Büyüyünce Ne Olmak İstiyorsun?

Arda Korkmaz
Türkçe Yayın
Published in
5 min readOct 4, 2020

Küçükken misafirliklerde, biraz büyüyünce okullarda, biraz daha yaş aldıktan sonra ise mülakatlarda sık sık karşılaştığımız o meşhur soru. Hatta 6 yaşındayken doktor olmak istiyorsanız çevreniz ajans niyetine çocuğumuz doktor olmak istiyor diye boy boy reklamlarınızı yapmıştır. Çocuğumuz okusun da büyük adam olsun anlayışı yurdum insanının ebeveynlik mottosuydu. Hatta biraz daha geniş bakarsak, Dünya Savaşları’na şahit olmuş neslin büyüteceği çocuklara; idealizmden, gelirden önce emniyeti telkin etmesi pek de şaşırtacak bir durum değil. Bütün Dünya’da devlette çalışmanın ayrıcalıklı, güvenli olduğu hissiyatı varken bizim topraklarda da böyle olması olağan(dı).

Peki şimdi kaç çocuktan bu soruya devlet memuru cevabı alıyoruz? Veya şöyle bakalım; kaç aile çocuğumuz memur oldu diye etrafına caka satar? İçinde bulunduğumuz dönemde o telkinlerle büyüyen bireyler artık ebeveyn safhasında ve benim çocuğum ne olmak istiyorsa olsun yeter ki işinde mutlu olsun mottosuna sahip.

Peki siz küçükken, sorulduğunda ne olmak istiyordunuz?

iconicbestiary@freepik

Öğretmen, doktor, mühendis, itfaiyeci, basketbolcu, ressam…

Her 20 yılda bir, bu cevapların yarısından fazlasının değiştiği ve değişeceği aşikar. 8 yaşındaki bir çocuk neden bir şey olmak ister? Hayal gücünde o oyuncakları uçak görüyorsa pilot olmayı düşünür,bir diğeri ablası öğretmense onu rol model alır, öğretmen olmayı düşünür, 12 dev adam şarkısını duyarsa basketbolcu olmayı düşünür. Yani her biri, hayal güçlerindeki kahramanlarını, gerçek hayattaki rol modelleriyle harmanladıktan sonra kendi dünyalarına uyarlayıp oynamaya başlar. Mimar olmak istiyorum çünkü o işte iyi para var ya da geleceğin mesleği olacak demez. İnsanların içinde mutlu anılar biriktirdiği, çatısında bacası tüterken çizip boyadığı evleri, büyüyünce gerçekten yuva olarak tasarlamayı hayal eder.

Peki ya o kahramanlar değişmeye başladıysa?

https://www.gamewatcher.com/news/spider-man-ps4-pc
Spiderman’in Instagram hesabı olsaydı, böyle bir selfie ne kadar etkileşim alırdı acaba?

Bugün parkta karşılaştığımız bir ufaklığa büyüyünce ne olmak istiyorsun diye sorarsak, Youtuber diyebilir. Bu cevabı aldığınız an aklınıza neler gelir şöyle bir düşünün. Onlar öyle diyor da çevresindekiler, ol tabi ama önce okulunu oku mesleğini eline al daha sonra Youtuber da olursun diyip duruyorlar. Mesleğini eline al derken; açıkta kalma, yarın bir gün ev/araba alacak parayı kazandıracak bir işte çalış vurgusu yaparlar. Peki o küçük bireylerin penceresinden bakarsak, izledikleri kahramanlarının ev/araba alacak paraları yok mu? Okusun da mesleğini eline alsın, iş öğrensin methodunu izleyen büyüklerinin hayal ettiği hayatları, bizim küçüklerin kahramanları halihazırda zaten yaşıyor. Diğerleri ise hayatın sürümcemesinde faturalarla, kredilerle, fırsat kovalamakla meşguller. Şimdi bizim parktaki minik, Youtuber olmayı istemekte haksız mı? E para kazan dediniz; tomarla gelir ihtimali var, ev al dediniz; saray gibi evleri var. Onların gözünde büyük insan olma kısmının ise elde ettikleri şöhretle karşılandığını varsayabiliriz. Çizgi filmle büyüyen neslin kahramanları oradaki karakterler oluyorken, tabletle ve dijital içeriklerle büyüyen kitlenin kahramanlarını o içerik üreticilerin oluşturması doğal değil mi? Hem de onların kahramanlarının kendileriyle daha fazla ortak noktası bulunuyor: Oyun oynuyorlar, arabalara biniyorlar, yemek yiyip içiyorlar, hayallerini kurdukları oyuncaklarla dolu dolu vakit geçiriyorlar. Şimdi o küçükler, bu videoları üreten içerikçilere hayran olmasın da kime olsun?

Günümüz insanı,mesleki kriterleri yanlış belirlerken üzerine bir de sosyal medyanın freni boşalmış kamyon misali gelir dengelerini yıka yıka hızla ilerlemesi üst üste gelince karmakarışık bir ekmek teknesiyle karşılaştık. Instagram’da bir fotoğraf paylaşması için binlerce lira kazananlar, dijital popülariteleri sayesinde bedavaya gezip, hizmetlerden ücretsiz yararlananlar ve daha niceleri; herkesin kazancı kendine fakat terazinin dengesini öylesine bozdular ki bu sistemin açıklarına nüfuz eden, garip garip kanaat önderleri türedi durdu.

https://9gag.com/gag/abMP57b

Çocukların kahramanı diye söze girdik fakat büyüklerin de aşağı kalır yanı pek kalmadı. Konsol oyunlarındaki hileleri andırmıyor mu? Başlarda çok zevkli, saatlerce uğraştığımız bölümleri eze eze geçip kazanıyoruz. Balonlar patlıyor, şarkılar çalıyor. Sonra makineyi kapatıp sepetteki oyuncaklara geçince unutup gidiyoruz. Artık o makine kapanmıyor, sürekli görmek istediklerimizi karşımıza çıkarması için tasarlanmış algoritmalarla, iyi/kötü, kalite farketmeksizin birtakım hileli hazlarla tatmin edilmeye maruz kalıyoruz. Küçücük zihinler de ister istemez o rengarenk dünyalara aldanıyorlar.

Aldanıyorlar çünkü bu makinenin simülasyonunda sanat, kültür, meziyet, emek rafta tozlanıyor. Vitrinin en önünde popülizmle beraber tüketim yok satıyor. Biz değil miyiz alacağımız suyu bile en çok satılanlar filtresine göre internetten sipariş eden? O yüzden rafın tozuna aldırmadan ver coşkuyu, popüler olan neyse tüket gitsin. Hayalin mi var? En çok kurulan hayaller listesinden seç, beğen, kur!

https://www.freepik.com/free-vector/star-rating-with-cursor-website-feedback-user-online_4015702.htm#page=1&query=customer%20
roserodionova@freepik

Kulağa ne kadar da saçma geliyor öyle değil mi?

Serdar Kuzuloğlu’nun bahsettiği gibi günümüz insanı şöhretle itibarı birbirine karıştırıyor. İnsanların hayatlarına bir değer katıp yaptığınız işte iyiyseniz, ihtiyaç duyanlar size saygı duyup parmakla gösteriyorsa, güveniyorsa itibar sahibi olmuşsunuzdur. Şöhrette ise bir canlı yayın kazasına sebebiyet verseniz, çizginin dışına çıkan hareketlerde bulunsanız ve arkasından birkaç tutarlı dengesizlik barındıran içerikle beraber sanal hayranlarınızın alkışları arasında çoktan yer bulabilirsiniz. İşte bundan dolayıdır ki kaliteli iş çıkarmaya çalışan içerik üreticileri, seviyeyi bayağı standartlarına indirmeye çalışıp insanların ilgisini çekenlerle yoğun bir mücadele içerisinde. Bizlerse, toprak kortta gerçekleşen bir tenis maçı misali, filenin bi tarafından diğer tarafına tek tıkla sekip duruyoruz. Toprakta oluşan izleri yani çerezleri inceleyen algoritmalarsa bize ve raket sahiplerine gelecek mücadeleler hakkında fikir veriyor.

Her yerde, herkesin dile getirdiği gibi dünya dönüşüyor, yepyeni meslekler doğuyor. Gana’dan hapşıran birine, Kanada’dan çok yaşa diye cevabın geldiği dönemde bunları kabul etmemek zaten mümkün değil fakat yediden yetmişe hayat ve meslek ideallerini popülizm kelepçesine alıştırarak sadece geleceğimizi değil, geçmişimizi de tüketiyoruz. Kolay yoldan para ve şöhret getiren her yolu mübah zanneden güruh, bu kestirmeleri ufacık zihinlere telkin edip hayallerine mürekkep karıştırıyorlar. Birkaç yıl öncesine kadar; televizyona çıkılır; internete düşülür mantığı varken artık insanlar peşi sıra internete düşmek için yarışıyor. Onlar internete düşedursun, bu teknolojinin simülasyonu yerine kitlesel üretim gücünü arkasına almayı amaçlayanlar internette yürüsün diye gencine yaşlısına akla karayı ayırt ederek el verdiğimiz günlerimiz olsun.

https://www.freepik.com/free-vector/space-fairy-tale-with-huge-whale_5902287.htm#page=1&query=kid%20dreams&position=19
vectorpouch@freepik

--

--