Afyon Gerçeği

B.L.
Türkçe Yayın
Published in
2 min readAug 14, 2019

Aklına, fikrine, kalbine, mantığına çok güvendiğim bir arkadaşım var; Yozgatlı. Kendi oradan hem fiziken hem de zihnen kopalı ve sınırların dışına çıkalı çok uzun zaman olmuş ama nihayetinde nüfus cüzdanında hâlâ kütük Yozgat. Üstelik annesi, babası, amcası, halası ve bilimum akrabası halen orada. Haliyle bu durum, arkadaşımın hayatındaki bazı kararlarında etkisini gösteriyor ve arkadaşım bunun nasıl kaçınılmaz olduğunu şu cümleyle özetliyor: “Benim bir Yozgat gerçeğim var.”

🍃

Arkadaşımın bu sözünü duyduğumdan beri, ben de aynı cümleyi, “Benim bir Afyon gerçeğim var.” diye kullanıyorum. Nihayetinde, hayatımda “Artık yeter!” dediğim hemen hemen tüm şartlarımı değiştirebilmiş biriyim ancak “Memleket nere?” sorusunun bir tane cevabı var ve kendimi yeniden doğuramam… Haliyle, kabulleniş lazım bu yüzden diyorum ki “Benim bir Afyon ve taşra gerçeğim var.”

🍃

Ben taşralıyım. Bugün Quick China’da şarap içip, suşi yesem de; yıllarca anneanne keşkeğini yer sofrasında yemiş (hatta olsa da yine yesek!) biriyim. Tıpkı Afyon gibiyim aslında. Doğu’da desen değil, Batı’da desen değil, öyle ortada bir yer işte. Kağıt üstünde Ege bölgesinde ama ne Egeliler kabul ediyor bu durumu ne de İç Anadolu’ya daha yakın olan kültüründe bariz bir Egelilik var. Deniz kenarından fersah fersah uzak olması bir yana, yemek kültürü bile Ege’yle alâkasız! Afyon’da etsiz yemek olmaz mesela. Ege’de zeytinyağlılar baş tacı edilir, bilirsiniz, ama Afyon’da öyle mi? Örneğin bizim orada “yaprak sarması ya da biber dolması” mutlaka et ve bulgur harcıyla yapılır. Pirinçli zeytinyağlı sarmaya/dolmaya bakış açımız ona verdiğimiz isimle bile çok güzel özetlenir: “Yalancı sarma/dolma.” Et yoksa içinde hakiki yemek bile değil yani!

🍃

Benim Afyon gerçeğim, Afyon’a bayılmasam da hiç bir zaman sakladığım ya da saklamak gereği duyduğum bir şey olmadı. Çok az gurur duyduğum özelliğim var ve bu onlardan biri.

“Ben taşralıyım.”

Bunu gerçekten rahatlıkla ve hatta gururla söylüyorum çünkü benden çok değil bir kuşak öncesine bakınca bile gelebildiğim yer bir başarı. Bir kuşak öncesi 15’nde gelin, 16’sında anneymiş. Hiçbir zaman doya doya “ben” diyememiş. Hep “birinin bişeyi” olmuş. Kimsesi de değil, bir şeyi… O kadar değer görmüş çünkü! Haliyle, bugün bir mesleğim ve para kazandığım bir işim olduğu için diyebilirim ki bu bir başarı çünkü hayatta sadece belli zümrelere doğuştan özel olarak sunulan bazı zihni ve psikolojik becerilere ben bir taşralı olarak zorlukla, okuya, yaza, sorgulaya sorgulaya ulaştım…

🍃

Kendi gerçekliğinden kaçmayan, onu reddetmeyen, istemese de kabul eden herkese selam olsun!

--

--

B.L.
Türkçe Yayın

A human living by the following: “We should never leave a paradigm unchallenged simply because it is dominant.”