Bu Harika Deneyim için Teşekkürler: What Remains Of Edith Finch
Oyunsuz kaldığımız bu dönemlerde, geçmişte oynamadığım şeylere göz gezdirirken kendimi What Remains Of Edith Finch’i indirirken bulmuştum. Çok bir beklentim yoktu, hikayesinin iyi olduğunu biliyordum sadece. Ancak What Remains Of Edith Finch her hali ile “Neden daha önce oynamadım ki?” sorusunu bana sordurdu. Bu iki saatlik harika deneyime o kadar çok şey sığdırmışlar ki, kendinizi ne olduğunu anlamadan oyunun sonunda buluyorsunuz. Benim için What Remains Of Edith Finch, tam bir başyapıt. Peki neden mi?
Öncelikle oyuna başladığınızda, sakin bir anlatım ile sizlere hikayesini sunması sizi yavaş yavaş oyunun içine çekmeye başlıyor. Bir 15 dakika sonra ise kendinizi gizemli bir hikayenin kollarına bırakmış bir halde buluyorsunuz. Başlangıçta bu şekilde oyuncuyu çekebilmek, benim için her zaman bir artı puandır, çünkü çoğu oyunu başlangıçta odaklanamadığım için yarım bırakmışımdır.
Hikayesinden biraz bahsetmek gerekirse, Edith Finch adlı genç bir kadının gözünden oynuyoruz. Kendisi, geçmişine dair yeni şeyler öğrenmek üzere bize hikayeyi sesi ile anlatarak ve bir yandan günlüğüne notlar alarak akrabalarının son anılarını deneyimliyor. Oyunun başında, neredeyse hepsi Edith daha doğmadan önce ölmüş ev sakinlerinin odalarının kapıları kilitli durumda. Bu odalara ise evin etrafını bir sarmaşık gibi kaplamış gizli geçitlerden geçerek ulaşmak zorundasınız. Bu oyunun temel oynanışı gibi gözükse de, bir yürüme simulasyonuna göre çok iyi bir iş çıkararak her bir anı parçasına kendine özel bir oynanış giydirmeyi başarıyor What Remains Of Edith Finch. Peki ya bu anıların ve bu ev sakinlerinin ortak noktaları neler? Tek bir kelime ile özetlemek gerekirse; ölüm. Her hikaye, nasıl başlarsa başlasın eninde sonunda bir ölüm ile sonuçlanıyor. Ancak ölümü aktarış şekli ile beraber oyun, bizleri bir kez daha vuruyor. Ölümü hiçbir hikayede bir ölüm olarak resmetmiyor ve her bir ölümü adeta bir masal şeklinde anlatıyor. Böylece aslında bizleri ölüm gibi karamsar bir şeyi düşünmekten uzak tutarak, ölümü anlatmayı amaçlıyor. Şahsen ben bunu çok başarılı bir şekilde yaptığını düşünüyorum, çünkü oyunun hiçbir kısmında ölümü düşünmedim. Peki ya bu oyun sadece ölümü mü anlatıyor? Tabi ki hayır. Her bir karakterin son anısında, hayatlarının nasıl bu noktaya geldiği de 10–15 dakikalık hikayelere göre çok güzel bir şekilde aktarılıyor.
-SPOİLER-
Örneğin Lewis’in hikayesi, bir uyuşturucu bağımlısının uyuşturucuyu bırakması sonrasında nasıl Daydreaming yaparak günlük hayatın monotonluğundan uzaklaştığını göstererek başlıyor. Lewis’in intiharı ile sonlanıyor. Bu süreç bizlere anlatılırken Lewis’in zihnine konuk oluyoruz adeta. Düşünceleri bize öyle güzel aktarılıyor ki, gerçek Lewis’in nasıl biri olduğunu duyduğumuzda çok üzücü bir hal alıyor.
“Bütün bu dünyanın onun hayal ürünü olduğunu biliyordu ama onu yarattığı için kendiyle gurur duyuyordu. Kendi gözünde, kraldan da öte bir şeydi ve bu gerçek hayatta başarı ile asla tanışamamış biri için çok yıkıcıydı”
Lewis’in böyle düşündüğünü öğrendikten sonra ana karakterimiz Edith’ten “Abim harika bir insandı, keşke onu tanıyabilseydin” repliklerini işitiyoruz. Yani aslında, Lewis her ne kadar çok başarılı bir insan olmasa da kibar bir insandı ve harika bir abiydi. Yani, kendini başarısız görmeye o kadar alışmıştı ki gerçekte aslında yeteri kadar iyi olduğunu göremez hale gelmişti ve bu Lewis’i öldüren şeydi.
-SPOİLER BİTTİ-
Sanat ve ölümü harmanlayan bu oyunda, beni en çok etkileyen hikaye bu hikaye olmuştu. Diğer hikayelerden de bahsetmeyi çok istiyorum ancak, bence bu oyun gerçekten deneyimlenmesi gereken bir oyun bu yüzden daha fazla spoiler vermeyeceğim. Sizlere What Remains Of Edith Finch’in benim için neden bir başyapıt olduğunu aktarmaya çalıştım. Bu etkileyici hikayeyi, oyunu deneyimlemek için iki saat kadar bir süreyi ayırmanız yeterli. O zaman bir film gecesini, oyun gecesi yapmaya ne dersiniz?