3 Ay Sosyal Medya Kullanmamak Bana Neler Öğretti?

Fatih Saruhan
Türkçe Yayın
Published in
6 min readNov 20, 2023

Daha iyi bir hayat için basit bir formül: Asla kimseyi yenmeyi denemeyin, sadece kendinizle yarışın.

Source: Created by Author — 3 Ay Sosyal Medya Kullanmamak Bana Neler Öğretti? — Fatih Saruhan

Sosyal medya olmasaydı her şey ne kadar farklı olurdu diye düşündünüz mü hiç? Bizi biz yapan özümüzü gerçek dünyada mı arıyoruz yoksa bizi sahte bir kimliğe bürümeye çalışan sosyal medyanın dipsiz dehlizlerinde mi? Yaşamak istediğiniz sizin hayatınız mı yoksa başkalarının bize dayattığı gerçeklikten uzak bir hayat mı? Mutluluk gerçekten elimizdeki bir telefona sığdırılabilecek kadar basit bir şey midir? Ve en önemlisi başkalarının hayatlarına kapılıp giderken, kendi hayatımızda en son ne zaman anlamlı bir yolculuğa çıktık?

Birkaç aydır yukarıdaki soruların cevaplarını düşünürken sürekli içli dışlı olduğumuz ve zararlarına karşı bağışıklık kazandığımız sosyal medya tuzağından kendimi sıyırarak demlenmek istedim. Son 3 aydır başta Instagram olmak üzere Twitter ve Linkedin’den olabildiğince uzaklaştım. Kendimi gerçek dünyada yeniden tanımlamak ve içsel yolculuğumda en çok nerelerde zorlandığımı anlamak istedim. Bunun için de duygu durumumu ve düşüncelerimi farkında olmasam da manipüle eden sosyal medyadan uzaklaşmak istedim.

Peki, neden sosyal medya hesaplarımı sildim?

Biliyorum çoğumuz için artık bir bağımlılık seviyesine gelmiş bir durumdan bahsediyorum. Çoğumuz telefonu eline alır almaz ilk iş sosyal medya hesaplarımızı kontrol edip, durmaksızın ekranı kaydırarak farkında olmadan zamanımızı öldürüyoruz.

Zamanına ve gerçek mutluluğa önem veren biri olarak bu zinciri bir yerde kırıp hayatımın kontrolünü tekrardan elime almak istedim.

İşte ön plana çıkan bir kaç sebebim:

1. Mutluluğu ve tatmini gerçek hayatta yeniden tatmak istedim.

Farkında olsak da olmasak da hepimiz bir şekilde onaylanma ve takdir görme isteği duyarız. Bu isteği son 10 yıldır yakın çevremizden temin etmek yerine dijital dünyanın bize sunduğu sonsuz bir dünyada karşılar olduk. Aldığımız beğeniler, yapılan yorumlar, takipçi sayımız, abartılı tepkiler derken birçok ufak bileşen bir araya gelip bizim mutluluğumuzu ve kendimize verdiğimiz değeri doğrudan etkilemeye başladı.

Paylaşılan bir içeriğin beklenilen seviyede beğeni görmemesi çoğu kişide depresyon, aşağılık duygusu veya yetersizlik gibi çok tehlikeli duyguları tetiklemeye başlamış. Elalem ne der bakış açısını farkında olmadan hayatımızın merkezine yerleştirmiş ve maalesef kişiliğimizi, dış görünüşümüzü ve yaşam tarzımızı da buna göre şekillendirir hale gelmişiz.

Sanal bir mutluluğu gerçek bir mutsuzluğa tercih edecek kişi sayısı gün geçtikçe azalıyor. O yüzden bir metroya bindiğinizde veya bir restorana oturduğunuz etrafınıza bi bakın bakalım, kaç kişi gerçek bir iletişim içinde ve telefonlarından soyutlanmış durumda?

İşte bu yüzden,

Kendi adıma ucunda mutsuzluk da olsa, yalnızlık duygusu da olsa GERÇEK duyguların tadına varmak istediğim için sosyal medyadan uzaklaştım.

2. Hayatımın kontrolünü kaybetmek istediğim için.

Çoğu kişi hayatının kontrolünü elinde tuttuğunu düşünür çünkü kendisini aciz bir noktada görmek istemez. Ancak sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri hayatımızın kontrolü ve özümüzü yansıtan yaşam tarzından epeyce uzaklaştık.

Takip ettiğimiz insanlar sanal bir dünyanın parçası olsa da onlardan etkilenmemek gibi bir şansımız yok denecek kadar az. Beğendiğiniz birinin üzerinde gördüğünüz bir kıyafeti aratıp sepete ekleme hızınızı, gördüğünüz yürek burkan bir paylaşımın modunuzu düşürme hızını, ihtiyacınız olmayan bir ürünün pohpohlanarak anlatıldığı bir paylaşımda bir anda o eşyayı ihtiyaçlar listesine ekleme hızınızı, karşı görüşte bir siyasi paylaşımın sizi öfkelendirme hızını veya herkesin kolay yoldan para kazanabileceğine inanıp kendi hayatınızdan memnuniyetsiz olma hızınızı bir düşün.

Sizce gerçekten bu duyguların kontrolü sizde mi? Hissettiğiniz her şey, karar verdiğiniz her şey sizin özgür iradenizin bir çıktısı mı?

Maalesef, hayatımızın kontrolü gün be gün elimizden alınıyor. Ne giyeceğinize, nasıl birini seveceğinize, nasıl bir hayat tarzı benimsemeniz gerektiğine, ne tür bir işte çalışmanız gerektiğine, hangi siyasi görüşe sahip olmanız gerektiğine ve en önemlisi nasıl mutlu olacağınıza kadar yönlendiriliyorsunuz.

İşte bu yüzden,

Etki ve yönlendirme olmaksızın kendi hayatımı sadece kendime ispatlamak ve kontrolün bende olduğuna inanmak için sosyal medyadan uzaklaşmak istedim. Kendi kararlarınızda var olabilmek emin olun en büyük güçlerinizden biridir.

3. Memnuniyetsizlik duygumu azaltmak için.

Gerçeklikten uzak paylaşımları gördüğümüzde çoğumuz onları filtrelemeden kabul ediyoruz aslında. 20'lerinin başında ultra zengin hayatlar yaşayan birilerini gördüğümüzde “ vay be, ne hayatlar var” diyip sorgulamadan yeni bir standart oluşturuyoruz aslında. Ve bu standart ile kendi hayatımızı karşılaştırdığımız maalesef aradaki dağlar kadar fark bizi dipsiz bir memnuniyetsizlik çukuruna sürüklüyor.

Kendimden örnek verecek olursam; bir tasarımcı olarak kariyerimde 10 yılı geride bırakıyorum ve çok şükür birçok önemli projeye imza atma şansım oldu. Bunu bilmeme rağmen bir tasarımcı olarak günlük olarak ilham aldığım kişilerin çalışmalarını inceledikçe farkında olmadan kendi çalışmalarımdan memnuniyetsizlik ve yetersizlik hissetmeye başladım. Ve zamanla da bilgisayar başına geçip bir şeyler üretme isteğimin azaldığını fark ettim.

Bu hissi yok etmek için ilhamı sanal dünyada aramak yerine tekrar gerçek hayata dönmek istedim. Doğayla iç içe oldukça, daha çok kitap okudukça, daha çok öğrendikçe içimdeki motivasyonu besleyebildiğimi gördüm. Çünkü insan kendini kıyasladıkça iç motivasyonu kaybeder ve rakip olarak gördüğü kişiye bağlı olarak bir motivasyon enerjisi üretir. Ancak sorun şu ki hiçbir zaman kendimizden daha aşağıdakileri değil, bizden hep daha üstün olanları rakip olarak seçiyoruz. O yüzden de iç motivasyonu sağlamak konusunda hep yetersiz oluyoruz.

Şükretmek bize elimizdekilerin kıymetini öğretir, sahip olamadıklarımızın peşinden gitmeyi değil.

İşte bu yüzden,

Elimdekilerin ve başarabildiklerimin kıymetini daha iyi anlamak ve kendimi sadece geçmişteki ben ile kıyaslayarak gelişebilmek için sosyal medyadan uzaklaşmak istedim.

4. Gündemimi kendim belirlemek istediğim için.

Şu an Twitter’ı veya Instagram’ı açtığınızda karşılacağınız çoğu içerik sizin belirlediğiniz değil tam aksine çoğunluğun ilgisini çekebilecek gündemlerden oluşuyor. Tüketilmesi istenen içeriklerle her gün muhattap olduğunuzda herkesin üretebileceği şeyi üretmiş olursunuz.

İlk başlarda güncel kalamamak veya gündemi kaçırmak gibi endişelerim vardı çünkü çoğumuz açıp bir haber okumak/araştırmak yerine sosyal medya akışından bilgilendiğimizi varsaymaya başladık.

Ancak 3 aydır sadece kendi ilgimi çeken konularda günlük olarak kendimi beslemeye başladım. Herkesin konuştuğu konuları bilmek veya takip etmek zorunda olmadığımı fark ettim. Herkes aynı şeyi konuşabilir, aynı şeye gülebilir, aynı şeye kızabilir ama ben hayattaki rolümün daha farklı ve daha yüce bir amaca hizmet ettiğini düşünen biri olarak kendimi bu topluluktan sıyırmak istedim. O %1'lik kesimin içinde yer almak için geriye kalan %99'luk kesimden farklı şeyler tüketip, farklı şeyler üretmeniz gerekiyor.

Gündemimi kendim belirleyerek daha çok araştırmacı bir kimliğe doğru adım atım. Eskiden bir tweet’in 140 karakterine sığan bilgi kadar bilgilendirken bu kez meak ettiğim bir başlığı yerli/yabancı bir çok kaynaktan okuyup doğruluğunu da teyit etme şansı yakaladım. Ve maalesef bu son 3 ayın sonunda anladım ki sosyal medya bizi hiç olmadığı kadar cahil ve bağnaz bir noktaya sürüklemiş. Yanlış bilgilerle kendimizi donatıp, doğru bir yolun yolcusu olmaya çalışıyoruz ancak sorgulamadan, araştırmadan, tartışmadan doğruyu bulmak çok zor.

İşte bu yüzden,

Kendi dünyamı kendi doğrularımla, kendi odak noktalarımla ve kendi değerlerimle inşa etmek için sosyal medyadan uzaklaştım.

Peki, bu süreçte neler öğrendim?

  1. Sosyal medyanın bizi daha asosyal yaptığını ve yalnızlaştırdığını.
  2. Gerçek hayatta nasıl olduğumuzu merak etmeyen insanların sosyal medya hesaplarımızda sadece sahte bir arkadaştan ibaret olduğunu.
  3. Aslında kimsenin umrunda olmadığımızı.
  4. Kendi değerlerimizden uzaklaşmamıza ve özümüzü gizleyerek başka kimlikler yaratmaya başladığımızı.
  5. Kendimizi beğendirmeye, onaylatmaya çalışarak daha çok depresyona ve yetersizlik duygusuna kapıldığımızı.
  6. Kıskançlık duygusunun ve onun sebep olduğu kavgaların büyük bir bölümünün sosyal medyadan kaynaklandığını.
  7. Hepimizi aynılaştırmaya ve aynı tüketim zincirinin bir parçası olmaya itildiğimizi.
  8. Rekabet duygusuna dayalı olarak ihtiyacımız olmayan bir çok şeyin ihtiyaçmış gibi gösterildiğini.
  9. Kendi ilişkilerimizi kamera karşısında en ideal çift gibi görünen insanlara bakarak değerlendirmeye başladığımızı.
  10. Şükür duygumuzun azaldığını ve sürekli bir tatminsizlik içinde olduğumuzu.
  11. Yüzeysel yaşamaya başladığımızı ve artık araştırmadan, sorgulamadan bir şeyler öğrendiğimizi varsaymaya başladığımızı.
  12. Gerçekten mutlu olmanın ne demek olduğunu, anda olmanın ne demek olduğunu unuttuğumuzu öğrendim.

Peki ben nasıl 3 ay boyunca uzak kaldım?

Buraya kadar bu yazıyı okuduysanız eminim ki kısmen bana hak verseniz de “sosyal medyadan nasıl uzaklaşabilirim ki” soruları belirlemiş olabilir.

Zor gibi görünebilir ancak inanın hayatınızdan bir şey kaybetmeyecek aksine kazanmaya başlayacaksınız. Kötü bir alışkanlığı bırakacak kadar iradeli ve kendinize güvenen tarafta mısınız yoksa bağımlı olduğu şeylerin kölesi haline gelmiş aciz tarafta mısınız? Buna iyi karar verin…

  1. Sosyal medyanın bir uyuşturucu etkisi olduğunu düşündüğümüzden bir anda ondan uzaklaşmak doğru olmayacaktır.
  2. İlk adım olarak uygulamaları telefonuzdan silip bir süreliğine sadece telefonunuzun tarayıcısından girmeye başlayın. Deneyimi ne kadar zorlaştırırsanız ulaşma isteğiniz de o kadar azalacaktır.
  3. Sonrasında tarayıcıdan da girmeyi bırakıp bir süreliğine sadece bilgisayarınızdan ihtiyaç duydukça kullanmaya çalışın.
  4. Ve son adımda da hesaplarınızı 3 ay boyunca kullanmamak üzere de-aktif moda getirin. (Korkmayın istediğiniz zaman yine kullanıcı adı ve şifrenizle hesaplarınıza ulaşabilirsiniz:)
  5. Hayatınızda oluşacak boşluğu okuyarak, izleyerek ve gerçek hayatta görüşeceğiniz arkadaşlarınızla, sevdiklerinizle bir araya gelerek doldurmaya başlayın.

Unutmayın her şeyin sizin zihninizde başlıyor. Değişime giden yolda kendinize güvenmek ve tek başınıza dahi var olabildiğinizi görebilmek emin olun kendinize yapacağınız en büyük iyilik olacaktır. Kontrol sizde olana kadar sizi kontrol eden şeylerden uzaklaşın.

Gerçek duygularla, gerçek yol arkadaşlıklarıyla yola devam etmek dileğiyle…

Sağlıcakla Kalın!

Fatih Saruhan

--

--