Bilimsel Salıncak

Salıncakta sallanmak her çocuk için eğlenceli bir aktivitedir. Peki ya sallanmanın neresi bilimsel ?…

Saien Manabu (Kyoujyu)
Türkçe Yayın
3 min readJul 23, 2020

--

Photo by Eyre June Bustamante on Unsplash

Salıncakta sallanmak her çocuk için eğlenceli bir aktivitedir. Ama öyle herkes en tepelere çıkamaz sallanarak. Ufak ufak ayak hareketleriyle bir bakmışsın havalardasın. Ya da ittiren kişinin tecrübeleriyle gökyüzünde kuşlar ile berabercesine “uçuyormuş” hissini yakalarsınız. Onun ayarını da herkes yapamaz. Onun da bir usulü vardır.

Peki sizce bu çocukluk anılarınızı tekrar gözler önüne getiren şeyin arkasında, nasıl bir bilimsel gerçek var?

Rezonans

Peki nedir bu rezonans ?

“Rezonans” kelime itibariyle sözlükte şöyle geçmektedir.

bir salınım genliğinin, düzgün itmelerin etkisiyle, artması

Rezonansı anlatırken yine salıncağa geri dönelim.

Salıncağı sallamadan önce salıncak sabit durumdadır. Salıncağı ittirince salıncak ileri sonra ise geri gelir.

Eğer salıncağı tam geri gelmeden ittirirsek yani geriye doğru hızı sıfırlanmadan ittirirseniz ufak bir çarpışma meydana gelir ve kollarınızı gereksiz yere yorarsınız. Aynı zamanda salıncağın hızında azalma, konforunda bozulma meydana gelir.

Ya da biraz gecikirseniz yani salıncak geri gelir ve ileri gittikten sonra ittirirseniz kuvvetiniz boşa gidecektir.

Ancak tam zamanında yani salıncak en geri geldiği ve hızını sıfırladığınız an ittirirseniz konforu ve hızı en üst seviyeye getirmiş olursunuz.

İşte bu nokta, aslında rezonans noktasıdır. Salıncağın öz frekansıyla kendi frekansımız eşit olduğu vakit genlik birbirini sönümlemez aksine maksimum seviyeye ulaşır.

Photo by Gita Krishnamurti on Unsplash

Ama biraz erken veya biraz geç sallarsanız ya fazla kuvvet uygulayarak çarpışma meydana getirir, bu sebeple de sarsılma ve yavaşlatma meydana getirmiş olursunuz. Yani frekansın sönümlenmesine neden olursunuz. Ya da kuvvetiniz boşa gidecek ve salıncak frekansını yakalayamamış kendi frekansımızı sönümlemiş olacaksınız.

Aslında bu sadece basit mekanizmalardaki rezonans.

Daha karmaşık düzey olarak elektromanyetik dalgalar arasında da bu, gerçekleşir. Ve bu sayede radyomuzun -frekans modunda (FM modu) — frekansını ayarladığımızda radyo istasyonundan çıkan dalganın frekansını yakalarız ve o sihirli kutuyu konuşturmaya başlarız.

“Rezonans” maalesef her zaman hayatımızda bu şekilde güzel anılarımız da değil kötü anılarımızda da karşımıza çıkıyor.

Köprülerde daha çok gördüğümüz bu olay bazen köprünün yıkılmasına kadar yol açabiliyor.

Hatta bir köprü üzerinde yürüyüş yapan bir tabur askerin ayaklarının “uygun adım” yürüyüşleri köprü öz frekansı ile aynı olursa köprü sallanmaya başlayıp yıkılabilir. Bu yüzden köprüden geçen askerler “serbest adım” yürütülür.

Photo by Modestas Urbonas on Unsplash

Nitekim tarihin tozlu sayfalarında böyle örneklere rastlamak mümkün. Aşağıda rüzgarın frekansıyla aynı olan köprü bir beşik gibi sallanıyor sonrada yıkılıyor.

İnşaat sektöründe de rezonans çok önemli bir faktör.

Eğer binaların öz frekansları deprem dalgaları ile örtüşürse dalganın genliği iki katına çıkar ve maalesef yıkıcılık da iki katına çıkmış olur. eğer ki binanın frekansıyla taban tabana zıt olursa deprem dalgasının frekansı o zaman o bina ayakta kalır.

Rezonans hayatımızda kimi zaman iyi, kimi zaman ise kötü sonuçları olan bir bilimsel gerçek. Peki bu rezonans nasıl gözükür hiç merak ettiniz mi ? Gelin onu da bir deney videosuyla gösterelim.

Muhteşem bir şov gösterisinden hiçbir farkı yok değil mi? Bu da bize enerjinin bir görsel şovu .

Yazımı, dahi “Nikola Tesla”nın sözleriyle noktalamak istiyorum .

Eğer evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız, enerji, frekans ve titreşim açısından düşünün!

Belki de haklıdır, ne dersiniz ???

--

--