Bir Anneler Günü Mücadelesi ve Beyaz Karanfiller

Tuba Belbağı
Türkçe Yayın
Published in
6 min readMay 11, 2024

Özel günler gerçekten herkes için özel midir?

Özel günleri özel yapan nedir? Özel olduklarına kim, neden ve nasıl karar veriyor bu günlerin? Nasıl ortaya çıkıyor bu özel günler? Hikayeleri ne?

Ben çok hızlı yaşadığımız ve bazen an’ı yakalamakta zorlandığımız günümüzde, her bir özel günün hikayelerinden ve anlamlarından bağımsız, sevdiklerimize sevgimizi ifade etmek için güzel bir fırsat olduğuna inanıyorum. Ama sevgimizi ifade etmek için de bu özel günleri beklemeyi doğru bulmuyorum tabii. Sevdiklerimiz için kendi çabamızla oluşturduğumuz her bir özel an çok kıymetli.

Eşimiz, arkadaşlarımız, anne — babalarımız, kardeşlerimiz… Sevdiklerimizi hatırlamak, sevdiklerimizin sevgi depolarını doldurmak için beklemeli miyiz sizce bu özel günleri?

365 günden oluşan bir sene içerisinde sayısız özel gün saklı: kişilere özel, mesleklere özel, olaylara özel…

Her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü kutlanan Anneler Günü bu sene 12 Mayıs 2024 tarihinde kutlanacak. Yani yarın. Markaların anneler günü reklam ve afişleri etrafımızı süslerken, yaklaşan bu gün sayesinde bir kez daha düşündüm bu soru üzerine ve araştırdım: Hemen her yerde markalar tarafından yoğun ve çeşitli bir şekilde reklamları yapılan bu özel günün hikayesi ne?

Araştırdıktan sonra öğrendim ki:

Aslında anneleri ve ana tanrıçaları onurlandıran festivallerin tarihi çok eskilere dayanıyormuş. Frigyalılar, Tanrıların Büyük Anası Kibele için; Yunanlılar da tanrıça Rhea için bir festival düzenliyorlarmış. Aynı şekilde Romalılar da uygulamayı kendi panteonlarına uyarlıyorlarmış.

Fakat ben şunu merak ettim: Günümüzde kutlanan Anneler Günü’nü ilk kim kutlamış? Her sene, belli bir günde annelere hediye alma geleneği nasıl başlamış?

Önce, Anneler Günü’nü ortaya çıkaran kişiden bahsetmek istiyorum: Amerikalı aktivist Anna Jarvis, 10 Mayıs 1908'de ilk Anneler Günü kutlaması olarak kabul edilen günü düzenlemiş.

https://www.reddit.com/r/interestingasfuck/comments/11qxxr0/mothers_day_founder_anna_jarvis_fought_to_have/?rdt=61535

Dostluğu ve sağlığı geliştirmek için kadın grupları organize eden ve çalışmalar yapan annesi Ann’in vefatının ardından Philadelphia’lı Anna Jarvis, 12 Mayıs 1907'de rahmetli annesi için Batı Virginia, Grafton’daki kilisede bir anma töreni düzenlemiş. Annesinin 1905'teki ölümünün ardından Jarvis, bu töreni annelerin çocukları için yaptığı fedakarlıkları onurlandırmanın bir yolu olarak tasarlamış ve niyeti annelerin aileleri için önemini hatırlatan bir kampanya başlatmakmış. Çabaları başarılı olmuş.

Hayatı boyunca evlenmeyen ve bir çocuğu olmayan Jarvis, ilk Anneler Günü’nün başarısının ardından bu tatilin ulusal takvime eklenmesine karar vermiş. Amerikan tatillerinin erkeklerin başarılarına karşı önyargılı olduğunu savunarak, gazetelere ve önde gelen politikacılara yönelik büyük bir mektup kampanyası başlatmış. Anneliğin onurlandırılması ve özel bir gün olarak benimsenmesine dair bir çağrıda bulunmuş.

Görülüyor ki bu konudaki tüm çabaları ve ısrarı başarılı da olmuş. Takip eden beş yıl içerisinde neredeyse tüm ABD eyaletleri Anneler Günü’nü kutlamış ve 1914'te ABD Başkanı Woodrow Wilson bunu ulusal bayram haline getirmiş.

Bu özel gün zamanla annelik rolü oynayan büyükanneler ve teyzeler gibi diğer kişileri de kapsayacak şekilde genişletilmiş.

Biliyor musunuz? Anneler Günü’nde yılın diğer günlerine göre daha fazla telefon görüşmesi yapılıyormuş. Annelerle ve annelik rolü taşıyan kişilerle yapılan bu kutlama amaçlı sohbetler telefon trafiğinin yüzde 37'ye kadar artmasına neden oluyormuş.

Peki Jarvis büyük çabalarla başlattığı Anneler Günü’nü bitirmek için neden yeni bir mücadele vermiş?

Anna Jarvis, Anneler Günü’nü başlangıçta anneler ve aileler arasında kişisel bir kutlama günü olarak tasarlamış. Annelere sunulan bir teşekkür olarak annelerin bu günlerde hatırlanmasını, anılmasını, aranılmasını ve mümkünse ziyaret edilmesini dilemiş. Karanfil, Javis’in annesinin en sevdiği çiçeklermiş. Bu yüzden bu günü temsilen kişilerin annelerine hediyesi olarak beyaz bir karanfil takmalarını teşvik etmiş.

Fakat sonra farklı bir gelenek gelişmiş: İnsanlar yaşayan bir anneyi temsil etmek için kırmızı veya pembe karanfil, ölen bir anne için beyaz karanfil takmaya başlamışlar.

Jarvis başlangıçta Anneler Günü’nün profilini yükseltmek için çiçek endüstrisiyle çalışmış olsa da Anneler Günü giderek ulusal bir bayram haline geldiğinde çiçekçilerin, kart şirketlerinin ve diğer tüccarların bu popülerlikten yararlanmaları çok uzun sürmemiş. Ve Jarvis, bu tatilin bu şekilde ticarileştirilmesinden büyük rahatsızlık duymaya başlamış. Dönüşümü açıkça kınamış ve insanları Anneler Günü için çiçek, kart ve şeker almayı bırakmaya çağırmış.

Jarvis’in aklındaki anneler gününde; anneleri aramak, onları ziyaret etmek ya da annelere yazılan özel bir mektup gibi şeyler varmış.

Hatta annesine o dönemde hazır bir kart alıp gönderenlere şöyle demiş:

“Aşırı duygusal, samimiyetsiz bu hazır kartlar ya da hazır telegraflar, sizin için dünyadaki herkesten daha çok şey yapan bir kadına gönderildiği zaman, tembel olduğunuzdan başka hiçbir mesaj vermiyor.”

Jarvis sonunda Anneler Günü vurguncularına karşı açık bir kampanya başlatmış: şekerlemecilere, çiçekçilere ve hatta hayır kurumlarına karşı seslerini yükseltmiş. Ayrıca “Anneler Günü” adını kullanan gruplara karşı sayısız dava açmış ve sonunda kişisel servetinin çoğunu avukatlık ücretlerine harcamış.

Başlangıçta annesine duyduğu gönül borcu sebebiyle sadece bir anma ve teşekkür günü olarak tasarladığı Anneler Günü’nün giderek kart gönderme ve hediye vermeyle ilişkilendirilmeye başlamasıyla Jarvis bu günün ticarileştirilmesini protesto etmek için hayatının son yıllarını, sayesinde başlayan bu tatili ortadan kaldırmaya çalışarak geçirmiş.

1948'de öldüğünde Jarvis, tatili tamamen reddetmiş.

Batı Virginia’daki Grafton’da Jarvis’in büyüdüğü ev bugün bir müze ve Anneler Günü hafta sonlarında dünyanın dört bir ucundan 2 bine yakın kişi müzeyi ziyaret ediyor.

Yaklaşan Anneler Günü sebebiyle karşıma sürekli çıkan reklamlardan etkilenip anneme ne hediye alabileceğimi düşünürken merak sonucu zihnimde yankılanan bir soru beni bu araştırmayı yapmaya itti. Ve sizinle de paylaşmak istedim.

Jarvis’in hayat hikayesini oldukça etkileyici buldum. Ömrünü istemeden tüm dünyaya yaydığı Anneler Günü’yle mücadele etmekle geçirmiş ve üstelik anne bile olmayan bir kadının hikayesi. Aktivist Anna Jarvis, dünyanın başına bu günü sardığı için çok pişman olmuş olmalı.

Gerçekten epey buruk bir hikaye bu. Her sene “Anneme ne hediye alsam?” diye bizi düşündüren bu günün arkasından böyle bir hikaye çıkacağını tahmin etmezdim.

Şimdi bana “Peki Tuba, bu sene de annene hediye alacak mısın?” diye sorarsanız “Hayır.” diyemeyeceğim.

Her ne kadar bu gibi özel günlerin ticarileştirilmesini onaylamasam da benim buradaki amacım şekerlemecileri, çiçekçileri ya da diğer tüccarları değil, annemi mutlu etmek. Anneler Günü bir bahane.

Gerek annemin seveceğini düşündüğüm küçük de olsa bir hediyeyle gerek bir buket çiçekle kendi kelimelerimden oluşan minik bir kart eşliğinde ona olan sevgimi ifade edeceğim bu sene de. Size de tavsiye ederim. Bunun için çok büyük paralar harcamanıza gerek yok. Hatta belki hiç para harcamanıza gerek kalmaya da bilir. Kendi el emeğiniz ile bile bir şeyler hazırlayabilirsiniz. Hiçbir şey yapamıyorsanız, Jarvis’in önerdiği gibi bir mektup yazabilirsiniz. Ona özel bir video çekebilirsiniz, bir şarkı hediye edebilirsiniz. Sevginizi nasıl ifade edeceğiniz tamamen sizin hayal gücünüze kalmış.

Öğrencim Umut ile birlikte, annesi için hazırladığımız anne gazetesi gibi.

Son olarak şunu da söylemeliyim ki, bence bunu siz de yılın sadece bir günü değil fırsat bulduğunuz (ya da bulmaktan ziyade, aktif olarak sizin oluşturduğunuz) her an yapmalısınız. Sevdiğiniz herkes için. Kendi mutluluğunuz için de… Mutlu etmek beni her zaman çok mutlu etmiştir: Sevdiğim herkesi.

PEKİ SİZ ÖZEL GÜNLER İLE İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? Gerçekten bitirilmeli mi anneler günü kutlamaları? Böyle bir gün olmamalı mı? Ya da annelerimize sevgimizi ifade ettiğimiz naif bir gün mü size göre de?

Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. :)

İletişim için;

tubabelbagi@hotmail.com mail adresimden veya @tubabelbagi— instagram hesabımdan bana her zaman ulaşabilirsiniz.

Yazımı beğendiyseniz alkış atarak ve paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. (En fazla 50'ye kadar alkış atılabildiğini biliyor muydunuz?) Yorum yaparak bana geri bildirimlerde bulunmanız ise beni çok mutlu eder.

Yazımı bu noktaya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.

--

--

Tuba Belbağı
Türkçe Yayın

Hep okur, bazen yazar, fırsat buldukça gezer, çocukları çok sever. Herkes için erişilebilir bir dünyanın hayaliyle... 🎈Boğaziçi Üniversitesi 🏫 YetGen 💫