Ben Plüton

Yeliz gibi düşünmek

Selvi Nur Arabul
Türkçe Yayın
2 min readOct 2, 2021

--

O, arkasında bıraktıklarını pek önemsemez, unutur genelde. Kasten yapmaz bunu, bana kalırsa kişiliği budur. Şu an hayatında olan insanlara o kadar çok odaklanır ki diğerleri aklına dahi gelmez. Çünkü geride bıraktıklarıyla pek sık görüşmez, eskiler onun ilgi ihtiyacını yeterince gideremez.

O, hep merkezdedir. Arkasında bıraktığı kişileri berbat hissettirir ve gider, bir daha asla dönmemek üzere hayatından gider. Sen mi? Sen, onun yörüngesinde dönen Plüton’sun. O kadar uzaktasın, o kadar küçüksün ki… Bazen seni görmez bile, muhtemelen çok önemsizsindir. Senin, onun yörüngesinde olman, bir gezegen olup olmaman, kendini en uçta hissetmen… Bunların hiçbir anlamı yoktur onun için. Ne de olsa varlığınla yokluğun birdir. Hatıralar yad edildirse, albümler kurcalanırken fotoğraflar göze çarparsa şayet, derince bir nefes verip dudağının yarısını sola doğru kaldırmak suretiyle gülümser. Bununla yetinir. Yani en azından öyle olmasını arzularsın. Hiç değilse anılarınız konuşulsun, ara sıra fotoğraflara göz gezdirilsin…
Kendisi ne arar, ne sorar, ne de umursar. Daha kötüsü ve en acı vericisi nedir biliyor musun: Onun diğerleriyle olan mutluluğunu görmektir, umursanmadığını hissetmektir. Düşüncesizliktir bu, kalp kırmaktır bilmeden.

Seninkiyse itici bir kıskançlıktır.

Öte yandan yüce bir öğretmenliktir Yeliz’in yaptığı. Kalbi kırılan kişiye paha biçilmez bir hayat dersi vermektir. Acımasızca gelir kulağa, bana kalırsa unutulur ve verdiği acı zamanla küllenir.

İşte Yeliz böyle biridir. Bilirim ki kimseye yeterince değer vermez, kimseyi hakikaten sevmez. Dostoyevski’nin de dediği gibi: Yeliz, birini sevmenin ona ne kadar çok yakışacağını düşündüğü için sever. Yani yine kendini sever.

Yeliz’le beraberken geride bıraktıklarımızı düşünüyorum da, eminim onlar da kendilerini benim gibi hissetmişlerdir. Galiba Yeliz’in yörüngesine girmenin şartıdır bu.
Biz, eskiler şimdi ne mi olduk? Onun yanından kayıp gitmiş birkaç yıldız, hepsi bu.

Şimdi tüm bu anlattıklarımdan sonra soruyorum sana: Sen neden kendi galaksini kurmuyorsun Güneş’im?
 
Canım arkadaşım Yeliz’e kısa bir mektup. Okumasa da olur, canı sağolsun.

--

--