Mehmet Ali Hamamcı
Turk Telekom Bulut Teknolojileri
2 min readJul 4, 2024

--

OK Demenin Dayanılmaz Hafifliği

“Uygulamada yaşanan crash için asap warroom oluşturalım. Mr iletiyorum, calendarlarımıza set edelim”

Hemen hemen her gün duyduğumuz ya da duyma ihtilamizin kuvvetli olduğu yukarıdaki cümle 12 kelime olup 6 kelime Türkçe harici bir dile aittir. %50 si yabancı olan bir cümle bize ne kadar yerli geliyor, şaşırtıcı derecede normal. Ya da biz normalleştiriyoruz.

Dil, düşüncelerimizi ve duygularımızı ifade etmenin en etkili yoludur. Yüzyıllar içerisinde evrimleşerek bugünkü halini almaktadır ve bu evrim bir süreç şeklinde devam eder, hiçbir zaman ben oldum artık yeni kelime kabul edemem daha da evrimleşemem gibi bir duruş sergilemez. Bu evrimleşme sürecinde mutlaka diğer kültürlerle etkileşimden ötürü yabancı kökenli kelimeler hatta yabancı kelimelerin kendisi dilde yerini bulur, özellikle küreselleşen günümüz dünyasında bu yer bulma hadisesi çok daha hızlı gerçekleşmektedir.

Ancak şunu her zaman akılda tutmak gerekir ki kültürleri yaşatan en önemli sac ayaklarından biri dildir. Yabancı kelimelerle doldurulmuş bir dil ise yabancı öğelerle doldurulmuş bir kültüre bu da kendine yabancı bir zihne yol açar. Tamam yerine OK demek, güle güle yerine bye demek bizi bir noktaya getirmez ancak Türkçe karşılıklarını kullanmak dilimize ve kültürümüze sahip çıkma adına iyi bir adım olur. Gündelik hayatta hiç düşünmeden kullandığımız bu iki kelime bile zihinlerimizi kendi dilimize yabancılaştırarak düşüncelerimizi anlatmaya çalışırken aklımıza ilk olarak yabancı kelimelerine gelmesine kapıyı açar. Bu kapıdan içeri girdiğimiz oda ise bize ait olmayan ama vakitle alıştığımız bir odadır.

Şu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor. Özellikle bilgi teknolojileri iş alanı, yabancı kelimelerle dolu ve birçoğunun karşılığı yok ya da Türkçeye çevrildiğinde anlamsız oluyor. Rasgele erişimli bellek desem belki birçok insan kuantum fiziğini anlamaya çalıştığını düşünecek, halbuki hayatımızn bir parçası olan RAM (random access memory) den bahsediyorum. Peki ne yapabiliriz? Yabancı kelimelerin yerine Türkçe karşılıklarını bulmakla yükümlü kurumların görevini biz yapamayız.O zaman hangi kelimeyi kullanıp hangisini kullanmayacağız? İşte kritik nokta burası sanırım. Kendi adıma bu kısmı, anlatmak istediğimi karşı tarafın da anlayabileceği şekilde, olabildiğince Türkçe kelime kullanarak ama söylediğimde de kuantum fiziği dinlediği hissiyatını karşı tarafa vermemesini sağlamak için yabancı kelimeleri de kullanarak aşmaya çalışıyorum. Mouse yerine fare demek, calender yerine takvim demek, meeting yerine toplantı demek, iyi bir başlangıç olabilir. Çok zor gerçekten, bazı konuşmalarımda söylemek istediğim kelimenin Türkçesi aklıma gelmiyor ve düşünmek zorunda kalıyorum. Halbuki kendi dilimi konuşurken hiç düşünmemem lazım öyle değil mi?

“Uygulamada yaşanan bir problem sebebiyle acilen toplanalım. Toplantı daveti iletiyorum, takvimlerinizi ayarlayın” diyebileceğimiz günlere.

Not: BT işalanında sürekli kullanabileceğimiz bazı kelimelerin Türkçe karşılıklarını aşağıya bırakıyorum. Umarım ki sadece aşağıda kalmaz akıllarımızda da kalır :)

Mouse → fare
Calender → takvim
Meeting → toplantı
Laptop → dizüstü
Crash → arıza
Ok → tamam
Server → sunucu
Client → istemci
Storage → depolama
Backup → yedekleme
Network → ağ
Security → güvenlik
Virtualization → sanallaştırma
Ai → yapay zeka
Database → veritabanı
Utilization → kullanım
Threshold → eşik değer
Monitoring → izleme
İnfrastructure → altyapı
Tool → araç
Application → uygulama
Hardware → donanım
Software → yazılım

--

--