Başüstüne!
Hikayenin sonu bir yere varmayacak olsa da yola çoktan çıkmış gibiyim.Öyle bir şeyler yapmaya halim kalmamış da zorla arabaya konulmuş gibiyim.Arkamda şehirler, yollar, duraklar, istasyonlar, insanlar kalmış ve ben öylece uzaklaşmışım.Yalnız da değilim üstelik; yanıma susarsam diye anılarımı, acıkırsam diye kalan son parça aklımı almışım.Yolun bana ayrılmış kısmına bakıyorum, kenara serilmiş organik domates ve gezen tavuk yumurtaları artık ilgimi çekmiyor.Günebakanlar deseniz zaten çoktan küsmüş.Elimde kalan son dostum kitabıma dönüyorum, satırların içinde kendime yakın, hislerime tercüman olacak, “işte buradaymış!” diyeceğim o umudu arıyorum.
“Mutluluğu dört dörtlük yaşamanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum, ama bu duyguyu hatırlayarak,anlatarak,arzulayarak geri getiremem.Onu tatmış olmak yeterli ve her şeye değer.”
Lavinia-Ursula K.Le Guin
Kapatıyorum kitabı, gözlerimi yumup mutluluğu dört dörtlük yaşadığım anıları son kez hatırlıyorum, son kez arzuluyorum, son kez içime anlatıyorum.Biliyorum ki bir çocuğun memeye aç olduğu kadar açım o anılara.Küçük parçaları birleştiriyorum, resme büyük bakmak istiyorum ama hep unutuyorum.”Bu aralar hiç doğru beslenmiyorum ondan unutuyorum heralde” diyorum.Çünkü ben onları unutmak istemiyorum ki.Babamı ilk görüşümü, annemin ilk ağlamasını, ilkokul kantinindeki kokulu kalemleri, ilk aşkımı.Sarılıyorum kaleme, çağırıyorum anıları en tozlu raflardan,en köşede kalmış kutulardan.Dalıyorum o cennet gibi görünen cehenneme.Kafamı kaldırıyorum, puslu gece; güne, kırık kaldırım taşları;pürüzsüz bi’ yola dönmüş.Yanımda aklımda kalan herkes, gidiyoruz.Nereye vardığımızı bilmeden bitiriyorum sayfaları.Unutmamam gerek diyorum.Hiç istemedim ki veda etmek bunca şeye.Onlar benden giderken veda etmediler,evet bunu hatırlıyorum.İnsan vedaları unutur mu hiç?
Nefes alıyorum. Arkama yaslanıp o arafın tadını çıkarıyorum. Ciğerlerimde kalan son kahkaha da kaybolmadan önce son kez nefes alıyorum.
Podcast| Youtube | Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular