100 Milyon Doların Olsa Ne Yaparsın?

Hayallerin, niyetlerin üzerine bir tefekkür sorusu

Cigdem Seftalioglu
Türkçe Yayın
4 min readSep 7, 2021

--

Bu soruyu düzenlendiğim bir kadın çemberinde de sormuştum ve klasik cevapların dışında (ev alırım, araba alırım, zart-zurt alırım, dünyayı gezerim vb) pek çok kişideki tutukluğu, o bilememezlik halini çok net hatırlıyorum.

Açık Beyin’in sunduğu Önce Can Sonra Canan programlarından birinde bu konuya odaklanmışlar ve benim içimde de bu soru yeniden canlandı. Kendime yeniden sormak, üzerine düşünmek ve başkalarının düşünmesine de bir kanal olmak istedim.

Eğer bu yazıyı okumak yerine dinlemeyi tercih edersen;

Bu sorudaki en kritik şey sanırım öncelikle paranın bir amaç değil de bir araç olduğunu yeniden hatırlamak. Sanki pek çoğumuz, ben de dahil, ‘ah bir param olsa neler yapıcam’ tadında yaşıyoruz. Para pek tatlı bir arzu nesnesi değil mi? Arzulananın ta kendisi!

Şimdi yum gözlerini ve bir an için hesabına böyle bir para transfer edildiğini hayal et… 100 milyon dolar... Bu büyük para hesabında. Senin ellerinde. Senin gücünde.

Ne yaparsın? Bu para ile ne yaparsın?

Eğer zihninde bir amaç, ya da birden fazla belki, beliriyorsa paranın kullanılacağı yerler şekilleniveriyor. Ama eğer parayı ne için kullanmak istediğini yani amacını ve ihtiyaçlarını, burası kritik bir kez daha tekrarlamak isterim ihtiyaçlarını, bilmiyorsan ya da farkında değilsen o klasik cevapların dışına pek çıkamıyorsun -ki çıkamayanlar için yanlış anlaşılmasın şu an için bu da ok, her halimiz kabulümüz.

Para aslında belli amaçlara ulaşmak ve özünde belli ihtiyaçları karşılamak için bir araç. Bu kadar çok para ile neye ulaşmak istiyorsun? Hangi ihtiyaçlarını karşılamak istiyorsun? Kendine ve dünyaya ne sunmak istiyorsun?

Genellikle ilk cevaplar yani bu klasik cevaplar, en azından bizim coğrafyamızda, finansal güvenlik ihtiyacını karşılamaya yönelik. Ev alırım, arazi alırım, arsa alırım, araba alırım… Neden? Çünkü bu coğrafyada bu tip şeyler hayatımızı finansal olarak garantiye alma çabasının en somut eylemi. Değeri hiç düşmüyor. Çok fazla bir şey yapmadan cebine tıp tıp damlayan bir gelir kanalı haline geliveriyor. Yani rahat bir yaşam kurabilmek için gerekli olan ne yiyeceğim, nerede barınacağım, nasıl bir yerlere ulaşacağım derdinden kolaylıkla seni uzaklaştırıyor.

Böyle diyorum da bakmayın ben kendim de alırım arkadaşım, neden almayayım? Paranın ilk kısmı oraya gider. Ülkenin ve Avrupa’nın en iyi okullarında eğitim almış ve farklı deneyimlerle de kendini olabildiğince geliştirmiş bir birey olarak ve bir beyaz yaka olarak kazandığım parayla bir ev almam Türkiye’de neredeyse mümkün değil. 33 yaşındayım, hayatımda ilk mülküm olan ikinci el arabayı eşimle beraber ortak pay katarak bu sene alabildik. Bunun farklı nedenleri de var tabi çünkü benim hayat görüşümde deneyim, maldan mülkten daha kıymetli.

Bu biraz da batılı bir bakış aslında. Gelişmiş ülkelerde insanlar belli bir refah seviyesinde oldukları için ve gelecek kaygıları pek olmadığından onlar için para deneyime yatırılması gereken bir araç. O sebepledir ki bu arkadaşlar birikimlerinin önemli bir kısmını dünyaya gezmeye, farklı coğrafyaları ve kültürleri keşfetmeye ayırırlar. Ben de bunu yapabilecek şanslı kişilerden biri oldum ve mütevazi olmayacağım, bu şansı da kendim yarattım. Öyle çok param olduğundan, çok para kazandığımdan ya da ailem zengin olduğu için falan değil! Kenara koyduğum üçü beşi seyahate harcamayı tercih ettiğim için.

Biraz ihtiyaç penceresinden bakarsak bu soruya en öne çıkan tabi ki paranın finansal güvenlik için kullanılması oluyor yukarıda bahsettiğim gibi.

İkincisi ise deneyimlere yatırmak ve bu herkes için farklı ihtiyaçlara karşılık geliyor. Özgür hissetmek, başka gerçekliklere şahitlik ederek umut edebilmek, hayata heyecan ve eğlence katmak, belki gevşemek, belki iç huzura kavuşmak… Bu liste uzar gider ve herkese göre değişir. Nihayetinde farklı deneyimler için paranın kullanılması da mutlaka belli ihtiyaçlara hizmet ediyor.

Üçüncüsü ise ve bence en önemlisi üretmek. Sunmak. Hizmet etmek. Eylemek.

Programda tekrarlanan bir tema vardı ve ben de bir kaç alıntı bırakmak isterim:

“Bir amaca yönelik yatırdığın enerjinin, para da dahil, ederini çekmesi”

“Toplumsal örüntüde ihtiyaç olan bir şeyi üretiyorsan o yapının içine gelebilmen için yapının sana kaynak sunması”

“Para harcayabileceğin bir yer var ise yani eskilerin tabiriyle nasibinde ise gelmesi”

Yani hayata para hele bi gelsin de çok şey yapıcam penceresinden mi bakıyoruz yoksa bir şeyleri yapmaya, üretmeye, sunmaya niyet edip ardından onu gerçekleştirebilmek için para mı istiyoruz?

Örneğin start-up’larından çıkış hikayesi de tam olarak bu. Bir ya da bir grup insan bir problemi (çoğu zaman bu problemler pek bir yapay olsa da) çözmek üzere yola çıkıyorlar. Yatırımcılardan bu amaçla para istiyorlar ve bu paralar, milyon dolarlar, bu amacı gerçekleştirebilmeleri için veriliyor (bir zaman sonra fazlasıyla geri alma hakkını da elinde tutarak).

Üretmek… Bu kelime çok anlamlı değil mi? Çok paran olsa bir şeyler üretme, sunma, hizmet etme, dönüştürme üzerine bir hayalin var mı? Ev, araba almanın, dünyayı gezmenin ötesinde bir hayalin var mı?

Benim bazı hayalciklerim var. Daha hayal diyemem sanırım olgunlaşmadığından. Küçük küçük dünyada, hem mikro hem makro boyutta, dönüşmesini arzuladığım şeyler… 100 milyon dolarım olsa şu an için o parayı kullanamam, hayalciklerim o netlikte henüz değil. Eğer senin varsa böyle bir hayalin, önce şükret ve niyet et. Ardından eyleme geç. Elbet o para bir şekilde akar, gelir. Ya da o hayal dönüşür, sen dönüşürsün…

Bana bu yazıyı yazmama ilham olan programı izlemek isteyenler için buraya bırakıyorum.

Bir de Mustafa Can programda dedi ki, pek bir kalbime dokundu, paylaşmadan geçemeyeceğim.

“Para ile evi, binayı alabilirsin ama yuvayı inşa edemezsin.”

İlham olması, destek olması, tefekkürünüzü derinleştirmesine katkı sunması için bir video daha paylaşmak isterim. Para ile ilişkimize Şiddetsiz İletişim farkındalığı ile bakmak için Zürafa Sohbet’lerinin armağan ettiği bu videoyu.

Hayalleriniz, niyetleriniz eksik olmasın ve bunun için gerekli kaynaklar da aksın gelsin temennisiyle.

Not: Bu soruyla yeniden hemhal olma halim videodaki konuşmalardan içimde canlananlara ve akanlara dayanıyor, direk alıntıladığım yerleri birebir aynı kelimeler ile olmasa da alıntılamaya gayret ettim.

--

--

Cigdem Seftalioglu
Türkçe Yayın

Product Manager, Authentic Experience Explorer, Inspiring Content Generator, Interactive Experience Designer, Curious Mind