Şehirlerin Mimarisi: Şibam

TOLGA DEĞERLİER
Türkçe Yayın
Published in
4 min readAug 28, 2021
Şibam’ın tarihi yerleşimi, Fotoğraf: George Steinmetz (National Geographic)

Bilinen ilk yerleşimin 3.yy’da gerçekleştiği tarihi Şibam şehri, bugün Hadramut Valiliği sınırları içerisinde yer alan bir kasaba statüsündedir. 16.yy’dan kalma surlarla çevrili olan eski şehir bölgesi bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir. Kerpiçten inşa edilmiş, en yükseği 7 katlı olan apartmanları nedeniyle; “gökdelenler şehri”, “çölün Manhattan’ı” veya “çölün Chicago’su” olarak da anılmaktadır. M.S. 4.yy’da Hadramut Krallığı’nın başkenti olan şehir ızgara plan şemasına göre tasarlanmış ve çok katlı binalarının gölgeleri sayesinde insanlar çölün sıcaklığına karşı kendilerini koruyabilmişlerdir.[1] Geleneksel olarak saman ve çamur karışımından yapılan tuğlalar güneşte pişmeye bırakılmaktadır ve binalar bu yapı malzemesiyle inşa edilmektedir. Kentin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Yapıların penceresiz alt katları ahır ve tahıl deposu olarak kullanılmaktadır.

2008 yılında tropikal bir fırtına sonucunda şehri su basmış ve bazı binalar ağır hasar görmüştür. Şiddetli yağmur ve su baskınları dışında ısı erozyonu da şehri tehdit eden doğal afetlerdendir.[2] 2009 yılında şehirdeki turistleri hedef alan bir El Kaide saldırısı gerçekleştirilmiş, turist ve yerli halktan insanlar bu saldırıda hayatlarını kaybetmişlerdir.[3] 2014 yılında patlak veren iç savaşta, Suudi Arabistan’ın 2015'te gerçekleştirdiği hava saldırıları sonucunda yapılar ağır hasar görmüştür.[2] 20.yy’da itinayla korunan Şibam’ın, 21.yy’da bilinçli bir şekilde tahrip ediliyor olması, ne yazık ki dünyada aynı anda Suriye İç Savaşı’nın gündemde olmasının da etkisiyle yeterince gündeme gelememiştir. Mimarlık tarihi açısından eşsiz olan Şibam’ın korunması tüm dünya için önem arz etmektedir. Bu yazının amacı Şibam’ın çeşitli kültürlere ve dönemlere ait mimarisini bir kaç seçilmiş önemli örnekle kısaca tanıtmaktır.

Şibam’ın apartmanları, Fotoğraf: Robert Paul van Beets

Al Rashid Camii

Harun Al Rashid tarafından 753 yılında inşa ettirilen yapı, Abbasi mimarisinin tipik bir örneğidir. Şibam’da, yapımında tuğla kullanılan tek yapıdır ve üst örtü ahşap kirişlerle desteklenmiştir. Güneydoğu köşesindeki orijinal minare yıkılmış ve yerine bugün ki 16. yy’dan kalma minare inşa edilmiştir. Bu minarenin de 1970'lerde yenilenmiş olduğu düşünülmektedir. Binanın dış cepheleri tümüyle beyaz badanalıdır.[4]

Al Rashid Camii, Fotoğraf: Vanishing Worlds

Şibam Kapısı

Surlarla çevrili olan Şibam şehrinin günümüzde varlığını sürdüren tek giriş kapısıdır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte eski fotoğraflardan yola çıkılarak bugün ki halini 20.yy başlarında aldığı anlaşılmaktadır. Gotik, barok ve oryantalist mimari formlarını bünyesinde barındıran eklektik bir üslupta düzenlenmiştir. Kapının anıtsal özelliklerinin yanında eskiden geceleri ve savaş zamanlarında kapalı tutulduğu ve fonksiyonel olduğu anlaşılmaktadır.[5]

Şibam Kapısı, Fotoğraf: Ala Balala
Batheeb Camii, Foroğraf: Adventures of Nicole

Maruf Ba Jamal Camii ve Batheeb Camii

16.yy’da inşa ettirilen Maruf Ba Jamal Camii ile 11.yy’da Abdulrahman Omar Batheeb tarafından inşa ettirilmiş olan Batheeb Camii; beyaz badanalı ve konik minareleriyle şehrin dokusunda belirleyici olan, oldukça basit mimari özelliklere sahip iki yapıdır.[6] Şehrin birbirine benzeyen yüksek, bitişik nizam apartmanları arasında hem birer açıklık görevi, hem de ayırt edici rol üstlenmektedirler.

ŞİBAM

En eskisi 16.yy’a tarihlendirilen Şibam’ın tarihi apartmanları, Sana’dakilerin aksine daha yalın süslemelere sahiptirler; buna karşın Sana’nın apartmanlarından çok daha yüksek yapılardır. Şibam bugün her ne kadar bir kasaba statüsünde olsa da, tarihte Hadramut’un başkentliğini yapmış önemli bir tarım şehridir. Mimari yapısı, çöl iklimine uygun olarak şekillendirilmiş, insanlar inşa ettikleri yüksek katlı kerpiç apartmanların gölgeleri arasında kendilerine serin bir yaşam alanı oluşturabilmişlerdir. Binaların mimari süslemeleri genellikle yapı üzerinde değil, pencere ve kapı şebekelerinde yer almaktadır. Bununla bağlantılı olarak da şehirdeki başlıca zanaatın ahşap oymacılığı olması şaşırtıcı değildir. Şehrin tarihi yapıları son yıllarda hem Suudi Arabistan’ın hava saldırıları hem de iklim değişikliğinin getirdiği doğal afetler nedeniyle tehdit altındadır. Bunların yanı sıra şehrin kerpiç yapıları için en büyük tehlike de Yemenlilerin yüksek maliyetli bakım masraflarını karşılayamayıp, modern konutlara taşınmak zorunda kalmalarıdır. Bir şehri yaşatan insanlardır ve eğer insanlar refah içerisinde yaşayamıyorlarsa, yapıları koruyabilmenin pek de fazla yolu yoktur.

Şibam’ın kerpiç apartmanlarından birisinde bakım çalışması yapan bir Yemenli, Fotoğraf: Ullstein Bild (Getty Images)

--

--