21 Aralık Çoktan Geçti

Sümeyra Özçelik
Türkçe Yayın
Published in
2 min readJan 26, 2023

Bir kitap okudum, canıma okudu. Bir kitap okudum, enkaz altından çıkmış gibiyim. Babam kaç yaşına geldin, değişmedin diyor. Öyle anlatmasaydı böyle ağlamazdım. Ah be Tarık abi, der Ali Lidar. Ah be Ahmet abi, diyerek sabaha kadar ağlamak ve söylenmek istiyorum.

“…benim gözümle, benim beynimle, benim kalbimle mi gördün ki?”

Bilemediğim bir yerler sızlıyor ruhumda. Gözlerim ışığa ve acıya karşı duyarlı. Nerede bir acı görsem gözlerimde tamamlanıyor. Bu ağlamaların başları da hep yakıcı oluyor. Tıpkı çamaşır suyunun genzi yakan o kokusu gibi. Ama hayır, asla onların sevgilerine ağlamıyorum.

Ben en büyük sevgiyi Patroklos’un Akhilleus’a duyduğu sevgide gördüm. Ama ne büyük tesadüf ki hikayenin sonunda Patroklos Akhilleus için, Selim de Yelda için ölüyor.

“Hayatım boyunca beni böyle seven biri oldu mu?” diye sormak için çok gencim. Böyle bir sevgi ister miyim, bunu sormak için şu an çok yaralıyım. Bir kitap tarafından yaralandım. İyileşmem ne kadar zaman alır, bilmiyorum. Bir süre zihnimde onlarla yaşayacağım. Ölenleri yaşatacak, olmayanlara ihtimaller biçeceğim. Ve asla kabul etmeyeceğim, en büyük sevginin onlarda olduğunu. Ben en büyük sevgiyi Patroklos’un Akhilleus’a duyduğu sevgide gördüm.

“Akhilleus keskin bir sesle, ‘Philtatos.’ diyor.. En sevgili.”

--

--