Altın Oranın Gizemi
Beğeninin elbette bir normu var ve size onu vermeyi vaat ediyorum.
Adına romanlar yazılan “Fi” (Φ) sayısının hayatımızı nasıl etkilediğini bilemezsiniz. 1,618’e eşit kabul edebileceğimiz bu sayıya nesnelerin ölçüleri ne kadar yaklaşırsa, o kadar beğeniyoruz. Televizyonun 4:3 ekran oranından 16:9’a geçmesi altın orana yaklaşma sevdasından mesela. Farkında değiliz ama, cüzdanımızdaki banka kartları altın orana sahip. Kibrit kutuları da öyle. Cep telefonları altın orana yaklaştıkça bizi daha çok cezbediyor.
Aslında geçmişi MÖ 300 yıllarına dayanan altın oranın gizemli ama bir o kadar da kolay bulunan bir sayı dizisi var. Rakamları kendisinden öncekiler ile toplayın, altın orana ulaşacaksınız! Yani 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765… şeklinde giden bir sayı dizisi yaratın. 89’u 55’e böldüğünüzde 1,618’i elde edeceksiniz ve ondan sonraki her sayı öncekine bölündüğünde altın oran küsuratları ile daha da mükemmelleşecek.
Bu karekökü 0,618 iken karesi 2,618 olan büyüleyici sayı Leonardo da Vinci’yi çok etkilemiştir. Büyük usta altın oranı doğada var olan her nesnede aramış, bulamadığında ise yeniden tasarlamıştır. Leonardo da Vinci’nin eserlerindeki mükemmelliğin sırrı aslında altın oranda gizlidir. Mona Lisa ve Vitrivius Adamı çalışmalarını o nedenle herkes beğenir.
Bu durumda insanların ölçülerinde de var olan altın oranı biraz açalım. Mesela alt dudağımız ile çenemiz arasındaki mesafenin, üst dudağımız ile burnumuz arasındaki mesafeye oranı 1,618 ise herkese güzel görünürüz. Kaşlarımızın iki ucu arasındaki mesafe ile dudak ölçümüz arasındaki oran bizi evrensel normlarda beğenilen birisi yapar. Türkiye’de Beren Saat, Fahriye Evcen, dünyada Kim Kardashian, Amber Heard onun için herkese güzel görünür.
Vücudumuzda da altın oran vardır. Örneğin dirseğimizden parmak uçlarımıza kadar olan ön kolumuz ile omzumuza kadar olan üst kolumuz arasındaki mesafelerin oranı 1,618 ise güzeldir. Göbek deliğimizin altında kalan yüksekliğimizin, başımızın tepe noktasına olan yüksekliğe oranı, vücudumuzun görüntüsünün diğer kişiler tarafından ne kadar “orantılı” göründüğü hakkında bilgi verir.
İnsanlara evrensel normlarda hoş gelen her şey altın orana sahiptir. Karşı cins ile alakalı olarak değer yargılarımıza göre değişen tercihlerimizin de altın orana dayanan gizemli bir sebebi var. Çocuklarımızı bu orana taşıyacak olan karşı cins ilgimizi daha fazla çekiyor. O nedenle kimimize güzel veya yakışıklı görünen birisi diğerine öyle gelmiyor. Bilinç altımız bizi hep altın orana ulaşmaya itiyor, tercihlerimizi etkiliyor. İnsanoğlunun sırrı işte bu oranda yatıyor.