“Çok Çalışırsan Başarırsın” Sözü Bir Kandırmaca mı?

Ömer Gezen
Türkçe Yayın
Published in
4 min readMay 7, 2023

Bu yazıyı okuyan kimi insanlar lise kimileri de üniversite öğrencileri ama her birimizin istisnasız duyduğu bir söz vardır:

“Çok Çalışırsan Başarırsın”

Peki bu söz gerçeği ne kadar yansıtıyor ve gerçekten de çalışırsak başarabilir miyiz? Gelin, bu yazımda örnekleriyle beraber bu sözü inceleyelim.

Photo by Tim Gouw on Unsplash

Günümüz dünyasını anlatan bir söz olan “çok çalışırsan başarırsın” sözü tüm hayatın yükünü bireye yükler ve bireyin tüm yapıp ettiklerinden sorumlu olduğunu söyler.

Türkiye’de iyi bir üniversiteyi kazanamadın mı? Bu senin hatan!

İyi bir yerde staj yapamadın mı? Bu senin hatan!

Üniversite okurken kendini geliştiremedin mi? Bu senin hatan!

Tüm bu hatalardan bizler sorumluyuzdur çünkü iş hayatına atılmadan önce kendimizi geliştirmemiz bizim sorumluluğumuzdadır. Örneğin akademik kariyer mi düşünüyorsunuz? Lisans hayatınız boyunca laboratuvarlarda çalışma şansı yakalamanız veya yaz okullarına gidebilmeniz sizin elinizde ve bunları gerçekleştirebilirseniz iyi bir akademisyen olabilirsiniz :)

Peki, gerçekleştiremeyenler?

Çok çalışırsak başaramayacağımızın olası olduğunun birkaç önemli nedeni vardır: Bunlar maddi gelir, yaşadığımız yer ve sosyal çevremizdir.

Maddi gelir ile başlayacak olursak hemen ne söylemeye çalıştığımı anlayabilirsiniz, basit bir şekilde para

Photo by Mathieu Stern on Unsplash

Diyelim ki üniversite öğrencisisiniz ve önümüzdeki yazı “boş” geçirmeyip bir yaz okuluna kaydolmak istiyorsunuz. Hatta kendinizi o kadar çok geliştirmek istiyorsunuz ki hızınızı alamayıp yurt dışındaki okullara başvurmak istiyorsunuz.

Net bir şekilde görebileceğiniz şey şudur: Belirli bir geliriniz ya da sizi destekleyen birisi yoksa bu yaz okullarına katılamazsınız. Çünkü bu yaz okullarının ücretlerini karşılayamayacaksınız.

Günümüz Türkiye’sinde göz ardı edilen ve hatta benim bile memleketim olan Karaman’a dönmem ile fark ettiğim önemli bir etken de yaşadığımız yerdir. Türkiye’de iş fırsatları, olanaklar ve kendinizi geliştirebilme ihtimaliniz yaşadığınız yere bağlıdır. Örneğin İstanbul’da yaşayan biriyseniz harika! Yüzlerce fırsata başvurabilirsiniz ve belki içlerinden birisi sizi kabul eder ve kendinizi geliştirmeye başlayabilirsiniz.

Ama küçük şehirlerde yaşayan biriyseniz “çok çalışsanız bile başaramazsınız” çünkü çalışabileceğiniz bir yer yoktur. Mesela ben… Üniversite hayatımın son döneminde memleketimde yaşamaya başladım ve bu son dönemi de “boş” geçirmeyeyim diyerek katılabileceğim etkinlikler, araştırma şirketleri, staj imkanları ve iş olanaklarını araştırmaya çalışayım dedim. Her başvuru aşamasında ise kocaman bir İSTANBUL yazısı yüzüme vurdu ve bu nedenle başvuramadım.

Yaşadığımız yer o kadar önemlidir ki direkt olarak bana özelden yazarak iş teklifinde bulunan insanları bile reddetmek zorunda kalmıştım. Nedeni ise çok basit, İstanbul’da yaşamıyorum çünkü…

Photo by Priscilla Du Preez on Unsplash

Çalışırsanız başaramayacağınızın son nedeni ise sosyal çevrenizdir. Küçük bir ailede yaşadığınızı düşünün ve bu ailenin ferdi olarak görüp görebileceğiniz her şey ailenizin neler yaşadığıyla sınırlıdır. Onlar bir adım atıp yaşadıkları yerin sınırları dışına çıkmak isterlerse siz de çıkabilirsiniz, çıkmaz istemezlerse hiçbir şey yapamazsınız.

Bunu da bir örnek ile açıklayalım, Boğaziçi ya da Koç gibi adı duyulmuş bir üniversitede okuyorsanız eğer kendini geliştirme amacı olmayan bir öğrenci olsanız bile çevrenizdeki arkadaşlarınızın neler yaptıklarını öğrendikçe yeni fırsatları keşfetmeye başlarsınız. Bir arkadaşınız mesela size yurt dışındaki gönüllülük projelerinden bahseder ve bu sayede maddi imkanınız olmasa bile yurt dışında yaşayabilme şansınız olduğunu fark edersiniz. Bir diğer arkadaşınız ise Tübitak projesi yazma aşamasında olduğunu söyleyip sizi de projesine çağırabilir.

Üniversiteyi uzaktan okuyan ve pandemi — deprem gibi nedenlerle okulunun nerede olduğunu bile bilmeyen bir üniversite öğrencisi ise tüm bunlardan mahrumdur.

Tüm bu anlattıklarımdan gelmek istediğim nokta şudur: Günümüz dünyasındaki düşünce yapısına göre başarmak için çok çalışmanız gereklidir. Denk geldiğiniz herhangi bir insanın özgeçmişine göz attığınız zaman karşınıza çıkan bütün başarılar da o insanın çok çalışmasıyla gerçekleşmiştir.

Gerçek ise bundan tamamıyla farklıdır. Çalışmanın gerçekten de erdem olduğuna inanan ve günlerini çalışarak geçiren bir genç olarak söyleyebilirim ki:

Çalışmak da bir yere kadar…

Sonuçta bizlerin aşamayacağı duvarlar da olacaktır ve çok çalışarak başarılı da olmamız söz konusu değildir.

Photo by franco alva on Unsplash

Sözlerimi bitirmeden önce değinmek isterim ki bu yazımda çalışarak başaramayacaksınız, bu nedenle de çalışmayın gibi bir yere varmayı asla düşünmedim ve sizin de bu şekilde düşünmenizi istemem.

Tek anlatmak istediğim çok çalışarak başarılı olacağımızın söylenmesi ve başarısız olmamız nedeniyle de “tembel” olarak yaftalanmamızın yanlış olduğudur.

Sonuç olarak çalışmalı, daha iyisini hedeflemeli ve kendimizi geliştirmeliyiz ama tüm bunları yaparken de geriye dönüp “neden başarısız oldum, acaba ben tembel miyim?” diye sormayınız. Başvuru yaptığımız o pozisyonlardan çoğu zaman ret almamızdan biz “tembel” olduğumuz için sorumlu değiliz, bizden bağımsız etkenler de söz konusudur.

Umarım bu yazım size farklı bir düşünme şeklinin penceresini açmıştır.

Başka bir yazımda görüşmek üzere,

Sevgilerle

--

--