Aliya İzzetbegoviç’i Anlamak

Selma İpek
Türkçe Yayın
Published in
4 min readSep 30, 2020
Pinterest- Aliya İzzetbegovic

Aliya İzzetbegoviç, Bağımsız Bosna Hersek’in 3 Mart 1992–14 Mart 1996 tarihleri arasında görev yapan ilk cumhurbaşkanıdır. 1992–1995 yılları arasında Hırvatistan/Sırbistan ile Bosna-Hersek arasında yaşanan, yargılama süreci yakın zamana kadar devam eden, birçok savaş suçunun işlendiği ve Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı sonrası meydana gelen en şiddetli savaş esnasında Bosna Hersek’i Aliya İzzetbegoviç yönetiyordu. Ancak Aliya İzzetbegoviç dendiğinde aklımıza sadece bir devlet başkanı veya lider gelmiyor.

Bilge Devlet Adamı Aliya İzzetbegoviç, yalnızca siyasi veya idari yönüyle değil aynı zamanda fikirleri ve düşünsel yanıyla da belleklerimize kazınmış bir kişiliktir. Özlü sözleri, entelektüel düşünce yapısı ve bunların hepsiyle birlikte güçlü İslam inancı; onu, önemli bir siyasi figür olmanın yanında ayrı bir noktaya taşımıştır.

Aliya İzzetbegoviç’i tanımlayacak ilk kelime Müslümandır. O, bir Müslümanın sahip olması gereken özellikleri hem anlatmış hem de yaşamıyla sergilemiştir. Ona göre Müslüman; İslam hakkında okumalı; üzerine düşünmeli , onu anlamalı ve İslam'ı hayatının merkezine yerleştirmelidir. İslam bir yaşayış biçimidir onun için…

Aliya İzzetbegoviç dünyaya bilgi ve hikmet penceresinden bakmıştır. Gençlik yıllarından itibaren Müslüman halkların içinde olduğu sancılı durumları kendine dert edinmiş ve yapılan yanlışların nasıl düzeltilebileceği üzerine kafa yormuştur.

Aliya, Müslüman halkların ve ülkelerin sorunlarının sebeplerini “İslam Deklarasyonu” adlı bildirisinde şu dört gerçekçi başlıkla özetlemiştir: Müslümanlar esir durumda, Müslümanlar eğitimsiz, Müslümanlar fakir ve Müslümanlar bölünmüş bir topluluk…

Ona göre bu sorunlara çözüm üretilip hayata geçirilmeden Müslüman halklar huzur ve sükuna eremeyecektir. Bilge Lider, çok genç yaşlardan itibaren bu meseleleri derinden incelemiş ve hayatının gayesi haline getirmiştir.

Aliya İzzetbegoviç bir düşünce adamıdır; bir politikacıdır, vatanına tutkundur, idealisttir ve en önemlisi İslam'a aşık bir Müslümandır. O dini ve vatanı uğruna mücadelesini sürdürürken asla şiddet yoluna sapmamıştır.

Uluslararası hukuk kurallarının ve insan haklarının dünya ülkelerinin gözü önünde hiçe sayıldığı, yıllarca süren soykırım döneminde halkını asla kin ve nefrete yönlendirmemiştir. Aliya İzzetbegoviç; bıkmadan usanmadan, uluslararası diplomasi yollarının tümünü tüketerek ülkesinin içinde olduğu zor koşulları dünyaya anlatmaya gayret etmiştir.

1990’lı yılların modern dünyasında! toplama kamplarına konulan Boşnaklar, dünyanın gözü önünde Sırpların vahşi saldırılarına maruz kalmış buna rağmen bu halk asla vahşileşmemiştir. İşte bunun mimarı Aliya İzzetbegoviç’tir.

Çünkü Müslüman aslında budur! Medeniyetler çatışması tezinin zeminini hazırlayan 9/11 olaylarının ardından batı dünyasının yarattığı algının aksine Müslüman şiddete hevesli değildir, haklarına tecavüz edilmedikçe bir savaşa girmeyecektir ve kan dökmeyecektir.

İslam Konferansı Örgütü’nün 1994 yılındaki toplantısında yaptığı konuşmada Aliya İzzetbegoviç ülkesini şöyle anlatmıştır;

“Bosna; İslam dünyasının batıya doğru son, batıdan doğuya karşı ise ilk kapısıdır. Bu, iyi insanların yaşadığı güzel bir ülkedir. 15. asırda Fatih Sultan Mehmed Bosna’ya ilk defa geldiğinde o zamanki Boşnaklarla karşılaştığında ‘Bu insan türünün en güzel kaynağıdır’ demiştir.”

Bu sözler gerçeği o kadar yansıtıyor ki… Gerçekten bugün o coğrafyaya giden biri; Bosna Hersek’ten döndüğünde orayı, insanlarının ve coğrafyasının güzelliğiyle hatırlayacak ve en kısa zamanda yeniden gitmek isteyecektir. Boşnak halkı İslam'ı en güzel temsil eden haklardan biridir…

1994 yılında SDA Parti Toplantısında yaptığı konuşmasında Aliya İzzetbegoviç şunları söylemiştir;

“Birkaç gün evvel uçakta iken bakıyordum ve Vlakova (Saraybosna yakınlarında bir mezarlık) Çetnikler tarafından yok edilmiş olduğunu fark ettim. Arabayla şehrimize doğru giderken ise bizim tarafta bulunan Ortodoks Mezarlığının tamamen sağlam olduğunu gördüm. Allah’a şükür öyle de olmalıdır. Bizler barbar değiliz!”

1990’lı yıllarda Avrupa’nın ortasında kendilerini medeni olarak tanımlayan bazı halklar tarafından sırf dini inançları sebebiyle bağımsızlığına tecavüz edilen bir halka soykırım uygulanırken Müslüman bir lider böyle konuşmaktadır. İşte bu sözler gerçek Müslümanın güzel sözleridir.

Bosna Hersek Devlet Gününde 1991 yılında Bilge Lider şöyle demiştir; “İstediğin isme sahip olabilirsin, istediğin dine inanabilirsin ancak insan olman gerekir. Yaşamalı ve diğerlerinin yaşamasına da izin vermelisin.”

Şiddete karşıdır Aliya İzzetbegoviç ama ülkesinin bağımsızlığı ve bölünmezliği uğruna savaşmaktan da geri kalmamıştır. Çünkü hakiki Müslüman, cesur ve azimlidir. Bosna Hersek Meclisinde 1991 yılında Bosna kasabı olarak bilinen savaş suçlusu Radovan Karadzic’in yüzüne bakarak;

“ Bizi yok etmekle tehdit ediyorlar ama bilsinler ki Müslümanlar yok olmayacaktır. Bu, benim Karadzic’e mesajımdır.” diyerek kararlığını göstermiş bir bilge liderdir Aliya İzzetbegoviç…

https://youtu.be/WjBPMms-Kf8

1991 yılında bir başka toplantıda yaptığı konuşmadaki şu sözleri kararlılık, azim ve liderliğinin en güzel göstergesidir;

“ Esir mi yoksa özgür mü olmak istiyorsunuz? Büyük Allah’a yemin ederiz ki köle olmayacağız!”

Aliya İzzetbegoviç’in bugün hala sevgi, saygı ve özlemle anılmasının bir diğer sebebi ise söylem ve eylemlerinin uyum taşımasıdır. Aktif siyasete girdiğinde ülkesinde tanınan, bilinen bir entelektüeldir. Kitapları ve makaleleri Boşnaklarca okunmaktadır.

Bilge Lider, devlet başkanı olmadan önce iki kere düşünceleri sebebiyle yargılanmış ve yıllarca hapiste kalmıştır. Sanık olarak mahkemede kendini savunurken de devlet başkanı olarak dünya önünde ülkesini savunurken de aynı insandır Aliya…

O hiç bir zaman düşüncelerinden ve inandıklarından taviz vermemiş, zamana ve mekâna göre şekil almamıştır. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde herkesin kadehlerini havaya kaldırdığı anda su dolu olan kadehe bile elini sürmeyecek kadar dini inançlarına bağlı bir Müslüman, savaş sırasında ülkesine dünya müzisyenlerini çağırarak konser vermelerini isteyecek kadar entelektüeldir.

Her inanca, her cana saygısı vardır; istediği ve hayal ettiği şey yalnızca bağımsız ve özgür Bosna’sıdır. Utanç duyulacak o savaş yıllarında Sırpların, Avrupa’nın hatta dünyanın çeşitli coğrafyalarının liderleri tarih sahnesinden gelip geçmiştir. Bir tek Aliya İzzetbegoviç, zamansız ve mekansız olarak hatırlanacaktır.

Acı yerleşmiş yüzündeki naif gülümseyişi, mütevazı yaşayışı, değerleri, Müslümanlara hatırlattığı değerler ve unutulmaz sözleri ile Aliya İzzetbegoviç daima anılacak, daima yaşatılacaktır. Bilge Liderin her daim hatırlanması ve düstur edinilmesi gereken sözlerinden birkaçı ile yazımı noktalarken kendisini bir kez daha rahmet ve sevgiyle anıyorum.

Savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir.

En kötü kombinasyon boş bir ruh ile dolu bir midedir.

Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacaktır.

Kur’an ve İslam sadece hocalara bırakılmayacak kadar değerlidir.

Olduğunuz gibi kalın. Dininizi milliyetinizi koruyun. Kimliğinizi kaybetmenin bedeli köleliktir!

Yazılarımı beğendiyseniz alkışlayabilirsiniz (50 alkış mümkün:) ve sosyal medya sayfalarınızdan sizler de paylaşabilirsiniz. Sevgilerimle, iyi okumalar… S.İ.

--

--

Selma İpek
Türkçe Yayın

Politics and Social Science PhD Student / Writer on Medıum / Accounts:Instagram 👉🏻ipek_selma_