BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ İLE İLGİLİ ETİK KONULAR

M.Emin Akkurt
Turk Telekom Bulut Teknolojileri
7 min readDec 11, 2023

Etik doğru ile yanlış arasındaki farkı inceleyen bir olgudur. Etik bir cümle ile şu dur demek yanlıştır. Çünkü doğru ile yanlışı ayırt etmekte kullandığımız bütün araçlar etik davranışların temelini oluşturur. Etik, duygularımızın bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylemesi ile ilgilidir. Bizim dini inanışlarımız ile ilgilidir. Kanunun gereğini yapmakla ilgilidir ve toplumum Kabul ettiği davranışlarla ilgilidir.

Bu sebeplerden ötürü etik genellikle haklar, yükümlülükler, topluma faydalar, adalet veya belirli erdemler açısından insanların ne yapması gerektiğini belirleyen, sağlam temellere dayanan doğru ve yanlış standartlarını ifade eder. Ayrıca etik kişinin standartlarının incelenmesi ve geliştirilmesi anlamına gelir. Doğal olarak teknolojinin ve teknolojik gelişmelerin sonuçlarından ortaya çıkan durumların etik sorunlar ortaya çıkarması beklenmedik bir durum değildir. Her teknolojik buluşun toplum üzerinde hem olumlu hem olumsuz etkisi vardır.

Bilimsel ilerlemelerde olduğu gibi Bilgi ve iletişim Teknolojisindeki gelişmeler de etik sorunlara ve endişelere yol açmaktadır. Peki basitçe Bilgi ve İletişim Teknolojisi nedir? Bilgi ve İletişim Teknolojileri veri depolamak, almak, iletmek, işlemek için bilgisayar ve telekomünikasyon araçlarının kullanılmasıdır. Bulunduğumuz çağda Bilgi ve İletişim Teknolojileri modern yaşamın hemen hemen her yönünü etkilemektedir. Dolayasıyla Bilgi ve İletişim Teknolojileri ile ilgili etik konuların ele alınması kritik öneme sahiptir.

Bu etik konular ve sorunlar neler olabilir? İsterseniz bu etik sorunların bazılarına değinelim.

1- Kişisel Bilgilerin Kötüye Kullanılması

Teknolojik olarak gelişen çağımızda temel etik ilkelerden biri, işletmelerin kişisel bilgilerinizi nasıl saklandığı ve kullanıldığı etrafında dönüyor. İnternet sitelerine göz atarken, çevrim içi alışveriş yaparken, web sitelerine bilgilerinizi girerken, çevrim içi olarak farklı işletmelerle etkileşiminde bulurken ve sosyal medyayı kullanırken sürekli olarak kişisel bilgiler veriyoruz.

Çoğumuz bu bilgilerin ne maksatla kullanıldığı üzerine fazla düşünmüyoruz. Bazılarımız için dijital dünyadaki kişisel bilgilerimiz bir anlam veya değer ifade etmeyebilir fakat kişisel bilgilerimiz dijital dünyanın altını gibidir. İşletmeler için insanların ne tür ürünler aldığı ve insanları ne tür ürünler tükettiğini bilmek son derece değerlidir. Siyasi figürler için siyasi eğilimleriniz çok önemlidir. Devletler için kişilerin suça eğilimi veya karşıt fikirlere sahip olup olmadığını bilmesi çok değerlidir. Siber saldırganlar ve dolandırıcılar için sizin kişisel bilgileriniz çok değerli bir kaynaktır. Bu sebeplerden ötürü kişisel bilgilerinizin kötüye kullanımı gizlilik hakkınızın ihlali gibi etik konularla sık sık karşılaşmaktayız.

2- Yanlış Bilginin Yayılımı

İnternete sürekli erişim sayesinde bilgi ve haberlere gerçek zamanlı ulaşabiliyoruz. Fakat bu haberlerin ve bilgilerin doğruluğunu kontrol etmek her zaman mümkün gözükmüyor. Bu haberlerin ve bilgilerin internet ortamında çok büyük hızla yayılması ihtimalide çok yüksektir.

İnternette serbestçe yayılan bilgiler herhangi bir doğrulamadan geçmez ve bu nedenle bu bilgiler ve yanlış ve çarpık bilgilere dönüşebilir ve bu yanlış bilgiler toplumda kargaşaya neden olabilir.

Deepfake teknolojisi buna iyi bir örnek olabilir. Bu tarz teknolojiler birçok etik kaygıyı da beraberinde getiriyor.

3- Sorumluluk Eksikliği

Kişisel verilerinizi kullanan şirketler kimi zaman verilerinizi üçüncü taraflara paylaşabilir. Bu durumda veri yönetimi sorumluluğu kime ait olacaktır. Verilerinizin korunmaması ve gizlilik hakkınızın ihlal edilmesi durumunda sorumluluğu kim üstelenecektir?

Bu tarz etik kaygıların bazı düzenlemeler ve standartlarla giderilmesi gerekmektedir.

4- Yapay Zekânın Kullanımı

Yapay zekâ kesinlikle geleceği olan bir teknoloji ve gelecekte bize büyük bir iş potansiyeli ve kolaylıklar sunacak. Ancak aynı zamanda birçok etik sorunu beraberinde getiriyor.

Yapay zekânın hayatımızda yer edinmesi ile karşılaşabileceğimiz bazı etik sorunlara bakalım;

· Önyargı ve Adaletsizlik:

Yapay zekâ sistemleri, veri setlerindeki önyargıları öğrenebilir ve bu önyargıları taklit edebilir. Bu durum, cinsiyet, ırk, etnik köken gibi faktörlere dayalı adaletsizliklere neden olabilir. Örneğin, iş başvurularını değerlendiren bir yapay zekâ sistemi olduğunu farz edelim, bu yapay zekâ algoritması muhtemelen daha önceki başarılı işe alım verileri üzerine eğitilmiş olacaktır. Yani geçmiş işe alım verileri önyargılı sonuçlar içeriyorsa yapay zekâ bu önyargıları öğrenerek bunları sürdürebilir. Geliştiriciler, bu tür önyargılara karşı hassas olmalıdır.

· Mahkemelerde Yapay Zekâ Kullanımı

Mahkemelerde yapay zekâ kullanımı şu an için örnekleri fazla bulunmasa da gelecekte karşımıza çıkması muhtemel bir gelişmedir. Her gelişmede ve yenilikte olduğu gibi yargılamada yapay zekâ kullanımı beraberinde birçok etik kaygıyı da getirir. Bu kaygıları gidermek adına adalet sistemi gibi kritik alanlarda insan denetimi ve sorumluluğu sağlanmalıdır. İnsanlar, algoritmaların neden belirli kararları verdiğini anlamalı ve müdahale edebilmelidir. Yapay zekâ algoritmalarının karar süreçleri şeffaf ve açıklanabilir olmalıdır. Kullanıcılar, algoritmaların nasıl çalıştığını ve hangi verilere dayandığını anlamalıdır. Bu, güvenilirliği artırır ve etik bir karar alma sürecini destekler. Yapay zekâ algoritmalarının, cinsiyet, ırk, etnik köken gibi özniteliklere dayalı olarak adaletsiz kararlar vermemesi için geliştirilmesi ve denetlenmesi önemlidir. Algoritmaların duyarlılık analizleri yapılmalı ve gerekirse düzenlenmelidir. Ama yine de bir insan yerine bir yapay zekâ tarafından yargılanmak ister miyiz? Bu soruya muhtemelen herkesin farklı bir cevabı olacaktır.

· Yapay Zekânın Sanat Üretmesi

Yapay zekânın kültürde kullanımı ilginç etik sorunlar ortaya çıkarıyor. Yapay zekânın ölmüş bir sanatçının resimlerini piksel piksel analiz ettiğini düşünelim. Yapay zekâ bu analiz sonucu derin öğrenme algoritması sayesinde benzersiz bir veri tabanı oluşturabilir. Peki yapay zeka ölmüş sanatçının sahip olduğu sanatsal kimliğe ve sanatçının sahip olduğu sana eseri ortaya çıkarma potansiyeline sahip olabilir mi? Bu bahsettiğim size hayal gibi gelebilir fakat aslında bu denenmiş bir gerçekliktir. Rembrandt gibi resim çizebilen, Franz Schubert bilgi beste yapabilen bir yapay zekâdan söz ediyorum. Bu yapay zekânın doğuracağı etik kaygıları hayal edebildiniz mi? Örnek olarak;

Yaratıcılık ve orijinalite: Eserin orijinal mi ya da eser gerçekten bir yaratıcılık barındırıp barındırmaması ile ilgili kuşkular;

Fikri Mülkiyet Hakları: Eserin kime ait olacağı gibi sorunların ortaya çıkması;

Sanatçının Rolü: Sanatçının insanlık içindeki rolünün azalması ve değersizleşmesi;

Gibi birçok etik kaygı gözümüzde canlanabilir.

· Yapay Zekâ ve İşten Çıkarma

Teknolojik ilerlemenin hızla devam ettiği günümüzde, yapay zekâ ve otomasyon, iş dünyasında önemli değişikliklere neden oluyor. Yapay zekâ, iş süreçlerini optimize etme, verimliliği artırma ve yeni iş alanları yaratma potansiyeli taşısa da, beraberinde bazı etik ve sosyal sorumlulukları da getiriyor. Bu sorunlardan biri de insan işgücündeki dönüşüm ve işten çıkarılma meselesidir.

Yapay zekâ, tekrarlayıcı ve rutin görevleri yerine getirme konusunda insanları önemli ölçüde geçebilir. Fabrikalardan ofislere, birçok sektörde robotlar ve otomatik sistemler, belirli işleri insanlar kadar etkili bir şekilde yapabiliyor. Bu durum, belirli iş kollarındaki işçilerin işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmalarına yol açabilir.

İşten çıkarılma riski taşıyan sektörler arasında üretim, lojistik, çağrı merkezleri ve veri analizi gibi alanlar bulunmaktadır. Yapay zekâ ile otomatize edilebilen görevlerin artması, belirli iş rollerinin ortadan kalkmasına ve çalışanların işlerini kaybetme endişelerine neden olabilir.

Bu gibi durumlarda şirketlerin işten çıkarmalara yaklaşımı ne olacak ve işten çıkarılmış çalışana karşı ne gibi yükümlülükleri olacak? Bu durumlarla ilgili adil politikalar geliştirilmelidir.

· Otonom Sistemler ve Etik konular

Teknoloji, son yıllarda hızla ilerleyerek bir dizi yenilik ve kolaylık getirmiştir. Ancak, otonom sistemlerin yükselişi, beraberinde bir dizi etik soruyu da getirmiştir. Otonom sistemler, kendi başlarına karar alabilen ve işlemleri gerçekleştirebilen sistemleri ifade eder. Bu sistemler, birçok sektörde kullanılmak üzere tasarlanmış olsa da, bu teknolojinin etik boyutları üzerinde düşünmek kritik bir hale gelmiştir.

Otonom silah sistemlerini ele aldığımızda, teknolojik gelişmeler, savunma sektöründe önemli dönüşümlere yol açıyor ve otonom silah sistemleri, bu değişimin merkezinde yer alıyor. Ancak, otonom silah sistemlerinin ortaya çıkması, bir dizi etik meseleyi de beraberinde getiriyor. Otonom silah sistemleri, kendi başına kararlar alabilen ve hedefleri tespit edebilen bir yapay zekâ ile donatılmıştır. Ancak, bu sistemlerin kullanımında insan kontrolünün nasıl sağlanacağı etik bir sorundur. İnsan faktörünün devre dışı bırakılması, hatalı kararlar ve istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Ayrıca otonom silah sistemlerinin doğru bir şekilde hedef tanıma kabiliyeti, sivil kayıpların önlenmesi açısından da kritiktir. Ancak, bu sistemlerin karar alma süreçlerindeki hatalar veya yanlış anlamalar, sivil halka yönelik tehlikeleri artırabilir. Bu durum, etik ve hukuki sorumlulukları gündeme getirebilir. Bu etik sorunlar sadece silah sistemlerin geçerli de değildir. Otonom araçlar da benzer etik durumlarla karşı karşıya kalabilir. Örneğin “Tramvay problemi” ya da “Tramway senaryosu,” etik ve felsefi tartışmalarda kullanılan bir düşünce deneyidir. Bu senaryo, bireylere bir etik karar verme durumunda nasıl davranacakları konusunda sorular sorarak düşünmelerini sağlamayı amaçlar. Genellikle bu senaryo şu şekildedir:

Bir tramvay kontrol edilemez bir şekilde raylar üzerinde ilerlemektedir. Raylar üzerinde önünde beş kişi bulunmaktadır. Şu anki rotasını takip eden Tramvay, beş kişiyi ezerek duracaktır. Ancak, ana raydan bir kolla makas değiştirilerek beş kişiyi kurtaracak, ancak bu sefer de diğer makasta bulunan bir kişiyi ezerek duracaktır. Bu senaryoyla otonom bir aracın karşılaştığını var sayalım. Otonom araç nasıl bir karar verecektir?

Kaçınılmaz çarpışmalarla otonom araçların nasıl baş edeceği şu an için çözmemiz gereken bir sorun gibi gözüküyor.

Şimdi son olarak Sağlık hizmetlerinde otonom sistemlerin kullanılmasına bakalım. Sağlık hizmetlerinde otonom sistemlerin kullanılması birçok insanı işinden edeceği gibi aynı zamanda sıcak ve insani bakım kapasitesini de ortadan kaldıracağı gibi birçok etik kaygılar mevcut. Robotların insani bir ilgi ve özen gösterme yeteneğine sahip değilken sağlık hizmetlerini nasıl vereceği bir soru işaretidir. Özellikle yaşlılar ve çocuklar için insan temasından uzak bir sağlık hizmeti ahlaki midir?

Yukarıda bahsettiğim etik olaylar ancak buzdağının görünen kısmı olabilir ve gelecekte daha birçok etik ve ahlaki sorun ile karışılacağımız kaçınılmaz bir gerçektir. Ben burada bazı genel etik konular üzerine eğildim ama bir sonraki makalemizde daha özele inmeyi planlıyorum.

Görüşmek üzere.

--

--