Fahrenheit 451, Cesur Yeni Dünya, Biz, 1984

Bilimkurgu’nun Kara Dörtlemesini Birbiriyle Kıyaslıyorum

Dört önemli bilimkurgu kitabının birbirine benzer ve farklı yönleri

Pozan
5 min read4 days ago
Photo by Brian McGowan on Unsplash

Bilimkurgu dediğimiz vakit aklımıza gelen dört kitap var. Aslında bu kitapları ‘distopya kitapları’ dediğimiz vakit aklımıza getirmemiz gerekiyor. Ne yazık ki bilimkurgu kitapları günümüzde öyle bir noktaya geldi ki türden bahsederken aklımızda ilk olarak distopya kitapları geliyor. Gittikçe kötüleşen, körleşen bir toplumu anlatmayan bir gelecek tasviri düşünen kitapları sevemiyoruz, sayamıyoruz.

Genç yetişkin kategorisinde çıkan bilimkurgu kitaplarının bu konuya katkısı büyük. Yok o labirentten kaçabildik mi yoksa uyum mu sağladık gibi sorular sorarken bilimkurgu gibi koskocaman bir türü felaket tellalı statüsüne indirdik.

Distopya’nın kara dörtlemesi diye başlık atmak isterdim ama o halde kimse beni anlamayacaktı. Daha genel ve herkesin anlayacağı bir başlık olması için bilimkurgu demeyi seçtim. Dörtleme deniliyor ama bu dört hangi dört kitap diyorsanız hemen size aktarayım.

Hayır, ilk aklınızda beliren o dört kitap değil. Bilimkurgu kitabından bahsediyorum ben.

İşte bilimkurgunun o meşhur kara dörtlemesi:

  • 1984 | George Orwell
  • Cesur Yeni Dünya | Aldous Huxley
  • Fahreneit 451 | Ray Bradbury
  • Biz | Yevgeni Zamyetin

Bu dört kitabın arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları konuşmaya başlamadan önce bir gerçeği belirtmek isterim. Aslında bu dört kitabı bilimkurgunun kara dörtlemesi olarak değil de Biz kitabı ve üç kara kitap olarak anmamız lazım.

Ara Not: Bu yazıda mevzubahis dört kitaptan spoiler içerikli bahsedilecektir.

Zamyetin’in Biz kitabı, devamında yazılacak tüm distopya eserlerinin genel hatlarını oluşturmuş kitaptır. Bu sebepten de kitabın türdaşlarıyla aynı kefeye konulmasını anlamıyorum. Biz kitabı hepsinden yukarıda olmalı.

Bu gerçeği sizlerle paylaştıktan sonra dört kitap hakkındaki görüşlerimi kısa olarak sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu sayede kitapların arasındaki bağlantılardan bahsederken araya sıkıştıracağım şahsi görüşleri daha iyi anlayabilirsiniz.

1984: Sevdiğim bir kitaptır ama Biz kitabını okuduktan sonra kitap hakkındaki fikrim değişti. Kitap sahiden de güncellenmiş, yeniden yazılmış bir Biz.

Cesur Yeni Dünya: Yaratılan dünyayı güzel ve hoş bulsam da yazım üslubunu beğenmemiştim. Dünyanın gelecekte bu yönde bir distopyaya dönüşmesini daha olası bulsam da kitaptaki dünyanın daha iyi yansıtılabileceğini düşünüyorum.

Fahreneit 451: Bradbury’den yine harika bir fikirle oluşturulmuş harika bir dünya fakat tüm eserleri arasında okuduğum en zayıf eseri. Daha iyi ve daha katmanlı bir hikaye örgüsüyle kitap olduğundan çok daha iyi olabilirdi bence.

Biz: Hakikaten bilimkurgu gibi yazılmış olan, türün ilki olmasının eksilerini taşıyan ve distopyanın tanımı olabilecek bir kitap.

Kitaplar hakkındaki görüşlerimi öğrendiğinize göre dörtlemenin içerisindeki benzerlikleri ve farklılıkları konuşmaya başlayabiliriz.

— Benzerlikler

Karakterler Sistemin İşleyen Bir Parçası

Dört kitapta da ana karakterlerimiz hikayenin başında sistemin işlemesini sağlayan birer karakter olarak yer alıyor. Klasik hikaye anlatısı kurallarına göre bu mantıklı ve yerinde olsa da zamanının edebiyatına bu kadar ters düşen şeyleri kurgulayabilmiş yazarların bu konuda farklı davranabilmesini beklerdim. Bu dörtlüden olmayan Otomatik Piyano’da da durum aynı olduğu için bir şey diyemiyorum.

Dört hikayede de aynı durum var. O kitaptaki dünyayı bizim dünyamızdan ayıran en kilit ve temel unsur neyse ana karakterimiz o şeyin var olmaya devam etmesini sağlayan işlevi yerine getiriyor. 1984'te Winston karakteri haberleri değiştiriyordu, Biz’de I-503 mühendislerden biriydi, Fahreneit 451'de Guy Montag kitabın dünyasındaki itfaiyecilerden biriydi ve Cesur Yeni Dünya’daki karakterimiz de sistemin işlemesine devam eden çalışanlardan biriydi.

Dünyanın nasıl işlediğini okura en geniş perspektiften olabildiğince detaylı anlatılması için böyle bir yol tercih edilmiş olunsa da şu tarihten sonra yazılacak distopya hikayelerinde başka yönlere gidilebileceğini düşünüyorum.

Kadın Karaktere Aşık Olarak Uyanma

Benim en sinir olduğum durum bu. 1984 kitabı bir çeşit Biz’in kopyası olduğu için ikisinde de aynı durumun olmasını anlıyorum ama diğer iki kitapta neden böyle? Cevabı tabi ki de biliyoruz: Dönemin şartları ve dönemin anlayışı.

Ana karakterimiz her günkü işini yapıp monoton hayatını sürdürmektedir ki bir gün çekici, farklı ve olağandışı bir kadınla tanışarak hayatı bambaşka bir yöne çekilir. Kimi zaman 1984'teki Julia gibi daha pasif bir tavırla karakteri değiştirir kimi zaman Biz’deki kadın gibi proaktif olarak karakterin değişimine yardımcı olur.

Ne olursa olsun, eğer kurgunun dünyası bir distopyaysa karakteri yaşadığını bilmediği kabustan elbet bir kadın uyandırır.

Kaybetmek

Spoiler olduğunu bilerek bahsedeceğim kısma geldik. Aslında Fahreneit’ta tam bir kayıp yok. Karakterimiz kayıplara karışıyor ve kurgu muallak bir son ile bitiyor. Karakter amacına ulaşamadığı için ve durumdan müthiş kazançla çıkmadığı için ben Guy Montag’i de yenilenlerden sayarım.

Bu distopya eserlerini güzel ve etkileyici kılan unsurlardan birisi karakterlerin kaybediyor olması.

Eğer karakterler kaybetmeyip kazanıyor olsaydı biz bu kitaplara şu an baktığımız gibi bakmazdık.

Kitaplardaki karakterlerin okura yakın, sıradan insanlar olduğunu düşünürsek kazanmaları demek sıradan insanın distopik dünyaya karşı zaferi anlamına gelir. Sıradan insan distopik dünyaya karşı zafer kazanıyorsa bu nasıl oluyor da ana karakterimize tesadüf ediyor. O dünyada yaşayan onca insan varken neden başkası değil de bizim ana karakterimiz distopik dünyaya karşı zafer kazansın? Eğer kazanabilirse bu o karakterin sıra dışı bir özelliği olduğu anlamına gelir o durumda da karakter okurun seviyesinden uzaklaşır.

— Farklılıklar

Dünyaları

Dört distopya kitabında birbirinden ayrı üç dünya var diyebiliriz. 1984 dünyası ile Biz dünyası birbirine oldukça benziyor. 1984 dünyasında dünya daha insancıl, insanlar biraz da olsa duygulara sahip gibi görünüyor. Biz kitabında öyle bir durum söz konusu değil.

Geriye kalan iki dünya birbirinden farklı fakat birbirine yakın. Fahreneit 451 dünyasında kitaplar yakılıp bilgiye karşı savaş açılırken Cesur Yeni Dünya evreninde cahillik kutsanıp bilge olmak hakir görülüyor. İki tarafta da teknolojinin getirdiği yenilikler ve rahatlık insanı uyuşturuyor. Cesur Yeni Dünya’da Soma uyuşturucusu insanı uyuştururken Fahreneit’ta duvar boyutundaki televizyonlar insanların akıllarını bulandırıyor.

Bu açıdan bakıldığında 1984 ile Biz’in benzediğini söylerken Cesur Yeni Dünya ile de Fahreneit 451'in benzediğini söyleyebiliriz.

Odaklandıkları Noktalar

Hepsi farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyor. Temelinde hepsi baskıcı bir yönetimden dem vurup buna karşı ne yapılabileceğini saman altından göstermek istese de bu genel amaç haricinde odaklandıkları nokta farklı. Fahreneit kitapların var olmaya devam etmesi üzerine konuşurken Cesur Yeni Dünya mutluluğun bizim için ayrı birer hapis olabileceği üzerine duruyor. Biz ve 1984 de birbirlerine benzemelerine rağmen farklıydı.

Anlatım Tarzları:

1894: Genel olarak akıcı, ilgi çekici bir tarzı olduğunu söyleyebilirim. Son sayfalara varıldığı noktada heyecanla okumaktan sayfaları çevirdiğim esnada yırtmaktan korkmuştum.

Cesur Yeni Dünya: Boğucu, tam oturmayan bir hissiyat yaratıyor insanda. Üzerine düşünmek eğlenceli olsa da yazarın yazım tarzı günümüz dünyasında tartışılabilecek bir anlatım tarzı.

Biz: Bilimkurgu nasıl yazılır dendiğinde aklıma gelen ilk örneklerden biri.

Fahreneit 451: Ray Bradbury’nin anlatım tarzı diğer öykülerinde ve romanlarında daha iyi çalışırken burada biraz geri kalıyor. Yazarın üslubunu değerlendirecekseniz bu eserini değil başka bir kitabına bakmanızı öneririm.

Sonuç:

Genel olarak sizlere bilimkurgunun kara dörtlemesinden bahsettim. Medium’da kendime koyduğum kelime sınırı olmasa sizlere bundan daha fazla bahsetmek isterdim ama yapabileceğim bir şey yok.

Siz bilimkurgunun bu dörtlemesi hakkında ne düşünüyorsunuz. Yorum olarak fikir belirtirseniz minnettar kalırım.

Sonraki yazılarda görüşürüz.

Görüşeceğiz de…

--

--

Pozan

Kafamın içinde altınlar var ama çıkmaları için italyan bir tesisatçının aparkat atması gerekiyor.