Bu İşte Bir İş Var
Calisiyorum calisiyorum olmuyor , hangi ise elimi atsam hep bi terslik yada hak etmeyen bir sürü insan daha üst pozisyonda , onları gördükçe çalışma isteğim iyice gidiyor , Allah’ım nereye varıcak bu köleliğin sonu , sen , sen , sen neden herkes bana bakıyor neden benim kaderim bu , suçlar , suçlamalar ve suçlular…
Şimdi sana soruyorum ;
“her gün kaç defa isyan bayrağını göğün en tepesine çekerek yaşıyorsun bu hayatı.“
Tükenmişlik ve kaybetmiştik neden hep benim , senin üzerinde ve neden hayalini kurduğumuz hayata yelken açamıyoruz…
İşte burda iç dünyaya dönelim ve soruların cevabını sesli ya da sözlü düşünmeye koyulalım.
Kendine dürüst ol sorduğum soruların cevabını verirken kendini kandırma. Cesaretli ol çünkü hersey sende gizli…
Soru 1
Sen hayalini kurduğun şeyi ne kadar istiyorsun ?
Soru 2
İstediğine ulaşmak için ne yaptın ?
Soru 3
Gerçekten istedin mi ?
Soru 4
*Bu isteğin her neyse buna ne kadar ihtiyacın var ?
Sorulara cevap vermeden önce mutlaka ama mutlaka videoyu izlemenizi istiyorum…
Nick Vujicic’ i izlediyseniz içinizde bir kıpırdanmanın başladığını hisseder gibi oldum.
Beynimize bize sosyal medyadaki şaşalı hayatlara bakarken neler kaybettiğimizi hatırlatarak başlayalım.
Örneğin ;
Hayal ettiğin şey çok lüks bi araba olsun , bu araba bilmem ne markasının iki bin bilmem kaç modeli olsun full olsun üstü açık olsun olsun olsun olsun…
Peki neden ? Sahip olduğun yada henüz sahip olamadığın fakat normal şartlarda ulaşmak istediğin sıradan bir arabanın olması seni neden mutlu etmiyor..
Global dünya , markaların oyunlarıyla dolup dolup taşıyor , elma marka bir telefonumuz olsun 8’i çıktı hayır 10 , hayır 10 bilmem ne , nereye kadar gidecekse…
Eskiyi atmak zorunda yada elimizdekileri yenisiyle değiştirmek zorunda bırakılmamız ve bu oyunun parçası oldukça sahip olduğumuz hiç bir şeyle mutlu olamamamız bizden ne çalıyor kendi kendimize düşünelim.
Acaba kandırılıyor olabilir miyiz ?
Umarım son sorunun cevabı sizleri tatmin etmiştir.
Biraz daha derinlere inmek gerekirse senaryoyu çok ama çok iyi analiz etmek lazım.
Bu cümleleri okuduğuna göre yaşıyorsun.
Yani senden önce hayatı son bulan , hayalini tamamlayamamış ve buna fırsatları olmayan insanlardan çok daha şanslısın ve koca bir sıfır öndesin..
Hayalini düşünmenin bir adım ötesine geçirip adım at yani iste inandığın neyse kainattan iste , Allah’tan iste , doğadan iste ben bu istemeyi eyleme geçirmeye “fiili dua” diyorum.
Bir şeyin olması için önce adım at , karşındaki bir çok insan yaptığın şeyin delilik olduğunu söyleyecektir eminim ama unutma ki sana bunu söyleyen hiç kimse o hayali içselleştirip senin düşündüğün gibi düşünmedi.
Sen adım attığında neler olacak , sonucu kestiremezsin fakat bütün vücudun beynin bir programlama işine girişecek hayalini kurduğun şeye seni hazırlamaya başlayacak , sonucun ne olduğuna takılma dostum.
Bunları neden bu kadar kesin söylediğimi yaşadığım bir tecrübeyi açıklayarak anlatayım.
Sevgili abim , hocam Eren Gökyer 2 ocak Çarşamba günü bana yapabilirsin dedi. Hocam dedim korkuyorum ne zaman diye sordugumda 2 gün sonra dedi , nasıl olurdu hiç hazırlanmamıştım ve önümde sadece 48 saat vardı , ya evet ya hayır bana şimdi cevap vermeni istiyorum diye söyleyince ortamın ve kahvenin vermiş olduğu cesaretle kabul ettim :) o anda yazışmalar yapıldı ve artık sahne ölüm olmadığı sürece kesinlikle benimdi , uzun yıllardır hayalini kurduğum bir türlü provasını dahi yapmaya cesaret edemediğim ve kendimi sürekli bahanelerle geçiştirdiğim seminer için teklifi kabul etmiştim. insanlık için küçük fakat kendim için kocaman bir adımdı. 2 gün çok ama çok hızlı geçti ve ben Son saatlere kadar hiç prova yapamadım. Ama kafamda sürekli o sahneyi seyircileri düşünüyordum beynim istemsizce kendini o güne hazırlıyordu. son saatlerde 1 saat kendi kendime sanki karşımda dinleyiciler varmış gibi Konusma’yı başarmıştım ve apar topar seminerin yapılacağı salona doğru yola çıktım , aslında anlattıklarım benim hikayemdi ve benden iyi bunu kimse bilmiyordu. Salonun olduğu binaya geldiğimde Eren Hoca heyecanımı sordu , çok heyecanlıydım ve daha önce sürekli seyirci olarak katıldığım kişisel gelişim seminerlerinde bu sefer kendi hikayemi başarılarımın yanında asıl başarısızlıklarımı anlatacaktım. Tepkilerin kötü olmasını hayal bile etmek istemiyordum. Sahneye çıktığımda ilk 5 dk sesimin istemesemde titremesine engel olamıyordum. Fakat sonra bir şey oldu ve her şey normale hatta hiç beklemediğim tepkilere dönerek konuşmamı tamamladım. Ve kendi serüvenimde etmiş olduğum fiili dua hayalimin başlangıcını yapmama vesile oldu ve bu yolda adımlarım = eylemlerim hayal ettiğime ulaşmak için ilk kapıyı bana açmıştı.
Değerli yazar dostum Taner Şanlıoğlu ile son buluşmamızda “önemli olan yolda olmak” sözlerini söylemesi benim bu yazıyı yazmama vesile oldu.
Çünkü yol bir yere varacaktır nihayetinde. Asla pes etme birgün senin hayallerini bir başkasının senden çalmasına müsaade etme.
Her denediğinde başarılı olmak zorunda değilsin.
Şuna hep inan,
Başarısızlık çoğu zaman arkasında başarıyı gizler. Kaybettiğini düşündüğünde bile kazandıklarını unutma.
Hayalleriniz hayatınızda buluşsun.
Ömer Özcan
Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor