Kıyıda Köşede
Bir denizin kenarındayım, çağırsa dalamayacağım, dalarsam çıkamayacağım bu korkunç ama güzel maviliğe bakıyorum. İçim simsiyah, temizlemek istiyorum ama elimi ne zaman atsam daha da yayılıyor siyahlık. Vazgeçiyorum artık elimi oralara götürmekten. Devam ediyorum kaldığım yüzeyden.
Hayatımın neresindeyim göremiyorum, yönüm neresiydi? Ne için çıkmıştım yola? Hatırlamıyor gibiyim. Günebakanların bile küstüğü bu yol şimdi canımı sıkıyor. Nefesim zor geliyor bedenime, mecburen yaşıyor olmak ne büyük acizlik, inanamıyorum. Hiç doğmamış gibiyim,beni kimse görmüyor gibi, metropolün sokakları taşıyor, sel sel insan üstüme yığılıyor. Üstüme basıp geçiyorlar ama ben evime koşmaya çalışıyorum oysaki bi bıraksalar biliyorum ilacımı.
Yastığıma sarılıyorum sonra, hep en sevdiğim kılıfı geçiriyorum. Beni omzuna yatıran o kaldı, ona iyi bakıyorum. Bırakıp gidemesin beni diye herhalde 20 senedir aynı yastığa yatıyorum. Belki değişmeliyim dediğim her an ne kadar değiştiğimi görüyorum. Değişimi tutunmak için geçirdim ama değiştiğimde de tutunamıyorum. Olduğum hiçbir kişiliği sevmiyorum, değiştikçe yenisini karışık yüklemeye çalışıyorum. Hatlar karışıyor. Yine yola düşüyorum.
Günebakanlar hala küskün, ne zaman dönerler güneşe? Bilmiyoruz. Yakıyor içini demek güneş ne çok istese de olmuyor diyorum. Vapurların yan yan yanaşmasını izliyorum ne kadar büyükler. Denizanası denize düşmüş bi pideyi kemiriyor sanırım keşke yardım edebilsem ona diyorum. Unutuyorum hemen sonra onu dalgalar götürüyor. Keşke beni de götürse, unutsam diyorum.
Oh dalgalar yıkar şimdi ayaklarımı diyorum erişemiyorlar bana. Bekliyorum ıslanmayı ya da atacağım kendimi bu denize diyorum. Korkuyorum atmaktan keşke ayağımı ıslatsa da bitse bu düşünce diyorum. Başka düşünecek şeylerim varken kırmızı çoraplarımın ıslanmasını düşünmek iyi geliyor sanki. Kaçıyorum buradan ama yine de kendimi bulamıyorum.