Kendini Tanımak İçin Yazmak

Aslı
Türkçe Yayın
Published in
3 min readDec 18, 2019

Bir şeyler yazmayı küçüklüğümden beri sevmişimdir. Ama gerçek anlamda bir şeyler yazmaya ilk başladığım an çok yalnız olduğum bir andı. Yeni bir şehre taşınmıştım. Koca şehirde tanıdığım tek bir insan vardı. Onun dışında ne kimseyi görüyor, ne konuşabiliyordum. Yalnızlığın en gerçek halini tatmıştım. Sürekli bir şeyler okuyor, medyayı takip ediyordum. Zaman geçtikçe fark ettim; aklımda onlarca, yüzlerce düşünce dolanıp duruyordu. Hayata dair birçok şey fark etmeye başladım. İnsanları daha iyi anlamaya başladım. Her şeyin sebebini daha iyi kavrayabiliyordum. Kendime ilk kez bu kadar net bakabildiğimi, kendimi yeni yeni tanımaya başladığımı fark ettim. 22 yıllık hayatımda ilk kez kim olduğumu, başkalarının beni nasıl gördüğünü, insanlarla ilişkilerimde nasıl biri olduğumu o zaman keşfettim. Garip olansa hayata dair bunca şeyi hayattan bu kadar uzaklaştığımda fark edebilmiştim.

Trafikte kalan bir arabanın içindeyken dışarıyı göremezsiniz. Ne kadar yol geldiğinizi, ne kadar daha yol gitmeniz gerektiğini, bekleyen diğer araçları, sizi bekleyen yolu bilemezsiniz. Stresli bir ruh haliyle sadece varmaya odaklı olarak bir bekleyiş içindesinizdir sadece. Bunca yıl kendime kendimce büyük hedefler koyduğum süreçlerde kim olduğumu unuttuğumu fark ettim. En önemli şeyin aslında bu olduğunu da düşünemedim.

Düşünceler beynimde gidip geldikçe bunu bir şekilde dışarı vurmak istiyordum. Sonra bilgisayarımı aldım elime, kendimce bir şeyler yazmaya başladım. Kendiliğinden oynuyordu parmaklarım klavyenin üzerinde. Yazdıkça daha çok şey fark ediyordum. Yazdıkça daha çok rahatlıyordum. Kimisini yayınlıyor, kimisini bilgisayarımda saklıyor, ama hepsini okuduğumda kendimi daha iyi anlıyordum.

Yazmak için bir şeyin çok önemli olduğunu fark ettim: Yalnız kalmak. Ardından bunun sadece yazmak için değil ruh sağlığı için en gerekli şeylerden biri olduğunu fark etmem de çok uzun sürmedi. Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda adlı kitabında dediği bir şey vardı “Para kazanın, kendinize ait bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın…” O da yazmanın önemli koşullarından birinin kendimize ait bir oda olduğunun yani yalnızlızlığın gerekliliğinin farkındaydı.

Bir yazma kursuna kaydoldum geçenlerde. Her hafta farklı bir çıkış noktasıyla kısa hikayeler yazıyoruz. Hocamız, Sonja Rudorf, Alman bir yazar. Alıştırmaları o belirliyor. Her yazı sonrasında herkes o yazıya dair yorumunu paylaşıyor. Bir hafta bir alıştırmada hikaye yazmanın kişiliğe dair ne kadar çok şey söylediğini fark ettiğimde yazı yazmanın kendimizi tanımamızdaki önemini anladım. Alıştırmada herkes kağıdına bir başlık ve bir cümle yazdı. Sonra bu kağıtlar rastgele diğer kurs katılımcılarına dağıtıldı. Katılımcılar başka birinin fikriyle kendilerine bir hikaye yarattılar. En sonunda yazanlar ne düşünüp de yazdığını söyledi, biz de ortaya çıkan hikayeyle bunu karşılaştırabildik. Olaylara insanların bakış açısının ne kadar farklı olabileceğini gördüm. Birinin ölümü/üzüntüyü konu ettirmeyi amaçladığı metinde diğer kurs katılımcısı bunu alıp esprili bir dille, tamamen kendine özgü bir şekilde kağıda aktarıyordu. Biri kaosu hedeflerken diğer katılımcı bunu hayal gücüyle eğlenceli bir hale getiriyordu.

Hayatımızda kendimiz için sürekli yeni kararlar almamız gerekir. Hayat bundan ibarettir. Kendimizi tanımadan aldığımız her karar ise kendimize yaptığımız yanlışların bir yenisidir. Bu yüzden kendinizi tanımak için yazın. Bir günlük tutmak bile olabilir bu. Ama sanki tüm gün yaptıklarınızın hesabını birine veriyormuş gibi değil de canınız istediğinde telefonunuzun notlar kısmına aklınızdan geçen düşünceleri yazmak gibi… Nasıl ve ne isterseniz onu yazın. Kendinizi tanımaya çalışmak vereceğiniz en güzel karar olacaktır.

--

--