Untitled

Selin K.
Türkçe Yayın
Published in
2 min readFeb 21, 2018

--

22 Şubat 2018 sabahının diğer sabahlardan çok farklı bir sabah olduğunu hayal ediyorum ve kısa bir hikâye yazıyorum. Birdenbire insanoğlunun bu kimliği belirsiz hastalığın pençesine düşmesi. Ve bu hikâyede suçlunun ne bir maymun ne de sakar bir bilim adamı olması. Marvel ve DC ise kesinlikle değil.

Belki sudan belki havadan ama büyük olasılıkla insandan insana geçen kötü bir hastalığın pençesinde insanoğlu. Panzehiri yok. Aşısı yok. İnsanlar yavaş yavaş hayal kurma yeteneklerini kaybediyorlar. (Jose Saramago bu yarattığım dünyada eminim ki kör olmak isterdi).

Böylesine bir dünya üzerine hayal kurdum ve düşünüyorum. Üzerine hatta bir de kısa röportaj yapıyorum. Gece baskısına yetişen kuşe kâğıt.

Geçenlerde daha önceki gün ne yediğini bile hatırlamakta güçlük çeken bir arkadaşıma en son ne zaman hayal kurduğunu sorduğumda “Sanırım 28 yıldır hayal kurmuyorum” dedi bana. Kurtarılmış 2 yılın sevinci ve gride geçmiş 28 yıl.

Şeker kokulu; pembe, mavi, sarının karıştığı bir müziğin içerisinde dans eden hayaller.. Hastalık ilerledikçe Back to the Future misali “çocukluk” fotoğraflardan siliniyor. Çocuğun adı artık “Ne istediğini bilen adam ve kadın oluyor.”

Hayal kurmak hep görsel anlamda renkli gelmiştir bana. Hayal kurmayı hayal ettiğimde bir gökkuşağı ve yürüyen Harribolar dünyası hayal ediyorum. (Çocukluğuma lütfen inmeyelim doktor bey yanlarım ağrıyor)

Dünyadaki hikâye daha da çekilmez bir hal alıyor…Herkesin ve her şeyin 30 yaşında olduğu bir dünya hayal ediyorum. Hayal etmeyi 28 yıl önce bırakmış insanlar, köpekler, kuşlar, yağmurlar, arabalar, kaldırımlar, okullar, fabrikalar hayal ediyorum. Esmeyi bile hayal eden rüzgarlar hayal ediyorum. En zararsız cehennemi hayal ediyorum.

Dünyada sadece hayal eden bir ben kalmışım gibi hayal ediyorum.

Ne güzel bir hayal değil mi?

Sevgiler

--

--