Anksiyete Mi? Hadi Oradan!

Çağla Hezer
Türkçe Yayın
Published in
5 min readDec 24, 2019

“O an ölüyorum sandım. Nefes almakta zorlanıyordum. Muhtemelen kalp krizi falan geçiriyor olmalıydım. Başım inanılmaz dönüyordu. Korkudan kitlenmiştim. İlk defa böyle bir şey oluyordu, hemen bir doktora görünmem gerekiyordu. Neyse ki 20–25 dakika sonra kendime gelmeye başladım. “Ne oldu bana böyle? Kalp krizi değilse neydi bu? Beynimde tümör mü var? Hasta mıyım ben? Kesin ciddi bir şey var! Başka bir açıklaması olamaz. Bana hiç böyle olmazdı çünkü ben şuana kadar gayet sağlıklıydım. Bir daha olursa kesinlikle doktora gideceğim.”

Tüm bunları yaşadığımda anksiyetem bana merhaba demişti. O gün kalp krizi kılığına girmişti, kimi günler tümör kılığında kimi günler ise beyin kanaması… 2013 yılından beri yolculuğumda benimle birlikte, hedeflerimize birlikte ilerliyoruz. İlk zamanlarda her gün atak geçirmeye başladım. Daha sonra bu ataklar sonrasında gerçekten hasta olduğuma inandım. Her akşam, saatin bir önemi olmaksızın kendimi geceleri acile gündüzleri polikliniğe atıyordum. Her gittiğimde aynı cevap, hiçbir şeyin yok gayet sağlıklısın! Nasıl olur diyordum, ölümün eşiğine gelmişçesine acı çekiyorum nasıl bir şey olmaz? Bu seferde bir level daha atlayıp, doktorların hastalığımı bulamadığına inanmaya başlamıştım. O zamanlar hem çalışıyor hem de üniversite okuyordum. Hayatım şu şekilde ilerliyordu; işe git, çık okula git, çık eve git atak geçir doktora git…

Bir müddet sonra acillere dâhiliye gitmek yerine psikoloğa gitmeye karar verdim. Psikolog da beni psikiyatra yönlendirdi. Doktor derdimi daha dinlemeden bana verdi antidepresanı… Aynı dönem içinde Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birinde staj yapıyordum. Stajımı yaparken bu ilaçları kullanmak işkence haline gelmeye başlamıştı. İfadesiz, duygusuz bir şekilde işe gidiyordum. Sürekli uyku halindeydim. Daha bir depresif olmuştum. Bitkin olmaktan atak geçiremiyordum zaten. Yani atak geçirmemek için böyle mi olmak gerekiyordu? Derken, bu duruma başkaldırdım. “Hayır, ben hayatımı bu ilaçlar devam ettirmek istemiyorum” dedim. İlaçları bıraktım. Kendime gelmem 1 haftayı buldu. Tabii akabinde ataklarda gelmeye başladı.

Anksiyete de benim için yeni bir dönemin başlangıcını yaşatan olay bir yaz tatilinde oldu. Her şey güzel giderken otelin amfisinde gösteri izlemeye gitmiştim. Gösteri, akrobasi ateş gösterisiydi. Havada rahatsız edici bir ispirto kokusu vardı. Arkada gergin bir müzik çalıyordu. Yavaş yavaş kan dolaşımımın hızlandığını hissettim. Kalbim sıkışmaya başladı. Hemen oradan kalktım. Doktor istedim. Otelin doktoru bir saat önce çıktı dediler. Doktor olmadığını duyunca daha kötü oldum çünkü otel şehir merkezine 45 km uzaktaydı. Ambulans çağırın dedim. Olduğum yere düştüm ve baygın bir şekilde ağlıyordum. Ambulans 30 dakika sonra geldi. Sağlık görevlisi, zaten muayeden sonra bir panik bozukluk krizi geçirdiğimi anladı. Ben ısrarla sakinleştirici serum vermesini istiyordum. O da “sana serum vermem imkânsız, bu şekilde devam edersen morfine kadar ilerler bu durum dedi” Hemen eline bir eldiven aldı ve bana uzattı. “Al bunu ağzınla burnunu kapat ve kendi nefesini solumaya çalış. Vücudun fazla oksijen alımı yapıyor ve kan dolaşımını hızlandırıyor. Dolayısıyla kalbin daha hızlı atıyor. Fazla oksijeni dışarıya atmamız lazım” dedi. Haklıydı… (Bu yazım ona ulaşıyorsa kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.) İşe yarıyordu. Bu bilgi ve teknik benim bu hastalığı keşfetmemi sağladı. O gün bugündür bu hastalıkla ilgili kendime iyi gelen birçok teknik geliştirdim. Şimdi bu teknikleri sizlerle paylaşacağım.

OKSİJENİ DIŞARI AT

Evet, yukarıdaki tekniği illaki bir eldiven ile yapmanız gerekmiyor. Ben genelde evde en kolay ulaşabileceğim buzdolabı poşetini kullanıyorum. Çok uzun tutmamakla beraber (ki zaten uzun tutmanıza gerek kalmayacak) sakin ve doğru bir nefes tekniği ile vücudunuzun fazla oksijen alımını eski haline getirmelisiniz. Bu durum sonucunda, kan dolaşımınız normale dönecek ve kalp atışlarınız normal seyrinde devam edecek.

SODA

Deneyimlediğim kadarıyla anksiyetemi, bilinçaltım ve mide problemlerim baskılıyordu. Çünkü ya bilinçaltım devreye girdiğinde ya da midemdeki asitlenme sonucunda ortaya çıkıyordu. Midem de asit biriktiğini de bir anksiyete krizi sonucu gittiğim genel cerrahtan öğrenmiştim. Bu durumda ben sebep gözetmeksizin atak sırasında soda içiyorum. Bu durum yaşadığım 30 dakika süren atak süresini 10 dakikaya indiriyor. Hem de her seferinde!

TELKİN

Bu yöntemi birçok yerde görebilirsiniz. Bazı psikologlarında uyguladığı bir metottur. Ayna karşısında telkin… Ben bunu genelde, gözlerimi kapatıp zihnime odaklanarak yapıyorum. Beynime komut vermeye çalışıyorum. Mesela;

- İyisin, sakinleş.

- Daha öncede yaşadın ama hiçbir şey olmadı.

- Şuan gayet sağlıklısın, aslında bir şeyin yok.

Gerçekten zihnime odaklandığımda bu telkinlerin son derece mucizevi sonuçlar yarattığını gözlerimle gördüm.

İLK YARDIM EĞİTİMİ ALIN

İlk yardım kursuna gittiğimde kendime daha önce neden bunu yapmadığımı sordum. Çünkü o kadar olumlu değdi ki anksiyeteme hayatımda yaptığım en doğru hareketlerden biri şüphesiz ki. Sadece ilk yardım öğrenmiş olmuyorsunuz aynı zamanda kendi bedeninizi, yaşamsal fonksiyonlarınızın nasıl işlediğine dair bilinçlenmiş oluyorsunuz. Atak sırasında daha sakin kalabiliyorsunuz. Çünkü ne yapmanız gerektiğinin farkına varmış oluyorsunuz.

OLUMLU OTOMATİK DÜŞÜNCE

İşte bilinçaltı kavramı burada devreye giriyor. Üzgünüm ama eğer anksiyeteniz varsa bilinçaltınız muhtemelen durmadan otomatik olumsuz düşünce üretiyor. O an hiçbir şeyiniz olmasa bile bilinçaltınız devreye girdiğinde orada yatan düşünce ne ise onu yansıtıyor. İyi haber; otomatik negatif düşünceleri pozitife çevirebilirsiniz. Bu ayrı bir yazının konusu çünkü birden çok metot var. Ama anksiyete de en hızlı sonuç alabileceğiniz yöntem boş zihninizde her gün olumlama yapmaktır. Bu telkinden farklı olarak, daha uzun süreçte sonuç alacağınız bir durumdur. Telkini daha çok anlık, atak sırasında kullanıyorum. Bu dönüşme dediğimiz olay, komple düşünce sistemini değiştirmeye çalışmaktır. Size en yakın zamanda bu konu hakkında bir yazı yayınlayacağım.

SICAK SU TORBASI

Atak sırasında sıcak su torbasını kullanmak sakinleşmeme fayda sağlamaktadır. Sadece atak sırasında değil gergin hissettiğim her an bunu yapmaya çalışırım.

Son olarak bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum. Anksiyete problemleri yaşayan herkesin okumasını şiddetle tavsiye ediyorum. Dr. David D.Burns — “PANİK ATAKTA İLAÇSIZ YENİ ANKSİYETE TERAPİSİ LE HAYATINIZ DEĞİŞEBİLİR”

Bu arada, umarsızca tanı koymadan beyni uyuşturan ilaçları yazan doktorlara karşı, ben anksiyete ataklarımı kendi tecrübelerim sonucu geliştirdiğim teknikler ile yendim. Sizde yenebilirsiniz. Anksiyete bir düşünce rahatsızlığıdır. Düşünceni değiştir, kendini iyileştir!

--

--

Çağla Hezer
Türkçe Yayın

“They told me I was a wild and dangerous woman. I am telling the facts. The facts are also wild and dangerous