Ölçüsüz Sevmek: Goriot Baba | Honoré de Balzac

İnci Küpeli Kadın
Türkçe Yayın
Published in
3 min readMay 12, 2021

1834–35 yıllarında parça parça yayınlanan ve gerçekçiliğin baş romanı olarak kabul edilen Goriot Baba; aşk, hırs, nefret ve ihtirasın öyküsü, bir burjuva trajedisidir.

Romanımız, içlerinde Goriot Baba’nın parladığı bir dizi kişinin ve bu kişilerin konakladıkları pansiyonun tasviriyle başlar. Kimi merhum eşine olan sadakatinden, kimiyse saflığından sevimsiz bulur yaşlı Goriot’yu. Öyle ya da böyle, onunla alay etmek için herkesin kendince bir sebebi vardır. Oysa hayattan bir parça tat alabilmek uğruna kızlarının gözlerinin içine bakan, koca yürekli bir babadan başkası değildir Goriot Baba. Yalnızca belirgin tek bir sorunu vardır: çok sevmek. Merhum eşinden emanet iki kızını öylesine sever, üzerlerine titrer ki “yeter ki ayakları taşa değmesin” anlayışıyla kızlarının kendisinin tüm servetini umarsızca sömürmelerine aracı olur. Serveti suyunu çekerken günden güne eski ihtişamını, rahatlığını ve hayattan tek isteği olan kızlarının ilgisini kaybeder. Gösterdiği ölçüsüz sevgi ve bulunduğu düşkünlük durumu, kızlarının gaflet ve umursamazlığıyla karşılık bulur. Yazık ki, kaldığı pansiyon odası kadar berbat, iç parçalayan bir son beklemektedir Goriot Baba’yı.

Bir de söz edilmesi gereken Eugène vardır; roman, onun Paris’in yüksek çevrede bir yer edinme çabalarının etrafında şekillenir. Eugène yoksul ailesinin beklentilerini de sırtlanmış parlak bir gelecek hayaliyle yola düşmüşken kendini erdem ve hilenin beklediği iki yol ayrımında bulur. Erdemin uzun, engebeli ve riskli bir yol olmasına karşın hile bir kestirmedir ve uğraşsız bir yolculuk vaat eder. Eugène, bu ikileme bir deva aramaya koyulmuşken biz de onun geçtiği yollardan geçer, Paris’in yüksek çevre kadınlarını yakından tanıma fırsatı elde ederiz.

Paris’te attığınız her iki adımda, korkunç dümenlerle karşılaşırsınız. Şu bir kök salataya karşılık kellemi koyarak bahse girerim, hoşunuza giden ilk kadının evinde eşek arısı yuvasına düşersiniz, varsın kadın istediği kadar zengin, genç ve güzel olsun. Hepsi de her konuda savaşta, yasalarla dizginlenmiş durumdadır. (s.122)

“İnsanlık Güldürüsü” Photo by Artiom Vallat on Unsplash

Goriot Baba’yı daha yerinde çözümleyebilmek için Balzac’ın büyük yapıtı “İnsanlık Güldürüsü”ne bir göz atalım:
Birbirinden bağımsız eserler olarak görülen, Balzac’ın kaleminden çıkmış tüm romanlar esasında bütünün birer parçalarıdır, bütün ise İnsanlık Güldürüsü’dür. Yalnızca Goriot Baba’nın okunmasıyla da yazar hakkında fikir sahibi olunabilir, her biri tek başına yeterli birer romandır ancak bir bütünün ışığında okunduklarında Balzac’ın ne denli usta bir yazar olduğu gözler önüne serilir, romanlar yepyeni nitelikler kazanır.

Yazarda bu fikir Goriot Baba ile ortaya çıkmıştır, bu da söz konusu romanımızı değerli kılmaktadır.

Ek olarak, ünlü Balzac kişileri dediğimiz tüm o tipler Goriot Baba’dan bütünün diğer parçalarına dağılır. Rastignac, Bianchon, Vautrin, Nucingen, Madam de Beauséant ve birçokları sıradaki romanlarda tekrar karşımıza çıkarlar.

Honoré de Balzac

Tüm bu nedenlerden dolayı Goriot Baba, büyük İnsanlık Güldürüsü evrenine giriş kitabı olarak değerlendirilmektedir.

Son olarak bu tutkulu romanın daha büyük kitlelerce tanınmasını umuyor, herkese iyi okumalar diliyorum.

--

--