Bir Kamera + Bir Drone Nijerya’lı Çocukların Hayatını Nasıl Değiştirdi?

Yağız Bayrak
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJan 11, 2022

Geçtiğimiz günlerde, YouTube’da en sevdiğim kanallardan biri olan Indigo Traveller’ı izliyordum ve Nijerya hakkında bir video serisi yaptığını gördüm. Bu kanal, çoğu insanın turist olarak gitmek istemeyeceği karışık yerleri (Yemen, Libya, Kuzey Kore, Nijerya) geziyor ve oradaki hayatı anlatıyor. Kanalın baş kahramanı Nick; Nijerya’nın meşhur Makoko isimli gecekondu mahallesini anlatırken, oraya bir yetimhane yapılması için bağış kampanyası açmaya karar veriyor ve yaklaşık 24 saat içerisinde toplanması gerekenin 5 katı bağış toplanıyor.

Peki yıllardır toplanamayan bu bağış, nasıl oldu da YouTube sayesinde toplandı? Nat Geo veya BBC, bu konuda hiç belgesel yapmamış mıydı? Yaptıkları içerikler neden işe yaramadı? Biraz bu konuya bakıyoruz.

Samimiyet — Doğallık Endeksi

Dijital hikaye anlatıcılığı konseptini, influencer’lık ile benzer çizgilerde gördüğümden, bu kişilerin içerik üretip paylaşmasına imkan veren platformların hayatımıza sağlam olarak giriş yaptığı 2013–2014’lere dönmek isterim. O zamandan beri sürekli söylenen bir şeydir: Samimiyet kazanır! Gerçekten etkili influencer’lar; isimlerinden de anlaşılacağı fikir önderi, ‘etkileyen’ olarak faaliyet gösterirken, olabilecekleri en samimi ve içten şekilde anlatacakları hikayeyi paylaşıyorlar. Onları izleyen insanlar, işin içinde herhangi başka bir çıkar olmadığını veya olsa da bunun içinde bir orijinallik olduğunu hissetmek zorundalar.

Indigo Traveller’daki Nick; kişi ve ülke fark etmeksizin herkese çok sıcak ve samimi yaklaşıyor, herkesin elini sıkıyor ve sohbet ediyor. İlk başarı anahtarlarından bir tanesi işte burada yatıyor.

Dikeylik Endeksi

Yaklaşık 10 yıldır dijitalin, 8 yıldır ise içerik pazarlamasının kalbinde yer almış ve içerik pazarlamasının yazılıdan videoya dönüş aşamalarına şahit olmuş biri olarak gözlemlerime göre bir içerik ne kadar özel ve dikey olursa o kadar harekete geçirici oluyor. Dikey içerik, belirli başlı kategorilere ait içerikler demek çok kabaca. Örneğin, makyaj bir içerik dikeyi. Keza, seyahat de öyle. Bir şey ne kadar genele hitap ediyorsa, dikey olmaktan o kadar çıkıyor mass olmaya başlıyor. TV’lerdeki tematik kanallar gibi düşünebiliriz.

Teknoloji, Seyahat, Spor gibi dikeyler kitleleri harekete geçirmekte çok etkili çünkü kişilerin hayatlarına dokunabilecek ürünler/deneyimlerle ilgili çalışıyorlar ve dikkatimizi vererek izlememizi sağlıyorlar.

Kahramanımız Nick, seyahat dikeyinin de bir üst dikeyinde yer alarak ‘Sorsanız kimsenin gitmek istemeyeceği yerlere giden seyahat influencer’ı’ olarak yer alıyor.

Peki ya izleyiciler?

Bahsettiğimiz dijital mecralarla ilgili genel bir yanılgı var: ‘Buraları hep çoluk çocuk izliyor yahu’. Halbuki data ve analiz panelleri bize tam tersini gösteriyor. Bir genelleme yapmak gerekirse, YouTube gibi mecralarda çoğunlukla 18–24 yaş arası izleyicilerin yer alıyor. Bu grubun davranışsal hareketleri zaten herkesin dilinde ve yaşça büyük marka yöneticileri da onları yakalayabilmek için sığ pazarlama kampanyaları yapıyor. Bu gençlerin kendi arkadaş grupları arasında kullandıkları ‘yıkılıyor, kanka’ falan gibi kelimeleri alıp, TVC’lerinde kullanarak karşılarındaki insanları bu şekilde yakalayabileceklerini sanıyorlar.

Bu alanın daha detaylı incelemesini uzmanlara bırakalım fakat bu bahsettiğim jenerasyon, doğaya saygı, sürdürülebilirlik, ‘iyilik yapma’ gibi kavramlar üzerinden drive ediliyor. Pandemi döneminde CNBC tarafından yayınlanan bir araştırmada, Z jenerasyonu+millennial’ların diğer jenerasyonlara kıyasla en çok bağış yapan jenerasyon olduğu ortaya çıkmış.

Nick’in izleyici kitlesi de istenen bağışı toplayabilecek bir davranışsal alışkanlığa sahip.

NAT GEO veya BBC gibi devasa bütçeli belgesel yapımcılarının veya devletlerin yıllar boyu yapamadığı bir işi, elinde bir adet Go Pro ve bir adet drone bulunduran birisi 24 saatte yaptı. Markaların da buradan çıkarması gereken bir sürü ders var.

İlgilenenler için video linki: https://youtu.be/8NTIY8Qy2f0

Görüşmek üzere!

--

--