Bir Sosyal Bilimcinin Yazılım Serüveni

Zübeyir Tosun
Türkçe Yayın
Published in
4 min readOct 25, 2022

Evet başlık yanlış yazılmadı ya da siz yanlış okumuyorsunuz. Sosyal bilim ve yazılım kelimeleri yan yana doğru ve bilinçli bir şekilde kullanıldı. İki alan ne kadar birbirine uzak gibi görünse de aslında artık pek de uzak değiller. Bilakis multidisipliner bakışın hâkim olduğu günümüz çağında birbirini son derece beslemesinin yanında diğer alanları da etkileyen iki ayrı uğraş alanı olarak karşımızda duruyorlar. Peki ne oldu da bu alanlar birbirini bu kadar etkilemeye başladı ya da bir başka değişle bir sosyal bilimci olarak ben yazılım ile uğraşmaya başladım? Lisans eğitimini sosyoloji üzerine tamamlamış yüksek lisansını da göç çalışmaları programı ile devam eden bir kişi olarak benim yolum yazılım ile nasıl kesişti?

Photo by Ilya Pavlov on Unsplash

Bireyler içerisinde yaşadığı çağa veya döneme kutsiyet atfetmeyi günümüze kadar sürdürmüşlerdir. Bu kutsiyet atfetme meselesi hâlâ da devam etmektedir ve bana kalırsa her zaman da var olacaktır. Bir veya iki yüzyıl öncesinde yaşayan birisi içinde yaşamış olduğu dönem çeşitli alanlarda gelişimlerin ve dönüşümlerin olduğu yani enteresan ve bir o kadar da dinamik bir çağdı. Bu çağın ve de yeni jenerasyon olarak adlandırılan ve üzerine hiç olmadığı kadar sorumluluklar ve bu sorumlulukları yerine getirmek için de hiç olmadığı kadar kötü bir dünya bırakılan z kuşağının bir bireyi olarakta bu dönem bana hep bir enteresan, belirsiz ve hiç olmadığı kadar dinamik geliyor. Dünya üzerinde yaşanan gelişmeler ve insan yaşamı statik bir süreç değildir. Aksine çeşitli kırılımların ve durgunlukların olduğu dinamik bir süreçtir. Her çağ kendi gerekliliklerini ve bu gerekliliklere sahip olması gereken insan topluluklarını oluşturur ya da oluşturmaya çalışır. Aslında bu serüvenin başlangıç noktası biraz da buralara kadar gidiyor.

İçinde bulunduğumuz dönem de ne günlük yaşam ne de eğitim sistemi geçmiş ile bir ve benzer değildir. Mesela bir önceki yüzyıl üzerine kafa yormadığımız 21. yüzyılın yetkinlikleri diye bir mesele var. Ayrıca hiç olmadığı kadar teknoloji, yapay zekâ, büyük veri, algoritma, yazılım vb. alanlar üzerine konuşuyoruz. Yani içinde bulunduğumuz dönem bizlere bir şey anlatmak istiyor. Dünya farklı bir yöne doğru gidiyor sen hâlâ neredesin, nerede kaldın diyor. Bu çağın insanın sahip olması gereken yetkinlikler ve beceriler değişiyor. Mevcut eğitim sistemi ezber odaklı ve içerik aktarmaya dayalı olan geleneksel anlayışından kurtulamadığı içinde yeni dönemin yeni profilli insan çağrısına yanıt veremiyor. Yanıt verememenin ötesinde öğrencilerin hem merak duygusunu hem de ilgi ve alakasını gün geçtikçe öldürüyor. Eğitim okul duvarlarının ardına ve bahçesinin sınırlarının ötesine çoktan çıktı. Bireyler yeni dönemin yeni yetkinliklerini farklı yollardan ve farklı şekillerde elde etmesi gerekiyor. Bu da başka bir yazının konusu olsun.

Çağın gerekliliklerinin yanında bir de insanın kişisel merakı böyle bir değişimin ve de farkındalığın kazanmasında önem arz ediyor. Bir sosyal bilimci olarakta yazılım meselesi ile olan ilgim de tam da bu yazıyı yazdığım yer olarak YetGen eğitim programı ile karşılaştığım an da gerçekleşti. Ya da daha doğru bir kullanım ile mevcut ilgimi bu eğitim programı ile keşfettim. Yaşamın önemli bir kısmını geçirdiğimiz okul merak duygusunu gün geçtikçe törpülerken YetGen farkındalık programı da gün geçtikçe bu merak duygusunu pozitif anlamda yukarı doğru taşıyor.

Photo by Hitesh Choudhary on Unsplash

Peki bir sosyal bilimci olarak yazılım alanına nasıl geçiş yaptım? Aslında var olan ilgimi fark etmem için işin içerisinde biraz bocalamam gerekecekti. Yazılım programları arasında hiçte başlangıç seviyesi için uygun olmayan bir alan olarak R ile programlama öğrenmeye başladım. İlk başlarda çok eğlenceli gelirken birden sanki hiçbir şey anlamıyormuşum gibi geldi ve bu alan sanırım bana göre değil düşüncesi oluştu. Daha sonra şöyle bir şey fark ettim. Yazılım alanı üzerine eğilme isteğim temel kabuller üzerine şekilleniyordu ve hangi programlama diline başlayacağımı bilemediğimden rastgele bir seçim yapmıştım. Çünkü çevremde birçok kişi bu dili öğreniyordu vardır onların bir bildiği diye düşünmüş olabilirim. Daha sonra programın da zor gelmesi ile en başta yapmam gerekeni yolda öğrenerek öncelikle programların arkasındaki özellikleri ve temel uğraşlarını öğrenmeye başladım. Daha sonra bu yolculuk serüveni beni Python ile karşılaştırdı. Hem başlangıç seviyesi için çok normal hem de dünya genelinde kullanıcı sayısı yüksek ve de öğrenmesi diğer programlara göre çok daha kolaydı. Bu yüzden kendime bir hedef belirlemiştim. Bu uzun yolculukta direksiyon koltuğunun yanında kendime yol arkadaşı olarak Python’ı seçtim. Şu an hem Linkedin Learning hem de BTK’dan Python ile ilgili dersler alıyorum ve sık sık da bu dersler üzerine uygulamalar yapıyorum.

İçinde bulunduğum yolculuk belki uzun ama bir o kadar da yenilikler ile dolu. Yaşamın ne getireceği hiçbir zaman tam olarak belli değil. Aslında o belli olsa bile benim bunlara nasıl reaksiyon vereceğim tam olarak net değil. Hayat ve isteklerinizi keşfedebilme hali sizi öyle bir yere götürüyor ki bir bakmışsınız bir sosyal bilimci de olsanız yazılım alanı ile uğraşıyor olarak kendinizi bulabiliyorsunuz. Yolda kaybolmaktan korkmayın. Hedef oluşturulan navigasyonda farklı duraklara da uğrasınız farklı dönemlerden de geçseniz bir şekilde hedefinize ulaşacaksınız ya da yeni bir hedef bulacaksınız. Ama öyle ama böyle yolda yoğrulacaksınız.

--

--

Zübeyir Tosun
Türkçe Yayın

Etrafını güzelleştirmeye çabalayan bir dünyalı.