Batan Bir Dünyada Yüzen Düşüncelere Sahip Olabilmek

Emre Peker
Türkçe Yayın
Published in
4 min readJun 7, 2022
Photo by Julia Joppien on Unsplash
  • Her şey kötü giderken hayata olumlu bakmak mümkün olabilir mi?
  • Kötüye gidişatın gün gibi açık olduğu zamanlarda iyi olacağına inanmak sağlıklı mı?
  • Yarının belirsiz olduğu ve kaygı yarattığı zamanlarda nasıl bir bakış açısı geliştirmek faydalı olur?
  • İyi olacağını düşünmeye çalışmak kendini kandırmak mıdır?

Gelin sizlerle bu sorular üzerine düşünelim. Gerçekten mümkün mü? Bu mümkün ise nasıl yapabilirim? Kısa bir yöntemi var mı?

Dünya batarken, düşüncelerim suyun yüzeyinde kalabilir mi?

Örneğin;

  • Olumlamalar yapmanın faydası olur mu?
  • Sürekli uyuşturucu etkisinde gibi “Olumlu düşünün taraftarı mı?” olmalıyız?
  • “Sevgi içimizde.” İçimizdeki sevgiyi keşfetmek bir çıkış yolu olabilir mi?

Bu yöntemler bazılarımız için komik, anlamsız gelebilir. Aslında her eylem doğru düşünce kalıbı içermediğinde anlamsızdır. İnsan eylemlerini bir kalıba, düşünce sistemine ve duygusal bir zemine oturtur. Bunu genellikle otomatik yapar. Doğduğundan bu güne, kopyaladığı ve biriktirdiği model parçalarını kullanır. Koşulların etkisi ile biraz ebeveynlerine, biraz çevresine, biraz deneyimlerine, biraz doğduğu topraklara, biraz duygusal sistemlerinin yorumladığına, biraz genetiğine, biraz da mizacına dönüşür. İnsan; bu ve daha fazla karmaşık girdilerin basit bir sonucudur. Bu nedenle eşsiz ama benzerdir. Farklı ama öngörülebilir ve yorumlanırdır.

Tüm bu birikmişliğin sonucu olarak insan kendi ile bir iç iletişimin şekli geliştirir. Hayatın yönünü belirleyen bu iç iletişimdir. İnsan ise kendi iletişim şekline odaklanmak yerine çoğunlukla yaşanan olaylara odaklanır ve hayatını etkileyenin yaşadığı olaylar olduğunu zanneder.

  • Başıma bunlar gelmeseydi böyle hissetmezdim.
  • Bana böyle davranmasa öfkelenmezdim.
  • Yöneticim beni desteklese başarılı olurdum.
  • Ebeveynlerim bana koşulsuz sevgi verseydi hayatım farklı olurdu.
  • Arkadaşlıklarım bitmesi kendimi mutlu hissederimdim.
  • Pandemi olmasa hayatım çok daha güzel olurdu.
  • Ekonomik kriz yaşanmasa, alım gücümüz düşmese hayallerime kavuşurdum.
  • Beni üzmese bu kadar yeme isteği duymaz ve yemezdim.
  • İşimi sevsem erken kalkardım.
  • Daha yakışıklı/güzel olsam … olurdu.

Eylem bir tetiklici ile başladığı için, kişinin için odak noktası bu tetikleyicilerdir. Hayatı bu şekilde yorumlar.

Hissettiklerinin ve düşüncelerinin doğru olduğunu düşüne insan hayatı nasıl görmeye başlar?

  • Dış koşulları kontrol etmeye çabalar.
  • Koşulları değiştirmek için elinden geleni yapar.
  • Değiştiremediği bir koşul olduğunda kendini, yetersiz, korku dolu, endişeli hissetme eğilimi artar.
  • Kontrol edemediğini gördüğün bir olaydan kaçma, saklanma ya da yok sayma eğilinde olmaya başlar.
  • Bazen kontrol edemeceğini bilse dahi savaşmayı seçer.
  • Tetiklecilerin yarattığı duygusal salınımlar ile oradan oraya sürüklenir.

Hayatı tetikleyiciler, olarlar üzerinden okuyan yaşayan kişi bu şekilde yaklaşır.

Peki nasıl davranmak gerekir?

Kendi iç iletişim şeklinizi değiştirmelisiniz. Tabi önce ve en zor olan bunu fark etmektir. Zordur çünkü iç sesi kendimizle aynı olarak kabul ederiz.

İç ses neden önemlidir?

Önemlidir çünkü hayatınızı belirler. İç sesin olaylara karşı takındığı tavır, olayları yorumlama şekli, kabulleri, korkuları, endişeleri, kalıpları, koşullanmışlıkları eylemleri yönlendirilir. Eylemler hayata dönüşür.

Hadi bir durum hayal edelim.

Uzun zamandır hayalini kurduğunuz şirkette uzun mülakatlar sonrası çalışmaya başladınız. 6 ay her şey yolunda gitti. Sevdiğiniz, şirkette, size uygun bir pozisyonda ve hakettiğiniz paketle çalışıyorsunuz. Her şey tam istediğiniz gibi, çok güzel gitmekte. Sonra firma pazarın küçüldüğünü, risklerin arttığını ve buna benzer gerekçeler sunarak işten çıkarmaya gidiyor. İşten çıkarılanlardan bir de sizsiniz. Ne hissedersiniz? Zihninizden hangi düşünceler geçer? İç sesiniz neler söyler?

Belki;

  • Kocaman firma bile krizden etkilendi ve işten çıkarmaya gitti. Bu krizde nasıl iş bulurum?
  • Yeterince iyi olsam beni değil de başkasını çıkarırlardı.
  • İşten çıkarılmış biri olarak iş bulmak imkansız.
  • Hadi diyelim görüşmeye gittim. Neden ayrıldığımı sorduklarında ne yanıt vereceğim?
  • Firmayı sorunun bende olmadığına nasıl inandıracağım? Bu durumda kimse beni işe almaz.
  • Zaten önceki işimden de yöneticinin Mobbing ile kısa sürede ayrılmıştım. CV’imde iki kısa süreli ayrılık sonrası bana iş vermezler.
  • Artık hayatım çok kötü. Kendimi birden bu durumun içinde buldum ve buradan uzun süre çıkamayacağım.
  • Keşke önceki işimi bırakmasaydım. Bazı zorluklar vardı ama en azından maaşım vardı. Şimdi açıkta kaldım.

Sizin iç sesiniz hangi cümleleri söyler. Hangi duygu durumu içinde olursunuz?

Bir de aynı olayı yaşamış farklı biri ise şunları söylüyor olabilir.

  • İşten çıkarılmamın nedeni firma ile ilgili. Benim yapabileceğim bir şey yok.
  • Son güne kadar bana verilen görevleri zamanında tamamladım. Elimden gelen çabayı gösterdim.
  • Kriz ortamında bile büyüyen ve çalışan arayan firmalar mutlaka vardır. O firmayı bulmaya odaklanmalıyım.
  • Böyle bir ortamda beni öne çıkaracak hangi yetenek ve tecrübeye sahibim?
  • Bu durumda iş bulabilmem için neyi farklı yapmam gerekir?
  • İşten çıkarma tecrübesini nasıl ele almam bana güç verir?

Ve en basit ve güçlü olan cümle.

  • Şimdi ne yapabilirim?

Bu davranış şekilleri olaydan bağımsızdır. Kişinin olayları anlamlandırma şekliyle ilgilidir. Olayı yorumlama şeklinin sonuçlarıdır.

  • Yorumlayan değiştiğinde olayların etkisi değişmeye başlar.
  • Yorumlayan değiştiğinde acı, kötü, aşağı düşüren olayların etkisi azalır.
  • Yorumlayan değiştiğinde iyi, faydalı, talihli olayların etkisi ve sayısı artar.
  • Yorumlayan değiştiğinde hayattan aldığı keyif, huzur değişir.

İşte bu durumda olaya değil yorumlayana odaklanmak ve yorumlayanın hangi duygu, düşünce ile olayları anlamlandırdığını bulmak, işe yaramayacan kalıpları dönüştürmek yeni ve faydalı kalıplar kullanmayı öğrenmek hayat yolculuğunda insana büyük avantajlar sağlacaktır. Olaylardan bağımsız bir tatmin, halinden memnuniyet, huzur, motivasyon insanı gülendirir.

Hayatı tatmin, halinden memnun, huzurlu, motivasyon, dolu mu yaşamak isteriniz?

Yoksa kaygı, endişe, öfkeli, mutsuz, şansız hissettiğiniz bir hayat mı?

Tercih sizin.

Her salı 20.30’da ücretsiz “Adım At” çalışmalarında buluşuyoruz. Bu akşam ki konumuz “Batan Bir Dünyada Yüzen Düşencelere Sahip Olabilmek”. Grubumuza hala üye olmadıysanız kayıt olabilirsiniz: link

Bu arada ben Emre. Profesyonel koç ve eğitmen. İnsanlara; potansiyellerini ortaya çıkarma, inanç kalıplarını keşfetme ve değiştirme, anlayış geliştirme ve farkındalık konularında yanlarında olarak destek vermekteyim.

Bugüne kadar tanışmamışsak Merhaba. Selam vermek için bile olsa benimle iletişime geçmekten çekinmeyin lütfen.

Bana mail ile ulaşmak istersen ise emre@simplimind.com adresini kullanabilirsiniz.

Görüşmek ümidiyle, sevgiler.

--

--