel ihtiyaçları olan ilaç ve gıda gibi alanlar göz önüne alındığında ve biyoçeşitliliğin de bunlara olan etkisi incelendiğinde bu konudaki duyarsızlığımız insan türünün yok olduğu bir çağın gelişini hızlandırmaktadır. Çünkü insanlar Sanayi Devriminde ekosistemi değiştiren yeni bir çağın tohumlarını ektiğinden beri ne bir tohum ekmek akıllarına gelmiştir ne de var olan tohumların büyüyüp gelişerek oluşturdukları varlıkları korumuşlardır, bu da bizi ‘‘Antroposen’’ adı verilen yepyeni bir çağa sürüklemiştir. Bu çağ ile ne çimler yeşil ne de huzursuzluktan kaçtığımız yazlıklarımız temiz kalacaktır. Buna rağmen insanların duyarsızlığı akıl alır gibi değil! Bunu 2019 yılında WWF’te çalışırken gözlemleme fırsatı edinmiştim. İnsanlara hayvan evlat edinme projeleriyle biyoçeşitliliği koruyacak önlemler alma fırsatı verirken aldığım tepkiler genelde: “Taa Çin’deki pandanın bana ne faydası var ki?” şeklindeydi. Hatta bu tepkiler o kadar artmıştı ki ekibimizden bir arkadaş insanlara evlat edindikleri pandaları Çin’e giderlerse görebileceklerini söyleyerek projeye katkı sağlamaya çalışıyordu. Hal böyleyken daha fazla Ralph ölür ve yıllar sonra da hiç geri alınamayacak bir şekilde türü de yok olur, korumak için hiçbir şey yapmamışken bu duruma üzülme hakkını bile göremeyebiliriz kendimizde.

İçinde bulunduğumuz duruma kritik bir bakış getirirsek geleceğin mesleklerinin hala tartışılmaya açık olduğunu bile söyleyemeyebiliriz. Çünkü bu tartışmaların ortak özelliği olan gerçek, konuşmacı uzmanların ve danışmanların oturdukları plastik ayaklı sandalyelerin denizde yok olmadığı ve karşımıza bir balinanın midesindeki tonlarca plastikten biri olarak çıktığıdır. Bu plastiklerin yapılışından kullanımına ve atımına kadar olan kısımda Akdeniz ciddi bir kirliliğe maruz kalmıştır ve bu bölgede de deniz kaplumbağaları gibi canlıların soyu tükenmeye başlamıştır. Her yıl videolarını gördüğümüz kumdan çıkan caretta carettalar, yeşil kaplumbağalar ve diğerleri için hayat çoğunlukla Akdeniz’de devam etmez, içlerinden sadece birkaç tanesi yetişkinliğe ulaşabilir. Çünkü bölgedeki yapılanma ve denizdeki ciddi boyuta ulaşmış kirlilik, bu canlıların yaşamını sürdürebileceği koşulları yok etmektedir. Koruma altına alınmayan yerlerdeki yumurtalar içinse hayat başlamadan biter. Bu nedenle o uzmanlara ve danışmanlara söylenebilecek tek şey, geleceğin pisliğimizi temizlemekte olduğudur.

Bu durumda ihtiyaç duyacağımız uygulamalar bazı girişimlerle sağlanıyor olabilir. Örneğin geri dönüşümü hızlandırmak adına çalışmalar yürüten ve atık yönetimini dijitalleştirip daha fazla verim alınmasını sağlamış olan Evreka’nın koyduğu konteynerleri sokaklarımızda görmeye başlayabiliriz çünkü Evreka sadece atık yönetimi için dijital ve sürdürülebilir çözümler üretmiyor, aynı zamanda çevre politikalarına katkı amacıyla belediyelerle, illerle de bağlantılı kuruyor. Türümüzün devamı için verdiğimiz zarardan geri dönmemizi gerektiren bir çağda daha verimli olabilmek adına ise karbon ayak izinin azaltılması, analitik arazi kullanımı ve avlanma planları yapılması, florlu gazlara ilişkin kapasitenin artırılması gibi teknik ve sürdürülebilir çalışmalara ihtiyacımız var. Malzemenin elde edilmesi ve işlenip bir ürün olarak kullanımına kadar her alanda etki sahibi olan mühendislik dallarında özellikle de malzeme ve metalurji alanında “secondary” adı verilen Green Production ve atıklardan üretim yapılmasını öngören çalışma modeli işlemeye çoktan başladı.

Zararımız dünyamızın boyunu aştığı için daha yeterli çalışmalara başlama zamanımız geldi, bu nedenle projelerin alanlarının enerji, tarım, sulama, avcılık gibi eylemleri kapsayacak biçimde genişlemesi gerekir. Bu genişlemede de eko girişimciliğin önemi çok büyüktür. Eko girişimcilik, çevreci yani yeşil bir girişim modeli oluşturur ve çevresel bozulmaları sürdürülebilir, teknolojik ve yenilikçi metodlarla engellemeye ve azaltmaya çalışır, şu ana kadar üretilen çevreye faydalı projelerin çoğu bu girişimcilik faaliyetinin ürünü olarak doğmuştur. Bu çalışmalardan birkaçı aslında yıllar önce adeta bir dedikodu gibi ortaya çıkan ve belki kimsenin yapılabileceğine ihtimal bile vermediği elektrikle çalışan çevreci arabalardır. Siemens’in ürettiği okyanus dalgasıyla enerji üreten teknolojinin de enerji kaynaklarının yok oluşunu durdurmak adına kullanım alanı genişletilebilir ve coğrafi koşulların uygun olduğu diğer bölgelerde de rüzgar enerjisi üreten farklı teknolojiler kullanılabilir. Üretilen bu teknolojilerin ve daha fazlasının yaygınlaşması kaybetmek üzere olduğumuz hayatı geri alabilir. Bu aşamada bize düşen de eko girişimcilik ürünleri olan geri dönüştürülebilir malzemeleri kullanmak ve ürünleri cruelty free seçmek, Kültür ve Turizm Bakanlığının yeşil tesis yıldızı verdiği tesislerden faydalanmak, ofislerimizi ve evlerimizi çevreci hale getirmektir. Bunların dışında yapabileceğimiz ve aslında en faydalı olacak durum ise yeteneklerimiz ve ilgilerimiz dahilinde çevreci projelerle eko girişimciliği desteklemek ve elimizden gelenin fazlasını vererek yaşamımızı sürdürmek adına pisliğimizi temizlemek olacaktır.

Son olarak: Bir tane dünyamız ve yaşamımız var, bunu da asla unutmayalım!

--

--