Almanya’da Bir Şato! Drachenburg, Bonn

M.Cagatay TÜRK
Türkçe Yayın
Published in
4 min readJul 29, 2020

Bu yazımda sizlere, Almanya’nın görenleri kendine aşık eden muhteşem şatosu ve benim de seyahat listemin ikinci sırasında bulunan Schloss Drachenburg’u tanıtacağım. Bu muhteşem kale bir zamanlar Almanya’nın başkentliğini yapan Bonn şehrine yaklaşık 20 dakikalık mesafede olan Königswinter isimli küçük ve şirin bir kasabada bulunuyor.

İlk gezimden farklı olarak bu sefer trenle seyahat etmeyi tercih ettim. Düsseldorf Tren İstasyonu’nda (Hauptbahnhof) başlayan yolculuğum Bonn’da yaptığım aktarma ile devam etti ve Konigswinter’de son buldu. Bonn’dan Königswinter’e doğru hareket eden trenimin penceresinden Ren Nehri’nin karşısında bulunan Schloss Drachenburg’un tüm ihtişamıyla beni selamladığını farkettiğimde keyifli bir gezinin beni beklediğini anlamıştım.

Königswinter’den sonra Schloss Drachenburg’a ulaşmanın iki alternatifi var. İsterseniz şatoya ve şatonun da inşa edildiği tepenin zirvesinde bulunan seyir terasına, nostaljik füniküler tramvayla ya da yürüyerek ulaşabilirsiniz. Ben yürümeyi tercih ettim ve hafif yorgunlukla birlikte tercihimde ne derece isabetli olduğuma günün sonunda kanaat getirdim. İsteyen 10€ karşılığında füniküleri kullanarak da Schloss’a ulaşabilir ama bunu yaparak kaybedeceğiniz tek şeyin 10€ olmayacağına sizi temin edebilirim. Eğer yorgunluğu göze alıp yürürseniz, güzergâhınız üzerindeki doğal dokuyla bütünleşmiş geleneksel Alman Mimarisi örneklerinden de nasibinize düşen güzelliği hafıza defterinize kaydetme şansını yakalamış olacaksınız.

Ortaçağ mimarisine öykünülerek 19. asrın ikinci yarısında inşa edilen ve Ren Vadisi’ne hâkim bir tepeden bakan ve dolayısıyla harikulade bir manzaraya sahip olan Schloss Drachenburg, araziyle bütünleşen yapısıyla ziyaretçilerini kendisine hayran bırakan bir Şato. Schloss Drachenburg; Türkçe’ye ‘’Ejderhalar Kalesi’’ olarak tercüme edilebilir. İsminde de anlaşılacağı üzere bu muhteşem ve muazzam tarihî yapıt, çok uzaklardan görülebilen bir azamete sahip.

Yaklaşık yirmi dakika süren keyifli patika yolculuğumuz sonunda Drachenburg’un giriş kapısına ulaştığımızda şato henüz ziyarete açılmamıştı. Açılış saatini beklediğimiz sırada, bizim şatoya ulaşmak için kullandığımız patikanın tepeye doğru uzandığını ve patika üzerindeki belirgin bir insan kalabalığı olduğunu farkettik. Bu kadar insanın, takip ettiği yolun sonunda görülmeye değer şeyler olabileceği ihtimaline karşı biz de insanların peşi sıra tırmanışa geçtik. Ejderha Kayalıkları isminin hakkını veren bu yer, ürpertici olduğu kadar büyüleyici bir intiba uyandırdı bende. Şatoyu, Ren Nehri ile Vadisi’ni ve Bonn’u içine alan panoramik bir manzara eşliğinde nihayet zirveye ulaştık. Patika boyunca farklı açılardan izleme imkânı bulduğumuz manzara; zirvede, zirve noktasına ulaştı. Uzun bir süre bu baş döndürücü manzarayı seyretmekten kendimi alamadım. Bu zirve noktada kahve içip bir şeyler yiyebileceğiniz bir kaç tane kafe ve restoran var. Buraya kadar gelmişken dünyanın en güzel manzaralarından birisini seyrederken kahve ya da başka bir şeyler içmeyi ihmal etmeyin.

Her ne kadar buradan ayrılmak istemesek de, ziyaretimizin asıl amacı olan Schloss Drachenburg’u yakından incelemek için inişe geçtik. Giriş için 7€’ya aldığımız biletle şato ziyaretimize başladık. İç ve dış mimarisindeki ayrıntılar saatlerce incelenecek cinsten. Bu konunun uzmanı olmadığım için izlenimlerimi kendime saklamayı tercih ediyorum. İçi ayrı, dışı ayrı güzellikte olan şatonun beni bunlardan ziyade etkileyen yönü sahip olduğu eşsiz manzaralarıydı. Manzaralarıydı diyorum çünkü her odasının penceresi bambaşka bir manzaraya açılıyor; her avlusu ve seyir terası diğerinden daha farklı bir güzelliği farketmenize olanak sağlıyor.

Şatonun gezilmesi bir saatten biraz daha fazla zamanımızı aldı. Burada rehberlik hizmetinin olmadığını söylemeden geçemeyeceğim. Belki şato hakkında etraflı bilgiye sahip olamıyorsunuz ama; yavaş yavaş, sindire sindire gezinizi yapabilir ve şimdiye kadar burada yaşamış insanları ve yaşadıkları dönemi tahayyül edebilirsiniz. İkinci seçeneği her durumda birincisine tercih etmişimdir, ne de olsa zamanımızda bilgiye ulaşmak o kadar da zor değil.

Şatonun içinde harika bir kafe var. Size tavsiyem burada bir yorgunluk kahvesi içmeyi unutmayın! Harikulade manzara eşliğinde yudumladığımız kahveden sonra, bizim yorgunluğumuzdan eser kalmamıştı desem abartmış olmam.

Ayrıca muhteşem manzarası ile harika bir arka fon yakalayacağınız bu masalsı şatoda, bolca fotoğraf çektirmekte sizi çok mutlu edecektir.

Temmuz 2020 Düsseldorf, Almanya.

--

--

M.Cagatay TÜRK
Türkçe Yayın

✈️ A traveller with memories from 52 countries (so far) and passion for books, politics, economy and cryptocurrencies. Currently 📍Dusseldorf, Germany🇩🇪