Bilgisayar Oyunları Hayatımı Kurtardı

Aren Ünal
Türkçe Yayın
Published in
5 min readDec 17, 2017

Bir zamanlar, bilgisayar başında vaktin nasıl geçtiğini anlamaksızın oyun oynarken herkesin ebeveyni gibi benim de annem “Ne anlıyorsun bütün gün oyun oynamaktan?” diye söylenip dururdu. Annemin, bir ayin gibi tekrar ettiği bu sorgulamalarından sonra hayatı daha ciddiye almaya ve daha çok oyun oynamaya başladım.(backlash)

The Last of Us

Bilgisayar oyunlarına ciddi bir mesai harcamaya başladığımda ortaokulda idim. Hemen hemen düzenli olarak günün 4 saatini oyun oynayarak geçiriyor ve yalnızca in-game’deki arkadaşlarımla konuşuyordum. Hayatım boyunca kendimi adapte ettiğim o döneme kadar “Benlik Saygısı Eksikliği” dediğimiz öz güven eksikliğini çok yaşıyordum. Hemen hemen bütün oyun gruplarında utangaç, sessiz, yalnızca oyuna odaklı bir birey olarak yetişiyordum. Ta ki kendimi doğru yönetmeye başlayana kadar. Oyun oynarken her aldığım başarı, bana artı bir güven olarak geri dönüyordu. Başarısızlıklar ise aynı oranda bir ders niteliğinde hırs ile harmanlanarak daha çok çalışmayı ve eksikleri kapatmaya yönelik adımları içeriyordu.

Şüphesiz, ebeveynlerimiz bizleri bilgisayar başında oyun oynarken gördükleri andan itibaren moral seviyeleri düşüyordu. Annemin veya babamın işten eve geldiğinde odamda Shakespeare okurken veya Sudoku çözerken ya da arkadaşımla satranç oynarken gördüklerini hayal edin, herhalde çok hoşlarına giderdi. Ama ben ve benim gibiler hayatlarını hep bilgisayar oyunlarıyla çizmeyi tercih etti.

Harry Potter ve Felsefe Taşı — Satranç sahnesi

Call of Duty: Black Ops, yayımlandıktan 45 gün sonra dünya genelinde 600 milyon saat oynanmış idi. Bu da yaklaşık olarak 68.000 yıla eşdeğer. Bu istatistiği ilk gördüğünüzde korkunç gelebilir. Bu kadar insan 68K yılı çöpe atmış diyebilirsiniz. (diyebilir misiniz?)

Şarapta bulunan spesifik moleküllerin insan ömrünü uzattığına dair bilimsel bir araştırma mevcut. Keza bilgisayar oyunları için de aynı durum söz konusu. Şarabı ve bilgisayar oyunlarını doğru zaman dilimlerinde tükettiğinizde ömrünüzü uzatmanız işten bile değil. Doğu Carolina Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, bilgisayar oyunlarının anksiyete bozukluğu ve depresyonu önlemede ilaçlardan çok daha başarılı olduğu sonucuna varılmış. Dolayısıyla bir bilgisayar oyunu oynayan bireyin, zor durumların üstesinden gelirken daha yaratıcı, daha fazla kararlı ve iyimser olduğu gözlemlenmiş.

NiP Gaming — IEM Oakland 2016

İlginç bir araştırmadan yola çıkarak, insanın bilgisayar oyunu oynadığı vaktin tümünü “boş vakit” olarak görmemesi gerektiğini anlatacağım:

Avusturyalı bir hemşire olan Bronnie Ware, hayatlarının son 12 haftasında olan hastalara bakıyor. Daha sonra da bu hastaların, hayatlarında yapamadıkları ve pişmanlık duyduğu davranışları bir blogda topluyor. Blogda ise hastaların “keşke” dedikleri 5 madde ortaya çıkıyor:

  1. Keşke bu kadar çalışmasaydım.
  2. Keşke arkadaşlarımla bağlantımı koparmasaydım.
  3. Keşke kendime daha çok mutlu olmak için fırsat tanısaydım.
  4. Keşke kendimi istediğim gibi ifade edebilecek cesareti kendimde bulabilseydim.
  5. Keşke başkalarının beklentilerini karşılamak yerine kendi hayallerimi yaşasaydım.

Muhtemelen biz ölüm döşeğindeyken “Keşke daha çok oyun oynayasaydım.” demeyeceğiz. Ama bu 5 pişmanlığı okuduktan sonra hiç kimse bize oyun oynamanın bizi tatmin etmediğini, hayallerimize kavuşamadığımızı söyleyemez sanırım.

İlk maddeden yola çıkalım; aslında bizlere keşke çok çalışmasaydım da ailemle veya çocuklarımla, dostlarımla ilgilenseydim itirafında bulunuyor. Aileler, oyun oynayarak beraber zaman geçirdiğinde, aile ilişkilerine doğrudan yararlı olduğunu ve aralarındaki bağı sıkıca kuvvetlendirdiğini biliyoruz.

Mr. Robot (Christian Slater & Rami Malek)

Beraber oyun oynadığınız arkadaşlarınız veya başka arkadaşlarınız aracılığıyla tanıdığınız yeni insanlar tam da ikinci maddeyi bilgisayar oyunlarıyla bizlere kazandırmıyor mu? Çok basit bir örnek vereyim; şu anda çalıştığım tam zamanlı işi, ev arkadaşımı ve diğer bütün dostlarımı bilgisayar oyunları sayesinde buldum ve tanıdım. Dolayısıyla bilgisayar oyunları, bir noktada insanlarla ilişkilerimizi kopartmak(-ki asosyallik deniyor pek çok) bir yana dursun, aksine daha da güçlendiriyor.

Halt and Catch Fire

Üçüncü madde için ise bizi zorlamayacak bir araştırmaya sırtımızı dayamanın çok yanlış olmayacağını düşünüyorum: günde 30 dakika oyun oynamak, moral artışına yardımcı oluyor ve uzun vadede de mutluluğumuzu arttırıyor.

Kendinizi en iyi nasıl ifade edersiniz? Örneğin Facebook, Twitter ve bilimum sosyal medyada, kendi kişiliğinizle ilgili bir şeyler katarak. Stanford Üniversitesi, tam 7 yıldır bilgisayar oyununu oynarken yarattığınız karakter ve oluşturduğumuz avatarlar ile gerçek hayattaki davranışlarımızı araştırıyor. Araştırmanın amacı ise; nasıl daha hırslı, cesur ve analitik olduğumuzu, hedeflerimize bağlılığımızı belgelemek için yapılıyor.

Stranger Things — Netflix

Ve son madde; hayallerimizi yaşamak. Bilgisayar oyunlarını oynamaya başladığımdan bugüne kadar kendime hep aynı soruyu soruyordum. Neden oynuyorum? Çünkü oyunlar sayesinde kim olduğumu biliyorum. Önceliklerimi belirliyorum; örneğin aileme veya arkadaşlarıma daha çok zaman ayırabiliyorum, hayatımın bir amacı olduğunu biliyorum, hayallerime ve işimdeki veya hayatımdaki odaklanmam gereken duyguları, davranış biçimlerini daha iyi odaklanıyorum.

Kıymetli bir durumun farkına varıyor gibiyiz. Üst tarafta okuduğumuz 5 pişmanlığın tam zıttını, bilgisayar oyunlarıyla çözmüyor muyuz? Bu benim için müthiş bir durum. Öyle ki bilgisayar oyunu oynamayı boş vakit olarak değil, hayatımın bu noktasında gerçekleştirmek istediğim bir büyü olarak görüyorum.

That Dragon, Cancer

Hatta öyle ki bir aileyi nasıl değiştirebileceğini; acı, korku ve çaresizlikle nasıl başa çıkabileceğini, hayatınızdan 10 dakika harcayarak Amy Green’in TED konuşmasıyla öğrenebilirsiniz.

Amy Green’in küçük oğluna nadir görülen bir beyin tümörü tanısı konduğunda, diğer kardeşlere kanser hakkında bir masal uydurdu. Bu masal “That Dragon, Cancer” (O Ejderha Kanser) adında bir video oyununa dönüştü ve bu oyun, oynayanları kazanamayacakları bir yolculuğa çıkarıyor. Green, bir kayıpla baş etmekten bahsettiği bu güzel konuşmada, trajediye sevinç ve oyun getiriyor. “Oynanması zor bir oyun yazdık, çünkü hayatlarımızın en zor zamanları bizi her tür hedeften daha çok değiştirir” diyor.

Bu makaleyi yazmamdaki en büyük moral kaynağım annem. Bana en başta karşı çıkıp, şu anda geldiğim noktada en büyük destekçim de kendileri. Ve yine bu makaleyi yazmamdaki en büyük etmen, bilgisayar oyunlarını “vakit öldürmek” ya da “boş zaman” olarak görenlere bilimi de arkama alarak haddim kadar anlatabilmek.

Sizlerin de katacağı, eleştireceği şeyler çok önemli. Lütfen yorumlarınızı da esirgemeyin ve bilgisayar oyunlarına sırtınızı dönmeyin.

Winner winner chicken dinner. ;)

Türkçe Yayın Sosyal Medya Hesapları

Facebook: https://www.facebook.com/mediumturkiye

Twitter: https://twitter.com/mediumturkiye

--

--