“Şahsiyet”sizleştiremediklerimizden Misiniz?

Kısa bir süre önce Şahsiyet adlı dizinin finalinin yayınlandığı, bir Doğuş Holding servisi olarak adlandırılan dizi ve film izleme sitesi “puhutv”, platforma özel olarak çekilen yapımlarla dikkat çekiyor. Şahsiyet dizisi de bu yapımlardan bir tanesi.

Emre Öklük
Türkçe Yayın
4 min readSep 17, 2018

--

Beş gün önce yayımladığım yazıdan (https://medium.com/t%C3%BCrkiye/tarih-izleyerek-de-%C3%B6%C4%9Frenilebilir-dd6ed58807f5) da anlaşılacağı üzere bu aralar vaktimin birazını izlemek için ayırıyorum. İzleyeceğim şeyleri ise özenle seçmeye çalışıyorum. Faydasız hiç bir içeriği izlememeye, okumamaya ve dinlememeye özen gösteriyorum. Okuduğum roman ya da makalenin, izlediğim film, dizi ya da bir Youtube videosunun, dinlediğim müzik, radyo ya da postcastin mutlaka bana katacak bir şeyinin olmasını bekliyorum.

Fazla uzatmadan konuya geleyim. Senaryosuyla, oyuncularıyla ve teknik ekibiyle bana katacak şeylerinin olabileceğini düşündüğüm “Şahsiyet” dizisini kısa bir süre önce izlemeye başlamıştım. Ve izlediğime hiç pişman olmadığımı söyleyebilirim. Dün on iki bölümlük dizinin final bölümünü izledim ve üzerine biraz düşündüm. Düşündüklerimi önceki yazımda olduğu gibi yine burada paylaşmak istiyorum. Bu arada başlığın dizinin konusuyla falan hiç alakası yok, diziyle ilgili bir anlamı da yok. Öyle yazmak istedim sadece. :)

< Spoiler içermemektedir. Hatta spoilerdan çok, diziyi izlemeyenlerin izlemeye hazırlık olması açısından okumalarını izleyenlere oranla daha fazla tavsiye ederim. >

Öncelikle söylemeliyim ki, dizide neredeyse her önemli olayın bir alt metni var. Toplumsal bazı olaylara ve durumlara eleştirel bir bakış açısıyla yer verilmiş. Özellikle kadınların toplumdaki yeri, erkek egemen toplumun yarattığı kargaşa ve baskıcılık, ırkçılık, ahlak, adalet ve hukuk gibi bir çok konuda üzerine konuşulacak bir çok şeyin olduğu şahane sahneler var. Dizinin senaristinin aslen yazar olan Hakan Günday olduğunu düşündüğümüzde, yazarlığın senaryoya verdiği katkıyı oldukça net bir şekilde görebiliyoruz bence. Tabii senaryo yazımı ve teknikleri konusunda bilir kişi olmadığım düşünüldüğünde bunun benim sadece kişisel görüşüm olduğunu algılamak daha kolay olur. Senarist, alışkın olduğu şekliyle içinden geldiği gibi yazmış ve işin tekniğiyle fazla uğraşmamış gibi hissettim izlerken.

Ayrıca diziyi izlerken bazı noktalarda kopukluklar var gibi hissettim ama daha sonra genelini düşündüğümde pek fazla mantık hatasına rastlamadım. Zaten işlenen konular ve oyuncuların ustalığı bu tarz konuları fazla düşünmeme müsaade etmedi sanki. İlk iki bölüm konuya hazırlık olduğundan biraz sıkıcı geçmişti ama sonrası için aktı gitti diyebilirim.

Şahsiyet dizisi, içinde bir çok hikaye barındıran bir senaryoya sahip. Neredeyse her karakterin hikayesi az çok aktarılıyor izleyiciye. İyi karakterin neden iyi, kötü karakterin de neden veya nasıl kötü bir insan olduğunu bir yerde mutlaka öğreniyorsunuz. Yaşanan olayların büyük çoğunluğu sebepsiz bırakılmamış. Spoiler olmaması açısından örnek vermek istemiyorum fakat umarım bir şekilde anlatabilmişimdir bunu. Çoğu yerde karakterlerin kendi iç savaşlarını izliyoruz, kimi kendinden kaçmaya çalışıyor, kimi kendini bulmaya çalışıyor. Ayrı ayrı her hikayenin içine çok doğal ve olağan bir şekilde dahil olabiliyoruz.

Ve izlerken bir çok kere ikilemde kalacağınızdan eminim. Bunu yine spoiler kaygısı yüzünden tam olarak nasıl açıklayacağımı bilmiyorum fakat denemek istiyorum. Ben izlerken iyi tarafta mı kötü tarafta mı olduğumu anlamakta zorlandım. Hatta bazı karakter ve durumlar için iyi veya kötü tarafı seçmekte bazen zorlandım bile diyebilirim. Ya da şöyle anlatayım: Kötü tarafın kim olduğu belli aslında. Ama iyi tarafta olduğunu düşündüğünüz bazı karakterlerin yaptığı kötülükleri, hatta kötü tarafta olduğunu düşündüğünüz bazı karakterlerin yaptığı iyilikleri veya neden kötü tarafta olmak zorunda kaldıklarını gördükçe bu karar verme süreci daha da çıkmaza girdi. Ana karakter Agah Beyoğlu, bir bölümde adalet ve hukuk kavramlarının aynı şey olmadığından bahsetti. Adalet ve hukuk arasında bir seçim yapması gereken polis memurunun yerine kendimi koyduğumda ben ne yapardım diye çok düşündüm. Sonunda bir karar verebildim ama daha sonra o kararı gerçekten uygulamış olsaydım pişman olur muydum diye düşündüm. -Böyle bir şeyi yaşamadan bilemeyeceğim galiba.-

Sonuç olarak ben beğendim diyebilirim. Bazen düşündürdü, bazen nefret ettirdi, bazen sevindirdi, bazen de üzdü. Her şeye rağmen beni hikayenin içine çekti, kendi dünyasına aldı “Şahsiyet”. Kısa ve öz bir hikayesi vardı, beni tatmin etti diyebilirim ama başka bir şekilde devamı gelse de izlerdim diye düşünüyorum. Şahsiyet’in size de çok şey katacağını düşünerek izlemenizi tavsiye ediyor, yazımı ana karakter Agah Beyoğlu’nun bir repliğiyle sonlandırmak istiyorum:

“Hayatını adalete adamak şahsi bir mesele değil bir şahsiyet meselesidir.”

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--