Aykırı
Bazen cümlelerinizden çok söyleme biçiminiz etkiler insanları. Zira bu kadar hızlı bir zamanda insanlar sizi idrak etmekten ziyade; sesiniz, görüntünüz, mimik ve tonlamalarınızla sizi değerlendirmeye yöneltilmiş bir idraki düzeye sahipler.
Genele mukabil olarak bu durum; ince düşünen ve mana çerçevesinde düşüncelerini şekillendiren insanların hayatında anlamsızlık duygusuna sebebiyet veriyor. Her ne kadar bir savunma mekanizması olarak düşüncelerden uzaklaşmak için bir şeyleri dinlese, izlese, yapsa veya hiçbir şey yapmadan öyle dursa dahi derin düşünen insan bu duygudan kaçamıyor. İnsanın uyurken dahi beyninin çalıştığını göz önünde bulundurarak meseleye baktığımızda; uyumanın da anlamsızlıktan kaçış için bir yeterliliğe sahip olamadığını görüyoruz.
Mananın kıymetsiz bir duruma düşmesi anlamsızlık duygusuna, bu durum ise uzayan süre zarfında bireyin soyutlanmasına sebep oluyor. İçinde yer aldığı duruma bakılarak uyumsuz hale gelen bu kişilerin yaşayacağı iki senaryo var; karakteri zayıf olanlar silikleşerek intihara sürüklenirken, karakteri güçlü gelenler ise aykırı bir tutum geliştirerek güçlenip manayı dikte edebilecekleri yeterliliklere ulaşabiliyorlar.
Tarihe bakın; kendi düşüncelerinin peşinden giden güçlü kişilikler gündemde olmuştur hep. Neden? Çünkü insanların mücadeleci ruhunu temsil etmeye yeten karaktere münhasır bir duruşları olduğu için. Burada bunları ifade etmemin sebebi dile getirme sebebim ise bir durum değerlendirmenin ötesinde aykırı bireylerin sayısında artış gözlemlemeye olan isteğimden kaynaklanıyor. Yoksa fabrikalarda üretilen makinelerden hiçbir farkımız kalmayacak, kaldı ki onların her birinin ayrı ayrı üretimlerine göre seri numaraları var.
Seri numarası ile değil de Tomris veya Çağrı olarak anılmak daha hoş olur değil mi? Kesinlikle!
