Bugün Ne Yapsam?
Bu soruya verilebilecek tek bir cevap var mıdır acaba? Bir de herkes için doğru olacak bir cevap. Bayağı iddialı…
Aslında her şeyin başlangıcı, sorular...
Size yaşadığınızı hissettiren ve hayatınıza bir anlam ve mana katan tek şey sorular sormanız.
Soruları bıraktıysanız ve sadece başkalarının sorduğu soruların cevaplarını okuyor ve öğreniyorsanız… (Bundan sonraki kısmını istediğiniz gibi doldurabilirsiniz cümlenin, benim tercihim şu şekilde) ‘…başkasının ayakkabılarını giyiyor ve onun giysileri ile dolaşıyorsunuz’ demektir.
Sorgulamadan, sadece söylenenleri ve okuduklarını ezberleyerek tekrar edenlerin, bir konuyu gerçekten öğrenmesi pek mümkün değil.
İçselleşmeyen bir bilgiyi, yeni bir şeyler üretmek için kullanabileceğimizi düşünmek de hayal ve boş ümit olsa gerek.
Acaba sorgulama süreci nasıl işler?
Soruların gerçekte başlangıç noktasının akıldan ziyade gönül olduğunu düşünenlerdenim. Öncelikle duyduğumuz veya öğrendiğimiz şeyler için gönülde bir kıvılcım çakar ve bir rahatsızlık oluşur. Bu rahatsızlığın giderilmesi için gönül akıldan destek ister.
Akıl, o zamana kadar öğrenilenlerden gönlü rahatlatacak çıkarımlar yapmaya çalışır. Bu arada önceliklendirdiği konu kişisel menfaat ve faydadır, bunları ön planda tutarak soruları cevaplandırmaya çalışır.
Aldığımız kararların bir kısmı kendi menfaatimize olsa dahi bazen gönlümüzde bir huzursuzluk duyarız. Bu his, aldığımız kararın hak olmasından ziyade menfaatimizi kolladığını gösteren bir işaret olabilir.
Aklın en iyi yaptığı şey korumacılıktır ve menfaatinize olduğunu düşündüğü konularda sizi ikna etmek için çabalar durur.
Aslında gönlün sorusuna tam olarak cevap vermemiş olabilir fakat soruyu gönlü ikna edecek şekilde cevaplamadan kestirip atar ve bir kabul oluşturarak artık bu soruya cevap verme ihtiyacı duymamaya başlar.
Ta ki, gönlün baskısı artıp bununla başa çıkılmaz hale gelene kadar.
Bu süreyi beklemeden ve bu sınıra varmadan önce bir şeyler yapabilmenin tek yöntemi de kişinin gönlünü dinlemesidir.
Bu dinleme için sessizlik ve her şeyin durması gereklidir. Kısaca durağanlık gerekir.
Hiç nefes almadan ve sadece koşturarak hayatı yaşıyorsanız böyle bir zamanınız hiç olmuyor demektir. Her boş kaldığınız vakti mutlaka bir şey ile dolduruyorsanız siz de bu tuzağa düşenlerdensiniz.
Devir, verimlilik devri ve birim zamanda üretim çok önemli.
Yalnız, makinaları bile bakıma alıyoruz, arada bir dinlendiriyoruz. Topraktan daha iyi mahsul almak için nadasa bırakıyoruz, yani dinlendiriyoruz.
Sporcular dahi, antrenman haricinde doğru dinlenmeyi başarabilirlerse başarılı oluyorlar.
Bizler için de değişen bir şey yok aslında. Ruhumuzun da molaya ve dinlenmeye ihtiyacı var.
Kısacası, durağanlık için özel zaman ayırmanız ve sessizlik içinde gönlünüzün sesine kulak vermeniz gerekiyor.
Bir kere kendinizi dinlemeye başladığınızda, aklınızın halının altına süpürdüğü veya yarım cevaplı bıraktığı tüm gönül sorularınızın ardı ardına sıralandığını göreceksiniz. Artık bu aşamadan sonra size huzur yok. Bu huzursuzluk da sizin için en büyük huzur kaynağı olacak, göreceksiniz.
Sorularınızın cevaplarını tam olarak bulmadan yaşamınız içinde yaptığınız şeyler size eskisi kadar zevk ve tat vermemeye başlayacak.
Ne zaman ki sadece aklınızla değil gönlünüzle de aldığınız cevaptan tatmin olduğunuzu hissederseniz o zaman sorunuzun cevabını tam olarak buldunuz demektir. Taklit hayattan ziyade, kendi hayatınızı yaşamaya başladığınızın da ilk işaretleri bunlar olacak.
Gönülden cevap aldığınızı anlamanın tek yolu sorunuz gündeme geldiğinde gönlünüzle gülümseyerek soruya cevap verdiğinizi hissetmenizdir. Hala bir gülümseme gelmiyorsa gönlünüze, biraz daha yolunuz var demektir.
Kısaca bugün yapmanızı önerdiğim ve herkes için doğru olduğuna inandığım tek cevabım var: 5 dakikanızı veya bir sürenizi dinginlik ve durağanlık için ayırın ve gözlerinizi kapatıp sadece ve sadece kendinizi dinleyin.
Sen, sana ne söylüyorsun? Bu sesi ‘gerçekten dinlemeye’ başladığında her şey çok daha farklı olacak…
Gönlünüz, aklınızın verdiği cevaplarla ikna olmaya başladıysa gerçekten kendi hayatınızı yaşamaya başlıyorsunuz demektir.
Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor