Ağabey
Gazapizm’in ağır takipçisi olarak Hiza albümünü çok beğenmediğimi belirterek başlamak istiyorum. Ben ‘Ağabey’ de kaldım Anıl ağabey.
Ağabey’de kaldım ama ‘Ağabey’ olamadım.
Çok sevdim, canımı isteseler vereceğim. Belki de canımı acıtanlardan birisi de budur. Kardeşlerimin benden bir şey istemeyişi.
Yıllardır onlardan uzakta yaşıyorum. 12 sene oldu sanırım. İlk zamanlar yanlarına gidip geliyordum kısa süreli de olsa. Zamanla gittikçe azaldı. Arayıp sormalar vardı, görüntülü konuşmalar, kahkahalar falan. Zaman bunları da aldı benden. Artık neredeyse ayda yılda bir konuşabiliyorum. Görebilmek ise hayal oldu resmen. En son sadece bir tanesini eve gece gizlice girerek görebildim. Ben 3. sınıfa gittiğini tahmin ediyordum. 4. sınıfa başlamış. O kadar uzak kalmışım, hayatın bu boktan akışına kapılıp kardeşlerimden o kadar uzaklaşmışım ki okuduğu sınıfı hesaplarken bile yanlış hesap yapmışım.
Oturduk gecenin o vakti sessiz sessiz iki yetişkin gibi sohbet ettik. Aslında o çok konuşsun ben onu izleyeyim istedim ama uyku sersemi ne kadar konuşabilirse o kadar konuşabildi. Fırsat bu fırsat biraz resim falan çektim. Aklıma o eve gizlice girişim ne zaman gelse oturup ağlarım. Neden böyle oldu, neden güzel şeyler gelmez başıma diye oturup isyan mı dersiniz adına ne derseniz artık, ben feryat etmek olarak anıyorum. Oturup feryat ediyorum. Diğer iki kardeşimi göremedim bile. Onları en son iki buçuk sene önce gördüm. Onun harici hep görüntülü konuşmalarda. İki buçuk senedir hiç sarılamadım, iki buçuk senedir onlarla kavgalar edemedim. Koskoca iki buçuk sene sanki hiç doğmamışlar gibi yaşadım. Onlar bana abi diyorlar ama ben nasıl bir abiyim. ‘lafta Abi’ tam olarak bu. Beni onlara abi yapan şey sadece onlardan önce gözlerimi açmış olmam.Yoksa benden bir abilik gördükleri yok. Belki yıllar sonra bu günleri anımsadıklarında ‘Hep uzaktaydın, uzaktan bile abilik yapmadın’ diyecekler. ‘Ne abisi, senden abilik mi gördük. Kaç gün elimizi tuttun abi, kaç kere sarıldın. Hangi kavgamda yanımdaydın. Hangi gözyaşımı sildin, benden önce doğmuş olmak seni abi yapmaz.’ diyecekler. Gömecekler beni.
Bundan sonrası da çok farklı olmayacak. Ben hayatımı düzene sokup onlara ağabeylik yapabilecek hale gelmeden -ki hayatın gösterdiği kadarıyla İmkansız- onlardan uzakta yaşayacağım. Belki bir gün gülecek hayat, kavuşacağım.
İlerde olur da bu yazıyı okursanız kardeşlerim;
Ben size ağabeylik yapamadım ama ne olur bunu benim yüzüme vurmayın. Çünkü asla öğrenemeyeceğiniz şeyler yüzünden sizinle yan yana gelemiyorum senelerdir. Asla öğrenemeyeceğiniz diyorum çünkü öğrenmemeniz için çabalayacağım. Bazı şeyleri bilmemeniz sizi daha rahat uyutacak. Ben sizin yerinize de uykusuz kalırım. Dert taşımak zevkli değil emin olun. Tüm çabam şu okulu bitirip sizi dahil edebileceğim ‘hukuken’ bir hayat düzeni oluşturmak. İnanın bana çocuklar zor dayanıyorum. Ucunda yaşıyorum vazgeçmenin. Elimi tutacak gibi oluyorlar bazen, destek olacak birisi diye seviniyorum. Bu sevincim her zaman olduğu gibi yine kursağımda kalıyor. Sürekli kötü olsa alışırsın. Bir düzelecek gibi oluyor ardından hemen batıyor dibe. Bir iyi, bir kötü. Bu yüzden kafayı yiyeceğim az kaldı.
Siz ne olur bana kızmayın. Şu zamanları video kaydı gibi tek tek yaşadıklarımı izleseniz bana hak verirsiniz. Size ilerde güzel bir şeyler verebilmek için şuan hiçbir şey veremiyorum. En merhametli haliniz takının beni anımsadığınızda. Bilmiyorum belki size hazırlamak istediğim hayatı kurmaya çalışırken bu yolda ölürüm. O daha fazla koyar bana. En büyüğünüz henüz 10 yaşına girmedi. Her şey bir yana mutlu olun. Sizi çok seviyorum.