Öz Şefkat

Seda Uzeroğlu
Türkçe Yayın
4 min readAug 17, 2018

--

Geçen hafta instagramda yaptığım ankette, aynı kişiler iki soruya da yanıt verdi… Diğerlerine şefkatliyim diyenler %95 iken, aynı kişilerin sadece %41’i kendine şefkat gösterdiğini belirtti. Yani şefkatliyiz, ama diğerlerine… Kendimize değil.

Peki, diğerlerine gösterdiğimiz bu naifliği, ilgiyi, desteği, neden kendimize de göstermiyoruz?

Bizi yüzümüze karşı en acımasız eleştiren kimdir? Bizzat, kendimiz ! Hata yaptığımızda, bir şeyi istediğimiz gibi yapamadığımızda kendimizi acımasızca eleştirir, başkalarıyla kıyaslarız.

Eleştirildiğimizde, kendimizi tehdit altında hissederiz. Buradaki, bedensel bir tehlike değil, benlik algımıza yönelik tehdittir. Bunun sonucunda, bedenimiz kendini tehlikeden savunma sistemini kullanmaya başlar.

Stres hormonu olarak bilinen kortizol, savaş veya kaç tepkisini başlatır. Böylece eleştiriye karşı bir savaş başlatırız ya da görmezden gelip yok sayarız.

Austin Texas Üniversitesi’nden Doç Dr. Kristin Neff öz eleştiride devreye giren biyolojik mekanizmayı şöyle açıklıyor:

Kendimizi eleştirdiğimizde aynı anda hem saldırgan hem de saldırıya uğrayan oluruz. Böylece öz eleştiriyle çok miktarda kortizol salgılarız.Sürekli kendini eleştiren biriyseniz sürekli yüksek düzeyde stresiniz vardır ve bu, motivasyonu da enerjiyi de, performansı da düşürür.

Öz şefkat ise, en yalın haliyle, arkadaşımıza davrandığımız gibi kendimize de davranabilmektir. Zor zamanlarda kendimize sevgi ve anlayış göstermek, en iyi arkadaşımıza söyleyeceğimiz sözleri ve davranışı kendimize de yöneltmektir.

Dr. Kristen Neff; öz şefkat, vurdumduymazlık ya da rahatına düşkünlükle karıştırılmamalıdır diyor.

“Araştırmalarıma göre, insanın kendine karşı yeterince şefkatli davranmaması, vurdumduymaz olma korkusundan ileri geliyor. Birçok insan, özeleştirinin kendilerini düzene sokacağına inanıyor. Çünkü kültürümüz bize sürekli kendi limitlerimizi zorlamamız gerektiğini söylüyor.”

Dr. Kristin Neff’e göre öz şefkatin 3 temel öğesi var:

  1. Öz nezaket – Kendine arkadaş olma

İşler yolunda gitmediğinde iç sesimizin “Bunu da beceremedin” gibi yargılayıcı, eleştirel sözleri yerine iyi bir arkadaşımıza söyleyeceğimiz gibi “Üzülme, yanındayım” diyerek kendimize sevecen davranmamız

2. Ortak paylaşım

Hata yaptığımızda, bu sadece bizim başımıza gelmiş gibi düşünürüz. Oysa hepimiz insanız ve bütün insanlar hata yapar. Kusursuz insan yoktur. Her ne yaşıyorsak bu herkesin başına gelebilir ve gelmiştir.

3. Mindfulness- Bilinçli farkındalık

Şimdi ve şu anda olmak, yaşadığımızı, deneyimimizi ve içinde bulunduğumuz duyguyu fark etmektir. Bazen acı çekeriz ya da kaygılanırız ama bununla yüzleşmektense, kendimizi acımasızca eleştiririz. Bu eleştiri yüzünden gerçek duygumuzun da farkına varamayız. Mindfulness, geçmiş ve gelecekten bağımsız olarak, şu an içinde bulunduğun deneyimlemeyi farketmektir.

Kendimize şefkatli olabilmemiz, gerçek deneyim ve duyguyu kabul etmekle başlar.

Canlılar içinde bebeklik sürecinde bakıma en çok ihtiyaç duyan varlık, insandır. İnsan yavrusu, uzun süre anneye yakın durmak ve güvende olmak ister. Sıcaklığa, narin dokunuşlara ve yumuşak seslere yanıt verecek şekilde, yani şefkate programlanmıştır.

Bu nedenle, şefkat gördüğümüzde kortizol düzeyi düşer, iyi hissetme hormonları olan oksitosin ve opiat salgılanır. Bu sistem kendimize şefkat gösterdiğimizde de aynı şekilde işler.

Kendimizi güvende ve rahat hissettiğimizde, elimizden gelenin en iyisini yapabildiğimiz ideal ruh halinde oluruz.

Sonuç olarak gerek ruhsal gerekse bedensel sağlığımız kendimize ne derecede duyarlı ve sevecen olduğumuzla yakından ilişkilidir.

Şefkat, türümüzün devamı için bir zorunluluktur ve kendine şefkatli davranan bireylerin çevrelerine ve tüm dünyaya şefkatle yaklaştıkları araştırmalarla gösterilmiştir.

Başkalarına şefkatli olabiliyorsak, içimizde şefkatli bir taraf var demektir. Sadece kendine bu şefkati göstermeyi öğrenememiş ya da unutmuştur.

Öz şefkatten Sorumlu Müdür Aranıyor

Şimdi bir çalışma yapalım. Hayatınızı yönetmeyi, bir şirket yönetmek olarak düşünün. Yönetim kurulu başkanı sizsiniz. Yardımcılarınız var. Herbirinin ayrı bir görevi var. Biri sizi cesaretlendiren personel, biri eğlendiren, biri sosyal…

Şimdi birini daha işe almanız gerekecek. Öz şefkat müdürü…

Acaba nasıl biri olurdu? Görev tanımı ne olurdu? Sesi, konuşması, tarzı nasıl olurdu? Bu bazen sembol de olabilir. Mesela benim özşefkat müdürüm kocaman bir el 😊 Sıkıntıda olduğumda, hata yaptığımda sırtımı sıvazlayan, destek olan, sıcak bir dost eli… İhtiyacım olduğunda çağırıyorum onu göreve.

Şimdi bir iş görüşmesi yapmanızı ve özşefkat müdürünüzle tanışmanızı isteyeceğim.

Kendinize zaman ayırın ve içinizdeki şefkatle bağlantı kurun. Onu size çağrıştıran bir simge ya da kişi belirleyin. Olabildiğince somutlaştırmaya çalışın zihninizde. Hatta bir isim verin. İhtiyacınız olduğunda, onu çağırmanız, bağlantı kurmanız gerekecek.

Hatta belki o sembolü size hatırlatacak bir şey taşıyabilirsiniz üstünüzde.

Benim, üzerinde “el” olan bilekliğim gibi 😉

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--