Absürd Film Önerisi: “Yeni Ahit”(2015)

Gülhan Adışen
Türkçe Yayın
4 min readJun 27, 2022

--

The Brand New Testament-Yeni Ahit (2015)

Mubi’de film ararken günün filmlerinde buldum. Yorumumuz kısmında Nietzsche’yi görünce izlemeye karar verdim.

Başlangıçta, bunun bir başlangıç olduğunu bilmezsin. Bir şeylerin başladığını bilmezsin. Sonra birden başlar.

Film bu cümlelerle başlıyor. Başlangıçta çekirdek bir aile görüyoruz. Hiçbir işe yaramayan ilgisiz baba, anne ataerkil topluma uygun bir karakter, Ea adında küçük bir kız(10 yaşında) çocukları, bir de abisi var; İsa. Sonradan kızın babasının tanrı olduğunu annesinin de tanrıça olduğunu görüyoruz. Babasının canı sıkıldığı için Brüksel’i yaratıyor. Bu arada kaldıkları evin hiçbir şekilde çıkışı yok.

Brüksel’i yaratıyor ama canlı olarak önce hayvanları yaratıyor. Bu durumda sinemada tavuklar vs. görüyoruz. Sonra bunu başarılı bulmayarak hepsini yok ediyor yerine insanları yaratıyor. Sonra yasaları belirlemeye başlıyor. Örneğin reçelli ekmek yere düştü mü reçelli tarafı her zaman yere gelir. Gerekli uyku miktarına 10 dakika daha eklenir, (bizim bu 10 dakika daha uyuyayım buradan geliyormuş:)) ya da aksiliklerin ardı arkası kesilmez gibi yasalar belirler.

Annesi genel olarak konuşmuyor daha doğrusu konuşturulmuyor. Genelde nakış yapıyor ya da beyzbol kartlarına bakıyor. Kızı, babasının bu durumundan intikam almak için bir plan yapıyor. Odasında canlanan İsa biblosu bulunuyor. Bu biblo abisi. Sesleniyor ve onunla buradan kaçmak üzere babasından intikam almak için bir plan yapıyor.

Tanrı bütün işlerini bir bilgisayarla hallediyor. Tüm dünyaya buradan yön veriyor. Ea’nın abisi(JC) ile konuşmasında buradan kaçıp senin gibi havariler bulacağım diyor. Abisi 12 tane havari ile denedim hokey takımlarındaki gibi zor oldu diyor. Annesinin beyzbol sevdiğini biliyoruz. Yani anne için 18 çok önemli. Bu duruma göre abisinin tavsiyesi, 12 havari zaten vardı 6 daha bul 18'e tamamla oluyor. Hazırlanacak yeni ahitte havariler kendini anlatacaklar. Kız yazmayı bilmediğini abisine söylediğinde abisi o zaman yazacak birilerini bul diyor. Ea dünyaya indiğinde yazacak kişiyi buluyor fakat o kişi de homeless ve disleksisi olan biri. O nedenle havarilerin söylediklerini yazarken hep şu harfle mi bu harfle mi yazılıyor diye soruyor. Muhtemelen anlam karşılıklığına sebep olacak. Fakat bunu en sonunda görüyoruz ki Yeni Ahit imza gününde resimli bir kitaba çevrilmiş.

Kaçmak için abisi çamaşır makinesini 40 derece, sentetik, 1200 devir sıkmalı programa kurar. Bu sayede portal diyebileceğimiz dünyaya iniş kapısı açılır. Bu portaldan geçişi anne karnından doğuş gibi düşünebiliriz. Kız kaçmadan önce intikamı için dünyadaki bütün herkese hangi gün hangi saatte öleceğine dair mesaj gitmesini sağlıyor ve sonrada babası müdahale edemesin diye bilgisayarı yok etmeye programlıyor.

Hangi gün öleceğinizi bilseydiniz ne değişirdi?

Ölüm günü ile mesajları giden kişilerde farklı durumları görüyoruz. İyisi de var kötüsü de. Kimisi hayallerini gerçekleştirmeye başlıyor, mesela yeni enstrüman çalmak ya da kibrit çöpünden titanik yapmak gibi. Kimisi işini bırakıyor, savaşlar durduruluyor. Sosyal medya fenomeni biri 62 yıl ömrü kaldığını öğreniyor, o nedenle bakın ölmeyi deniyorum ama ölmüyorum gibi deneyler yapıyor.

Son 2 dakikası kaldığını göre kadın evde başına gelebilecekleri ortadan kaldırmaya çalışırken üzerine dolap düşüp ölüyor…

İlginçtir ki ölümünü bekleyenler genel olarak sahil kenarına gidiyor. Tabii krizi fırsata çevirenler de orada. Çeşit çeşit tabut satıcıları. Her neyse. Karakterimiz havarilerini buluyor fakat havarisinin biri 1 hafta sonra ölecek. 6 havari ölecek havari için hep birlikte sahile gidiyorlar. Tam öleceği zaman mucize hakkında konuşuyorlar. İşte 18'e tamamladım bir şeyler olması gerekiyordu vs. derken mucize gerçekleşiyor. Evi süpüren annesi tüm yaratılışın gerçekleştirildiği bilgisayarın fişini çekiyor ve sistem işi bittikten sonra tekrar fişi takması ile yeniden başlatılıyor. Bu sefer Tanrıça’ya göre sistem başlıyor. Gökyüzünde danteller, çiçekler görüyoruz. Haberlerde “küresel ısınma gerçekleşiyor ama buzullar erimiyor” diye görüyoruz.

Tanrı’ya(babaya) ne oldu?

derseniz kızının peşinden dünyaya gidiyor(çamaşır makinesinin içinden). Ama tabii kendisine pek de hoş davranılmıyor. Her şeyi ben yarattım diye dolaşıyor, kilisenin papazıyla bile kavga ediyor. En son kimliği olmadığı için Özbekistan’a sınır dışı ediliyor. Ne alaka diye düşünebilirsiniz, yönetmenin hayal gücü ve absürdism diyoruz.

Bu arada Tanrı’nın(babanın) en başta insanları yaratırken ki sekansında “kendi suretinde yarattı” deniliyordu. Bununla ilgili film yorumlarına bakarken şöyle bir yorum görmüştüm: “Tanrı aslında içimizdedir”. Sonra aklıma Varlık Yayınları’ndan Orhan Hançerlioğlu’nun Mutluluk Düşüncesi adlı kitabında okuduğum bir pasaj geldi.

Mevlananın Süryanos adında bir öğrencisi varmış. Her şeyi olduğu gibi dümdüz söylermiş. Bir gün alıp Kadı’ya götürmüşler. Kadı sormuş “Sen Mevlana’ya Tanrı diyormuşsun, doğru mu?” diye. Süryanos da demiş ki “Yalan söylüyorlar ben Mevlana’ya Tanrı demedim, Tanrı’yı yaratandır dedim. Tanrı ben’im, ama bunu yıllardır bilmiyordum, bana tanrı olduğumu Mevlana öğretti…” demiş. Süryanos’un bu sözlerinden sonra iyice delirdi diye serbest bırakmışlar. O da soluğu Mevlana’nın yanında almış ve olanları anlatmış. Mevlana da demiş ki “Kadı’ya deseydin, yazıklar olsun sana, eğer sen de Tanrı olamadıysan.”

--

--

Gülhan Adışen
Türkçe Yayın

İstanbul University Museum Management Master Project Developer İnsta: @lazutpuskulu