Bir Ömür Nasıl Yaşanır?

Cansu Kula
6 min readNov 1, 2022

--

Yakın zamanda “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” söyleşi kitabını okudum. Altını çizdiğim satırları, önemli gördüğüm noktaları bir yazıda toparlamak istedim. Kitabı okuyamayanlar için bir özet niteliğinde olmasını umuyorum. Keyifli okumalar.

1. Bir Ömür Nasıl Yaşanır?

Hayatımız genel olarak dört evreden oluşuyor. 12–25 yaş arası, 25–40 yaş arası, 40–55 yaş arası ve 55 yaş sonrası. Bu evreler, bir insanın yetişmesi, olgunlaşması ve eser vermesi evreleridir.

Tüm bu evreler için geçerli olan birkaç önemli nokta var. Sağlığınıza dikkat etmek ve hafızanızı korumak.

12–25 yaş arası zihin, hafıza ve beden sağlığının en iyi olduğu dönemdir. Bu yüzden bu dönemi okuyarak, öğrenerek, spor yaparak, fırsatları değerlendirerek ve gözlem yaparak geçirmek oldukça önemlidir. Eski zamanlarda insanlar en önemli eserlerini hep bu evrede verirlermiş. Leibliz 19 yaşında doktora vermiş, Merimee 15 yaşına kadar 3 dil öğrenmiştir.

Yani, en verimli olduğumuz bu yaşların kıymetini bilmeli ve iyi değerlendirmeliyiz.

En önemli şeylerden biri de, fırsatların bize gelmesini beklememek. Kendi fırsatlarımızı yaratmalıyız. Yetkin insanları arayıp bulmalı, kimsenin bizi gelip bulmasını beklememeliyiz.

25–40 yaş arası, ilk gençlikten sonra son fırsattır. İyi değerlendirmek ve daha önce yapamadığımız şeyleri yapmak gerekir. Çünkü belirli bir yaştan sonra yeni şeyleri öğrenip hafızaya atmak daha güçleşir. Bu yaşlarda çok okuyup gezmeli, yeni şeyler öğrenmeli ve dil eksikleri giderilmeli. Sonrasında ise eser verilmeli.

40’lı yaşlar insana dinginlik, sakinlik, olgunluk verir. Bu yaşa kadar olan zamanı iyi değerlendirdiysek bu dönem oldukça verimli geçer.

“Esas olan 25’ine kadar öğrendiklerinizdir. O yaşa dek okuduğunuz kitaplar, seyrettiğiniz filmler, gördükleriniz hayatınız boyunca sizinle kalır.

2. Kimden Ne Öğrenilir?

Hayatımıza aldığımız, arkadaş olduğumuz kişiler bir “değer katmalı” bize. Yeni bir bakış açısı kazanmamızı sağlayacak, bize bir değer katacak insanlarla kurmalıyız arkadaşlık ilişkilerimizi. Bunun için de çaba sarf etmeliyiz böyle kişileri bulmak için. Özellikle okul dışında, bizim çabamızla kurulan ilişkilerde daha fazla artı elde ederiz. Farklı insanların görüşleriyle, farklı hayatlara kapı aralarsın. “Görgün artar, bilgin genişler, bakışın derinleşir.”

Arkadaşlık kurduğumuz insanların ille her düşüncelerini benimsememiz de gerekmiyor. Hayat görüşlerinden benimsediklerimiz de olabilir benimsemediklerimiz de. Önemli olan benimsemediğimiz düşüncelerden de faydalanabilmekte.

Yaşamalı, yaşadığımız şeyler yüzümüze yansımalı. Bize baktıklarında insanlar yaşadığımızı anlamalı, görmeli gözlerimizde. “Yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün, keşfedin, başkalarıyla ilgilenin, okuyun, sevin. Bunları dolu dolu yapın ki izleri yüzünüze yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.”

3. İnsan Kendi Kendini Nasıl Yetiştirir?

En önemli şey, alanımız dışındaki şeylerle de ilgilenmek. Bir mühendissen edebiyatla da ilgilenmelisin, bir doktorsan müzikten de haberin olmalı, öğretmensen danstan da anlamalısın. Entelektüel olmak demek, kendi alanın dışındaki konulara da ilgi duymak, onları da araştırmak demek. Kendini yetiştirmek için de entelektüel olmak gerek.

Kendini yetiştirme konusunda Atatürk’e de bakmak gerek mutlaka. “Atatürk cehalete düşmandı.”

Atatürk’ün bulunduğu farklı çevreler kendini yetiştirmesi için çok faydalı olmuştur, bu çevrelerde kendini yetiştirmesini de bilmiştir. Kurmay eğitim görmüş, cephede dahi kitap okumayı bırakmamıştır. Araştırmacıydı, meraklıydı. Şiir de okurdu, roman da, yabancı dile de önem verirdi. Yüzmeye gider, ata biner, dans eder, spora önem verirdi. Görgülüydü, ibadetlere saygılıydı.

Kendini yetiştirmek için dil de bilmek gerek. Ancak bir dil bilmek de yetmiyor. En az iki üç dil bilmeliyiz. “Dil, insanı kafesinden çıkarıyor.”

“Merakın olacak, gidişata bakacaksın, olaylara müdahil olmaya çalışacaksın. İçine girmesen bile ne olup bittiğini bilmen gerekir. Dünyanın nereye gittiğinin farkında olmalısın. Yani dünyayı takip edeceksin ama öyle laf ola beri gele değil, üç beş gazete kitap okuyarak değil; tutkuyla, hakkını vererek takipte kalacaksın.”

4. Nasıl Çalışmak Gerekir?

En başta işimizi doğru seçmemiz gerekir. Sevdiğimiz, hatta aşık olduğumuz bir işi yapmalıyız. Sevmediğimiz bir işi yapıyorsak ne kadar çalışkan olursak olalım bir yararı olmaz.

Bunun yanı sıra iş yapacağımız insanları da doğru seçmemiz gerekir. İşini düzgün yapıyor mu, vaktinde yapıyor mu gibi sorularla iş yapacağımız insanları değerlendirmeliyiz.

Çalışma şekline bakarsak, sabah erken saatlerde okumak, yazmak herkes için çok faydalıdır. Çünkü sabah zihin boştur, bu sebeple sabah çalışmak daha verimlidir.

İyi düşünmek içinse “yalnız kalmak” gerekir. Yalnız kalan insanın düşünme ve gözlem yeteneği gelişir. Tabi düşünmeyi de bilmek gerekir. Zihin, trende, yolda, otobüste manzara kenarda akarken iyi çalışır.

Akıllı telefon gibi uyaranlarsa bu düşünme becerisini azaltıyor. Aynı zamanda günlük sorunlar da düşünme işini etkiliyor. Ancak bir şekilde bunlardan sıyrılıp düşünmek gerekiyor.

Rutinden kaçmalı, konfor alanımızın dışına çıkmalıyız.

“Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında bir pencere açın. O pencereyi açıp dışarıda farklı dünyalar görebilirseniz, bir eşiği de atlamış olursunuz.”

Nasıl bir hayatı sevdiğimize de karar vermek gerekir. Sevdiğimiz hayatı farklı yerlerde yaşayabiliriz. Yurt dışına da çıkabiliriz. Ancak buradan öğrendiklerimizle gün sonunda cebimizdekilerle ülkemize de dönmeliyiz.

“Tek bir yere girip kalmayacaksın, kendini geliştirmek istiyorsan farklı yerlere bakacaksın.”

Değişmek, gelişmek, konfor alanından çıkmak, insanın kendini yetiştirmesinde çok kıymetlidir.

5. Nasıl Seyahat Edilir? Nereleri Görmek Gerekir?

Açıkçası söyleşide adı geçen çok fazla, şehir, ülke, müze ve daha pek çok yer var ama tamamen kendi düşünceme göre hareket ederek bu yerlerin hepsini burada yazmayı mantıklı bulmuyorum. Çoğumuz yurt dışına çıkmayı bırakın daha doğru düzgün kendi ülkesini gezemiyor ne yazık ki. Bunun yerine gezdiğimiz herhangi bir yeri nasıl daha iyi keşfedebiliriz tavsiyelerine yer vermek istiyorum yazımda.

Bir yeri ilk defa ziyaret ediyorsak bir dakikamızı bile boşa geçirmemeliyiz, sürekli gezmeli, yürümeli, o gittiğimiz yeri didik didik etmeliyiz. Ancak bu şekilde bir yeri tam anlamıyla gezdiğimizi, gördüğümüzü söyleyebiliriz.

Gezeceğimiz yer hakkında çok fazla şey okumalı, imkânımız varsa bir rehber tutmalıyız. Orayı detaylıca anlatan bir kitap ve bir rehber sayesinde o yer hakkında daha detaylı bilgiler edinebiliriz böylece.

Gezi sırasında bol bol not tutmalı, fotoğraf çekmeli böylece gezdiğimiz o yeri kendi gözümüzden, kendi kalemimizden eserlerle kalıcılaştırmalıyız.

Müze, tarihi eser gibi yerleri gezmenin yanı sıra o yerin çarşı pazarını da mutlaka gezip görmeliyiz. Bir yeri tanımanın en iyi yollarından biri de o yerin yerlisi gibi hareket etmekte.

6. Eğitimde Hangi Tercihleri Yapmak Gerekir?

“Bir millet ancak insanın eğitim niteliği yüksekse yükselir, gelişir, zenginleşir.”

Nitelikli eğitim için öncelikle sistemi doğru kurmak gerekir. Doğru sistem için de iyi öğretmen gerekir. Yani her şeyin başında öğretmeni iyi yetiştirmek var.

“İyi okullar kurmalıyız, elit öğretmenler yetiştirmeliyiz, nitelikli imtihanlar yapmalıyız.”

Çünkü öğretmen “modeldir, anlattıklarıyla bir dünya kurar. Öğretmen iyiyse toplumunu kurtarır.”

Doğru sistem de insanların aklına ve yeteneklerine göre verilen bir eğitimle oluşturulur. Öğrencilerin yetenekleri saptanmalı ve ona uygun şekillerde eğitim verilmeli.

Üniversite eğitimi iyidir, güzeldir ancak herkes üniversiteye gidecek diye bir kural yoktur. Hatta kötü üniversitelere gitmektense hiç üniversiteye gitmemek daha iyidir.

“Üniversiteden çıkan her öğrenci bir yere gelecek diye bir kural yoktur. Okul birtakım şanslar verir ama şans ancak onları kullanabilirsen geçerli olur.”

Eğitim sadece okuldan ibaret değildir. Anne baba da çocuk üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Anne babalar çocuklarıyla vakit geçirmeli, çocuklarının eğitimlerinde rol oynamalılar.

7. Ne İzlemeli? Ne Dinlemeli? Ne Okumalı?

Konusuna hakim, kaliteli film izlemek için öncelikle İtalyan sineması filmlerini izlemek gerekiyor. Il Gattoparda ve Lanetliler eserlerini izlemelisiniz.

İtalyan sineması dışında pek çok toplumda çok önemli yönetmenler var. Andrzej Wajda, Istvan Szabo, Krzystof Kieslowski, Zoltan Fabri… Önemli isimlerin eserlerini mutlaka izlemek gerekir.

İçimizden isimlere bakarsak Lütfi Akad’ın Gelin, Düğün, Diyet üçlemesi, Halit Feriğ’in Haremde Dört Kadın’ı ve Yeşilçam filmleri mutlaka izlenmeli.

İyi tiyatro izlemek için Londra’ya, Rusya’ya, İtalya’ya gitmek gerekir. Bu toplumlar tiyatroya önem verir, kültürlerinin izlerini tiyatroda bulabilirsiniz.

Klasik müzik ve opera önemlidir. Mozart, Beethoven, Haydn, Rahmaninov’u bilmek, dinlemek gerekir.

Ülkemize bakarsak İdil Biret, Ayla Erduran, Fazıl Say, Dede Efendi, Hafız Post, Abdulkadir Meragi, Mesut Cemil bilinmesi gereken, önemli isimlerdir.

Operada Verdi, Donizetti, Puccini’yi bilmeden, dinlemeden olmaz.

Müziği sadece dinlemek değil bilmek gerekiyor. Bir enstrüman çalmayı bilmeli. Çünkü müzik düşünme ve kavrama becerisini geliştiriyor.

Edebiyatta orijinallik önemlidir. Bu yüzden Rus edebiyatı ayrı bir noktadadır. Suç ve Ceza ile Karamaov Kardeşler mutlaka okunmalı.

Balzac’ı, Flaubert’i, Emile Zola’nın Germinal’ini mutlaka okumak gerekir.

Alman edebiyatından Goethe, Schiller, Kant bilinmeli, okunmalı.

8. İnsan Yaşadığı Şehirden Nasıl Yararlanır?

İnsan, yaşadığı şehrin her yerini gezmeli. Kütüphanelerini, tiyatrolarını, müzelerini, kafelerini, tarihi yerlerini görmeli, buralarda vakit geçirmeli.

“Bir şehir, insana ilgi sahaları sunabiliyorsa ya da belli bir sahanın içinde kişinin kendini geliştirmesini sağlayabiliyorsa özel bir şehirdir.”

“Çok umutluyum. Çünkü genel eğilimin tersine, Farsça, Rusça gibi dillere merak salan, bu yönde eğitim alan gençler görüyorum. Bu tür gençler öne çıkınca, her yer ve herkes birbirine benzemekten çıkacak. Daha dolu dolu bir ülke olacağız.”

Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler, İlber Ortaylı, Yenal Bilgici

--

--