Amaçsız Yaşamak
‘’Ve o kimseler ki, onlar boş şeylerden (boş söz ve işlerden) yüz çeviricidirler.’’ (Mü’minûn Sûresi/3)
İnsanoğlu ömür sermayesini kırılacak cam parçalarına ayırıp hebâ ediyor! Mâlâyâni olarak nitelendirilen âhiretine de dünyasına da faydası olmayan söz ve/veya fiillerle tükenip gidiyor. Kıymetli şâir Sa’dî-i Şîrâzî’nin de dediği gibi;
ömr-i girân-mâye der in sarf şûd
tâ çi puşem şitâ, çi horem sayf
(değerli ömür “kışın ne giyeceğim?”, “yazın ne yiyeceğim?” derken sarf oldu, gitti.)
“Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, müslümanlığının güzelliğindendir.” (Tirmizî, Zühd, 11)
Vakti zamanında bir padişah, ülkesinin en hünerli sanatkârlarını sarayında ağırlamak istemiş. En hünerli sanatkâra 5 kese altın vaat etmiş padişah, her bir yöreden yüzlerce sanatkâr icabet etmiş bu davete, herkesin ayrı bir hüneri varmış, ancak biri varmış ki o güne dek eşi benzeri görülmemiş bir yetenek sahibiymiş, iğne deliğinden bir ipi, bir atışta 10 metreden geçirebiliyormuş, hüner gösterme günü gelmiş.. Padişah divanında adam geçmiş karşıya, iğneyi 10 metre ötede tutmuşlar, adam on metre beride, deliği nişanlamış, ipliği atmış, iplik iğne deliğinden bir seferde geçmiş.
Padişah çok şaşırmış adamın bu yeteneğine, yanına çağırmış ve bu beceriye nasıl sahip olduğunu sormuş, adam padişahın takdirini kazanma hevesi ile “ta evvelden beri çok çalıştım hükümdarım! iğne deliğinden ipliği 10 metreden geçirebilmek için, çocukluktan beri gecemi gündüzüme katarak çok çalıştım.” demiş.
Padişah emir vermiş adamlarına; “Tez bu yiğide 5 kese altın verile!” demiş. Adam çok sevinmiş sevinmesine ama padişahın devam eden sözüyle, sevinci kursağında kalmış; “Sonra da, sırtına 50 kırbaç vurula!” demiş padişah hiddetle, adamın korkudan dili tutulmuş. Konuşamıyormuş da “neden bu ceza?” diyen gözlerle padişaha bakıyormuş. Padişah demiş ki: “Söz verdiğim için, bu becerin sebebiyle, sana 5 kese altını veriyorum. Bu yaptığın ne sana, ne de insanlığa yarar sağlar. Gereksiz ve faydasız bir beceri geliştirmek için, boşa vaktini tüketmişsin. Sırtına 50 kırbaç cezası da bunun için!” demiş..
Cümlenin maksûdu bir ammâ rivâyet muhtelif gereğince bu tarz menkıbeler farklı kişiler, zamanlar, olaylar vs. üzerinden anlatılır. Önemli olan ise verilmek istenen hikmet dersidir.
İşte böyle dostlar bir kısım insanlar mâlâyâni bir surette hakiki vazifelerini ve lüzumlu işlerini bırakıp kendisine vazife olmayan söz ve/veya fiillerle akıllarını geveze, ruhlarını sersem etmişler.. Bize düşen bâkî elmas parçalarını, kırılıp gidecek cam parçalarına değişmemek olmalı.. Geçip giden vaktin tekrar gelmeyeceğini bilip, son günü bugün bilerek vaktimizi israf etmemeliyiz. Sağlıcakla kalınız..
“Elbette en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyani şeylerle ömrünü telef etmesin. Kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin. Selâmetle kabir kapısını açıp saâdet-i ebediyeye girsin.”